HİÇ DURMADAN DÜŞÜYORLAR
HİÇ DURMADAN DÜŞÜYORLAR
Yıldızlar hüzünlü sevgilim; hiç durmaksızın düşüyorlar.
Olması gerekenler olmadıkça, basıyorlar gecenin gözüne. Gece başkaldıracak kadar güçlü değil ki, boyun eğmişlik okunuyor yüzünden.
Dirhemle veriyorlar umudu. Kaşıkla almak isteyenler, bakakalmış dirheme öylece. Ne diye bunca umut varken bu kadar cimrilik ediyorlar ki!.
Yürümek istiyorum; elini ver bana. Yüzüme bakma, sessizliğin sesinde boğulsun yüreklerimiz. Unutulmaması gerekenlerin arasına koy bu akşamı. Silinmek üzere olduğunda, yıldızların altında yürü, sana beni hatırlatması için sık dişini.
Ne kadar aldanmışlık varsa; yok say, ne kadar ışık varsa; el koy, ne kadar keder varsa; göm gitsin. Saatleri az bulurken, dakikalara tamah etmek nasılmış öğren. Seni sevmek için yarattım vakitlerimi.
Gözlerimin önünde duruyorsun. Gözlerim sarhoş olmakla ayık kalmak arasında bocalıyor.
Sakın gitme! Ölmekten bizi ayıran şey, nefes alıp vermekse, bütün nefeslerimi sana adadım. Adanmışlıktan hoşlanmayan yanların için sözüm yok. Beni bir bütün olarak sevdiğinde, kötü yanlarıma da alışacaksın. Silip süpürdüğüm bütün vebalı duygularım, geri gelmek için savaşırken iyi yanlarımla, senin ışığınla aydınlattım karanlığımı.
“İyi ki varsın” deyişinde, büyümedim. Senin yanında büyümeye gerek kalmadı.
Titremek için fazla sıcak. Loş sokakların aydınlığında, yaralı yüreğinin yansıması vuruyor gözlerime. Gördüklerimden hoşnut kalmam mümkün değil. Keşke dememek için çok bekledim sevgili... Keşke dedirtme bana!
Diret. Direndikçe varolmak yaşamaya dönüşür. En azından, “elimden geleni yaptım” deme lüksün olsun. Benim için kılını dahi kıpırdatma, kendine hediye et bu hayatı. Kaybettiklerin için yas tutma. Elinde avucunda ne varsa; savur, savruldukça geri dönenler yakar içini.
Selam verdiğin her ayrılık, seni kavuşmalardan uzaklaştırır. Ayrılıkları sevmek için daha çok erken!
TALAN AYŞE KANCA