- 1016 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
Ah! Beni bu havalar mahvetti…
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Beni bu güzel havalar mahvetti,
Böyle havada istifa ettim
Evkaftaki memuriyetimden.
Tütüne böyle havada alıştım,
Böyle havada âşık oldum;
Eve ekmekle tuz götürmeyi
Böyle havalarda unuttum;
Şiir yazma hastalığım
Hep böyle havalarda nüksetti;
Beni bu güzel havalar mahvetti
Orhan veli boşuna yazmamış bu şiiri. Kıpkırmızı dudaklı, kabarık etekli, zifir karası saçlarıyla bir çingene oynaşıyor bu günlerde içimde. Amaçsız ve vurdumduymaz ruhum. Şiirler okumak, bağıra bağıra şarkılar söylemek, upuzun bir yokuştan aşağı çığlık çığlığa koşmak sonra nefes nefese yokuşun başına çıkıp, bu kez de aşağı yuvarlanmak istiyorum. Her şarkı da başka bir mana var. İçimdeki çocuk ele geçirdi beni. Sıcağı sevmeyenlerden olduğum halde bu yaramaz bahar sıcağının içinde buluverdim kendimi. Kıkırdak bir gülümsemeyle dolaşıyorum her yerde. Doğa o kadar güzel, yaşam o kadar aydınlık ki. Soğuktan çatlayan, kırılgan ruhumun pansumanı oluverdi havadaki yalancı bahar güneşi.
Nedense bahar aylarında anılarımı çıkarırım hep sakladığım yerlerden. Kendi birikmiş yaşanmışlığımın çokluğuna, eteğimde taşıdığım ağır taşlara, soluksuz, bir çırpıda geçtiğim yollara, papatya tarlalarında kulağımda kirazdan küpeyle debelendiğim vakitlere, incinmiş ruhumdaki hiç geçmez sandığım, onarılmış yaralarıma şaşarım. Sabahlara uyanmak daha kolay, yarına inanmak daha manalı olur hep. Yüzyıllardır değişmeyen geleneği bozmayıp, kapıdan bakıp kazma küreği yakmayı da çok severim. Sahte bahar güneşine açıp, yeni dolularda çiçeklerini döken badem ağacı olmanın keyfini sürerim; yeniden açmayacak çiçeklerime ve meyvesiz geçecek aylarıma bakıp üzülürken. Her kayıpta farklı bir lezzet tadar ruhum. Havada bahar kokusu olunca kolay toparlanır kırıklarım. Yaşam küskün uykusundan uyanıp ben buraydım dedikçe kalın çizgileri biraz daha incelir duvarlarımın. Aldığım nefeste hoş bir huzur kokusu doluverir içime.
Hep derim başka başka yaşanmışlıklar kuvvet verir insan-ı beşere. Şaştıkça doğayı örnek alır kadife ruhlar, nitekim doğa da zamanla şaşıp çiçeklerini çekiverir ama bir tatlı güneş tebessümüyle açıverir yeniden tazecik. Yeni bir goncanın uzun maratonu ve dünyaya bıraktığı hükmü çok da alımlıdır. Bu yüzdendir ki insan, baharla yenilenmek, goncalaşmak ister. Sükûnetten uzak akşamlar, erken yorulan, mayışıp kendini salıveren kaslar, çağlayan su sesi, açan erguvanlar, yeşeren yaşam kadar yeni ve arınmış kılar insanı.
