DEĞERLERİ KOŞULLAR YARATIR .
Bir söz vardır: "İnsanın işi ne ise, aşı da odur." derler.
Biz zeytinciyiz yani zeytin tarımıyla uğraşıyoruz. Kasım ayında zeytinlerimizi toplar havuzlara koyarız. Bu havuzlar dolarken su ve kayatuzuyla zeytinin uzun süre saklanmasını sağlarız. Havuz dolduğu zaman yapacağımız "baskıya" hazırlık olarak bir katman tuz eker ve bir örtüyle kapatırız. Kenarlarından hiç zeytin çıkmayacak şekilde baskı tahtalarıyla kapatırız. Sonra basarız taşı üzerine ha babam doldururuz. Baskıyı vururuz yani. Bu da yetmezmiş gibi suyunu çekip birkaç gün öyle bekletiriz.
Bunları neden yazdım? Bu işe aşina olan zeytin üreticisi için bunlar bilinen işler.Bilmeyenlerle paylaşmak istedim . Dalından kopan zeytin acıdır. Baskı zeytinin acı suyunu çıkartır. Zeytin çerez gibi olur. Biz zeytinlere ne kadar eziyet etsek; çıkacak bir delik bırakmadan, basıp tuzu, vursak baskıyı öylece bekletsek o kadar olgunlaşır. Bu işlem ne zamandan beri yapılır kimlerin katkısı ile bulunmuştur bilmiyorum ama Zeytine yapılan bu eziyet işte böyle bir değer yaratıyor .
Zamanı geliyor biz de eziliyoruz bir anlamda. Kar yağar dallar kırılır, don yapar zeytinler pişer, yani zeytin meyvesinin içersindeki su soğuktan donarken genleşir ve meyvenindokularını parçalar . Gövdedeki suyun donarak içten kabuğa doğru oluşturduğu çatlama seneler alacak tahribat yapar .Zeytin ağacı yaz kış yaprağını dökmez , yani kış aylarında vejetasyona girmez . Kış ayında birkaçgün güneş görse hemen uyanır ve çalışmaya başlar .Böyle bir zamanda aniden kar yağışı başlar ve hava soğursa, tahribatın sonucu birkaç yıl mahsülü unuturuz. Çiftçi ne kadar ezilse ekonomik şartlar altında yine de üretir, inadına üretir. Çünkü biliyoruz ki ne kadar üretirsek dış ülkelerden almak zorunda kalmayız. O kadar ucuz gıda maddesini ülkemiz insanına sunarız. Ülke olarak o kadar az borçlanırız. Hepimiz bu şekilde kelimelere dökmesekte inadına üretiriz. Yoksa yanlış mı yapıyoruz? Bu böyle olmuyor mu? Niye biz rahata kavuşamıyoruz? Niye üreticinin elinden yok pahasına alınan ürünler birkaç misli fiyata tüketiciye satılıyor ?
Avrupa’da bir ineğe 2,5 dolar günlük destek veriliyor. Japonyada bu 7,5 dolar. Biz Avrupa’dan ithal et alıyoruz. Başka ülkeden aldığımız bir ürün o ülkenin çiftçisine bizim verdiğimiz bir destektir. Hadi buna bir diyeceğimiz yok. Onlar da çiftçi, ama onlar zaten kendi ülkeleri tarafından destekleniyor. Bir de biz niye desteklemek zorunda kalıyoruz. Bazı yetkililer rahatça söyleyiveriyor: "Gerekirse ithal doktor getiririm." Hadi getir. Öğretmen getir, avukat getir, doktor getir, çiftçi getir, sanayici getir. Ne olacak bizim yetişdirdiklerimiz, bunun için açtığımız okullar, harcanan emekler?...
Değerli öğretmenlerimizden Recep BOZKURT hocamın hayatının bir bölümünde geçen olayları yazdığı "Bir Yaşam Yolculuğu" isimli romanını çıktığı günlerde aldım. Bir çırpıda okudum. Açıkcası çok etkilendim. Burada belirtmeden geçemiyeceğim. Diyeceğim böyle bir eğitimci nasıl yetişiyor? Afedersiniz hoşgörünüze sığınarak yazıyorum. İthal etsek bulabilir miyiz?
Doğruları savunmak. Doğruluğu, dürüstlüğü bir yaşam şekli yapmak, ortaya çıkan zorluklarla olgunlaşmak ve inadına o kadar lezzet kazanmak, aynı zeytin gibi, aşımız gibi. Doğruları savunmanın zorluğundan, yanlış ve kolayca kabul edilebilen, soruşturmadan, araştırmadan ve olgunlaşmadan hayatını mantar gibi yaşayan o kadar insan var ki, hocam.
Recep BOZKURT Hocamızın daha önce yazdığı "Ulusal Kurtuluş Şavaşında İznik" isimli araştırma kitabı İznik vakfı tarafından çıkarılmış olup burada geçen bir bölümü aktarmak istiyorum . Hocamız aynı zamanda iyi bir yerel tarihçi ve araştırmacıdır . ’...İstanbul maltepede bulunan Uçak Atış Okulu Subay ve öğrencilerinin uçaklarıyla birlikte Anadoluya kaçırılışı da bir destan gibidir . Bu okulun bütün personeli Anadoluya geçmek istemektedir . Oysaki okulun mühimmatı , malzemeleri , batyaryaları sıkı bir gözetim altındadır . Buna rağmen poligonun bütün eşya ve malzemesi İznik üzerinden Anadoluya kaçırılmıştır .’
Evet değerleri koşullar yaratıyor . Milli mücadele esnasında Anadolu ’mun her bir köşesinde destanlar yaratıldı . Kahramanlar vardı halk vardı bütün amaç vatanı savunmaktı . O zor koşullarda yaratıldı bu değerler . Günümüzün rahata kavuşmuş nesline bakıyorumda yedikleri bir lokma ekmeğin dahi bedellerinin tarihimizde ödendiğini bilemeden yaşadıklarını görüyorum . Şu an elimizde olana sahip çıkmak çok mu zor ? Birilerinin değerlerimizi bu denli yok sayması , satması karşısında uyanmalı . Yakın tarihimizi incelemek bunun için ne yapmamız gerektiğini gösterecektir .
Yazımı Recep hocamın Ulusal Kurtuluş Savaşında İznik isimli kitabında geçen bir paragrafla noktalamak istiyorum . "Milli mücadele işgale uğramış ya da sürekli işgal tehdidi altında bulunan yörelerde, diğer yörelere nazaran çok daha meşakkatli, çok daha kanlı, çok daha zor geçmiştir. İznik gibi yörelerde Korkaklar, kaçanlar, rahat yaşamayı onurlu yaşamaya tercih edenler, işbirliği yapanlar ve hainler; yiğitler, kahramanlar içiçe yaşamışlardır."
YORUMLAR
Çok güzel bir yazı... Güzel de aktarılmış...
Haklısınız biz bilmeyenler için öğretici olduğu da kesin...
Öncelikle bunun için yeşekkür ederim.
Güzel anlatımınız için bir daha teşekkür etmeliyim...
Alıntı yaptığınız kitapları yazınızın sonunda; kitap ismi, yazarı ve yayıneviyle beraber belirtirseniz daha iyi olur kanısındayım...
Tebrik ederim...