ÜZÜLME ŞEHİDİM (2)
ÜZÜLME ŞEHİDİM (2)
İlyasla Hızır bin bir çileden sonra zar zor ab-ı hayatı bulmuşlar ve ölümsüzlüğe ermişlerdi.Tahminim onlar seni hala kıskanıyorlar.Çünkü sen ölümsüzlüğe giden en kestirme yolu bulmuştun.Milletin için hiç düşünmeden öne atılmış ve onların üç aylık uzun bir yolculuktan sonra o da tesadüfen buldukları ab-ı hayattan içivermiştin.
Oysa senin de anan baban vardı.Yolunu gözleyenlerin vardı.Arkadaşların ,kardeşlerin ,nenen ,deden vardı. Sen devlet-i ebed müddet için son yolculuğuna çıkarken onların ciğerleri parçalanıyordu.
Biliyor musun ŞEHİDİM sen gideli yıllar oldu.Anan hala mezarının başında "yasin " okuyor.Biliyor musun, eşin hala ismini sayıklayarak uyuyor.Biliyor musun babacığın seni nasıl özlüyor.Ama üzülme ŞEHİDİM!Beben büyüdü,mezarının başında şimdi sana asker selamı veriyor.
Haritada ölümsüzlük suyunu içtiğin yerlere bakıyorum: Almanya, Arnavutluk, Avusturya, Azerbaycan, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Cezayir, Çek Cumhuriyeti, Filistin, Güney Kore, Hindistan, Irak, İngiltere, İran, İsrail, İtalya, Japonya, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Letonya, Libya, Lübnan, Macaristan, Malta, Mısır, Polonya, Romanya, Rusya, Sırbistan, Suriye, Suudi Arabistan, Ukrayna, Ürdün ve Yunanistan, Myanmar. Aman Allahım!Başım dönüyor,kalbim sıkıştırıyor ve damarlarımdaki asil kana sığınıyorum.Kendi kendime sormadan edemiyorum:"Ben de bu kadar büyük müyüm?Şehid torunuyum ama konuşmam,yürüyüşüm ,oturup kalkmam seni andırıyor mu?Bana bakanlara seni hatırlatıyor muyum?"
ŞEHİDİM!Sen gittiğin her yerde bir destan yazmıştın.Sadece cesaretinle değil medeniyete taraftarlığınla da büyülemiştin insanları.Martin Luther seni anlatırken " 1526da (Mohaça giden) 200.000 kişi ekilmiş tarlalara ayak basmadan ve tek bir ot koparmadan imparatorluğun Rumeli yakasını bir baştan bir başa geçmiştir." diyor .Bu bile gösterdiğin kahramanlıklar kadar büyük bir olay değil mi?Senin gittiğin her yer huzura kavuşuyordu.Seni çağırıyorlardı ve sen de gidiyordun.Çağırıyorlardı çünkü kimseyi inancında dolayı,dilinden dolayı kınamıyor ve ayıplamıyordun.Kalp kazanmayı çok iyi biliyordun.
Ama tüm bunlara rağmen seni insan yerine bile koymayanlar vardı.Çanakkale’ de sana karşı zehirli gaz kullanmayı insanlık suçu olur diye reddedenlere medenilerin birisi "Ama Türkler insan değil ki ." diyebilmişti. Sense aman diyene el kaldırmıyor ,yardım isteyenin yardımına hemen koşuyor ve esirlerine de adeta misafirin gibi davranıyordun.
Her hareketin bir insanlık dersi doluydu.Seni öldürmeye gelenler sen de tekrar diriliyordu . “En mağlup zamanında bile çocuklarına Cihangir (Cihanı fetheden), Gazanfer (Kükremiş arslan) ve Muzaffer (Zafer kazanan) " gibi isimler veriyor ,dost düşman herkesi kendine hayran bırakıyordun .
ŞEHİDİM!Bugün bizler ,yani torunların, yaşadığın topraklarda senin hatıralarınla yaşıyoruz.Ülkemizin ve dünyanın pek çok yerinde senin ayak izlerini takip ediyoruz..Ufkun bizleri boğuyor ama gölgen de serinliyoruz . Gidip gül bahçelerine çevirdiğin yerlerde en yetkili kişilerin ağzından verdiğin dersleri dinliyoruz.Arzı kendine hayran bırakmana hayran kalıyoruz . Senden asla utanmıyor , yedi iklim beş kıtada başımız dik ve gururla dolaşıyoruz.Ruhun şad olsun!
YORUMLAR
Haksızlık etmiş olmamak için, ilk yazıyı tekrar okudum.
İlk 'Şehidim' yazısından daha iyi ve toplu olduğunu farkettim. Konuya biraz daha hakim olmuşsunuz.
Ama küçük bir öneri:
Yazıda kelimeleri vurgulamak için büyük harfle yazmanıza gerek yok. Cümleleri tam düzenlediğiniz zaman, kelime zaen kendi vurgusunu yazının içinde verecektir. Tekrar büyük yazmak, okura 'burası, benim vurguyu yapmak istediğim yer, burayı daha bir şiddetle oku' diye talimat vermek gibi kaçar. Talimatı bırakın, cümlenin gidişatı versin.
Yazmaya devam edin, iyi günler...
Benim dedem istiklam şavaşı gazisi. Yaşamın bedeli şehitlerimizi saygı ile anıyoruz.