Şöyle uzun bir deniz yolculuğuna çıksam, bahar bitene kadar yok olsam etrafımdan. Ayağıma dolaşmasa yoğun işler, özlemesem kimseyi, merak etmesem sevdiklerimi. Bol bol tembellik yapsam, sabah güneşinde tanımadığım dillerde radyolar dinleyip, radyodan bir şarkı tutsam, gemim karaya yanaşınca tanımadığım başka ülke insanlarına selam verip; gülümseme alsam, bir okyanus kenarında demir atıp öğle güneşinde kitabımı okusam, Hint çayları demleyip keyif içinde demlensem. Telefon, internet, televizyon olmasa yanımda, engin deniz mavisinin tadını çıkarsam. Gökyüzü, çivit rengini alınca dingin bir uyku çeksem. Öğrensem yaşamın görmediğim yanını, beyaz peynir ve taze domates kokusuyla geçirsem günlerimi. Akşam olunca mumlarımı yaksam, güvertemi tütsü kokusu sarsa, kendime büyüler yapsam. Özlediğim kendime, masallar anlatsam. Sonra sıkılıp tüm bu tembellikten ve kendimden, bitirip baharı geri dönsem geride bıraktıklarıma…
Geri dönüşlerin en güzeli, bekleyenleriniz varsa sarar sizi. Sıcacık kucaklar, özlemle sarılıverirler. Saçınızı okşar şefkatli eller. Kapıdaki tanıdık çıngırak kokusu, duvardaki çivi izi, yatağınızdaki dağınık sevinç, televizyonu kaplayan toz, tüyü dökülen kediniz, yere saçılmış kitaplarınız, mutfaktaki çorba kokunuz, banyo aynasındaki buğunuz, yan komşunun ağlayan çocuğu, dolapta ekşimiş yoğurt kokusu, kanepelerinizin üzerindeki örtü, sandalyenizin arkasındaki yastık, bıraktığınız tarihte kalmış takvim, ayakkabılıktaki ayakkabı çekeceği, paspasınızdaki çamur lekesi… Hepsi sizindir ve sizi beklerken hiç yorulmamışlardır. Şimdi baharla yeniden dönme vakti. Kış mevsimi nereye götürdüyse sizi, geri dönüp gelin olduğunuz yerden, süregelen ve sizin olan yaşamınıza. Unutun kaldığınız yerleri. Yeni yerler görme, yeni hayatlar, diller, gözler keşfetme vaktidir şimdi. İzin verin havada uçuşan polenler burnunuza dolup hapşurtsun sizi. Etrafınızda çok yaşa diyenler oldukça güzel çünkü dünya…
Şimdi kuruyemiş gibiyim hem kurumuşum, hem yemişim. Hem kaçmak istiyorum, hem kalmak. Hem susmak istiyorum, hem susmaksızın konuşmak. Hem durmak istiyorum, hem akmak. Hem hep uyusam, hem de kapamasam gözümü seyreylesem alemi…. Ah! Beni bu havalar mahvetti…
YORUMLAR
yazımı günün yazısı seçenlere ve beğenenlere; ayrıca yazdığınız yorumlara çok teşekkür ederim. keyifli tümcelerle ödüllendim :))
açelya selin tarafından 3/21/2007 4:40:27 PM zamanında düzenlenmiştir.
açelya selin tarafından 3/21/2007 4:40:50 PM zamanında düzenlenmiştir.
Sitenin bağlantı hızına yenik düştüğüm dünki hengamede tavsiye üzerine okuduğum, okuduğum için mutlu olduğum bir anlatımı kutlama fırsatına kavuştuğum ve bu güzel anlatımı değerlendirip, günün seçkisi ile ödüllendiren arkadaşlara da teşekkürümü sunma fırsatını elde ettiğim için... cümlenin sonunu boş bırakmak yerinde olacak:) bir daha yazmakta istemiyorum:)
sözün kısası; (benden asla beklenmeyecek bir olay bu!:) )
böylesi itina ile yazılmış bir yazım ve konuda ki okuyucu cezbedecek bir anlatımı paylaşıma sunduğunuz için teşekkürler..
sevgimle kalın..
Farklı bir yazı okudum. Her paragrafından ağır anlamlar çıkarılabilir. Her ne kadar anlatılanlar tabiatıma bir türlü uymasa da, hafiften bir umut serpildi sanırım bedenime.
"Şimdi kuruyemiş gibiyim hem kurumuşum, hem yemişim. Hem kaçmak istiyorum, hem kalmak. Hem susmak istiyorum, hem susmaksızın konuşmak. Hem durmak istiyorum, hem akmak. Hem hep uyusam, hem de kapamasam gözümü seyreylesem alemi…. Ah! Beni bu havalar mahvetti…"
Sağlam bir son...
Fakat bariz imla hatalarınız da yok değil. Birazcık daha dikkatle, zaman geçtikçe onlar da düzelecektir.
İyi günler...