- 1162 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
duygusallık üzerine
duygusallık; kimine göre acıma duygusu, kimine göre aptallık, kimine göre insan olmanın doğallığıdır.yaşam süreci içinde esnek olmayan kat’i düşüncelerle,realiteye tam teslimiyetçilik biçiminde monoton hayat devam ettirmek ve manevi iniş çıkışlar yaşamadan
günleri savmanın bir kaliteli yaşam olduğu kanaati ne kadar doğrudur ki..?
Öfkeler,sevinçler,hüzünler, had safhada mutluluklar, buruk sevdalar yaşanmasa ;ara sıra bir iki damla gözyaşı süzülmese yanaklardan yaşamın gerçekliği hissedilir mi ki...?
Tutkulu ve heyecanlı; bir an ile bir anın milyonda biri kadar süre yaşayabilmek aslında ne kadar güzel bir kader olsa gerek değil mi..? adrenalin ışık hızından daha da hızlıca dolaşırken hücrelerinizde; en kuytularınızda ufak bir dokunuşu,en derinlerinde duygularınızın göz değişinin sıcaklığını yaşayabilmek ve bir ömre bedeldi diyebilmek.....
Hatta canınız yandığında, ayrılık sonrası,küçük dargınlıklar sonrası,ilahi yok oluş sonrası..yine hissedebilmek o yoğunluğu ve bırakabilmek gözyaşını yüreklice...silmeden utanmadan yana yıkıla koyvermek delikanlıca bir parçası değil mi gerçekliğin.doğamızın değil mi ta kendisi...
Ya da umutsuz sevdalar yaşarken,karamsar çelişkiler yaşamak, saplantıya yakalanmak
ne kadar ayıplı bir durumdur.dış kapının mandalı konumunda iken kapıya kendini yüz astar gibi hisseden zor insanı keşfetmeyi ne zaman anlama gayretinde oluruz ki...?
Elit olmak bazı insani olgulardan uzaklaşmak ve duygusal erozyona uğramak gerekliliği midir...? ya da elit olma durumu böyle bir misyon mu yüklemektedir.?
düşünün bir kez elleri ile yemek yiyen bir insanı, O mutlu,iştahlı,yaşama istekli,çalışmaya istekli. O mutluğunu yaşamaktadır emek verip kazandığı elleri ile yemek yemenin.duygusallığını yaşamaktadır kazanabilmenin ve evinde bir lokmayı paylaşabilmenin.
Takım elbisenin altına renkli lastik ayakkabı giymiş bir çocuk düşünün bir heyecan bir neşe bir kıpırtı yüreğinde..ne umurudur takım elbise ile ayakkabılarının uyumu; ne de karizma düşüncesi vardır.o yüreğinden gelen sevince ortak etmiştir sadece üzerinde taşıdığı giyecekleri...
sevmelerde böyledir işte...Gönülden geldiğince,kara sevdaca bazen...bazen umutsuzca,bazı platonik bazı zaman aşkçadır o’nda lisan . bazı durabilmektir aynı noktada başbaşa .sesizliğin orta yerinde duyabilmektir kelime kelime çıt çıkarmadan..
ama hiçbirinde acıma duygusu ve aptallık yoktur..özel bir nedensizlik ,tamamen duygusallık vardır... bence....
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.