Rahimdeki Bebe’den İsyan
Rahimdeki Bebe’den İsyan
I.
Eskiydi duvarlar ahşapları dökülmüştü harabe evin. İçine biraz soğuk işlemişti pencere aralıklarından. Geceleri tenlerini sardı nefesleri, birbirlerinin ısındılar.
Yıkık bir dört duvar oluşmuştu. Yorgun yıllarının, yıkım hükmünü asıl hayat yaşatmıştı onlara.
Hangisine ihtiyaç vardı!
Yüreklerinin mi yoksa harabe olan dökük yuvanın ısınması mı onlar için gerekliydi?
Yürekleri buz kesmişti. Harabe olan dostluklardan ısıtmıyordu hiçbir ateş onları bu denlice soğuktan. Bir masum iki çift göze ihtiyaçları vardı sevgiyle bakan. Sonrasında zaten harabe ev ısınacaktı o ışıktan. Ölüm onları almasaydı vuslat zamanlara, hiçbir kapı bu denli sert çarpmamıştı kaçışlara…
Yoktu saracak kimse! Anne rahminde minik bir bebeyi…
5 ay 10 gün sonra dünyaya gelecek. Biraz aç biraz soğuk bir şekilde büyüyecek. Sevgi nedir bilmeyecekti…
Babası terk etmişti vuslat günün birinde. Haberdarsızdı masum bebeden. Küçük beden dışarıda olan bitenleri izliyordu masumluğuyla. Korkuyordu can bulmaktan ama ne fayda geç kalınmıştı kürtaja…
Elleri yeni yeni oluşuyordu. Biraz aç biraz tok anası onu beslemeye çalışıyordu. Nerede anne ben geldim diyeceği bile belli değildi. Bebe korkmuştu dünyanın zulmünden daha şimdiden…
Alaca karanlık bedeni sarmıştı annenin ne gideceği yer nede bir ailesi vardı. Ailesi olacak doğacak bebeği bekliyordu yüreği sızlayarak. Ona umut veren ve yaşamı yeniden tattıran aslında minik bir yürekti…
Bebe gün geçtikçe ana rahminde büyüyor. Gözleri oluşmaya başlıyordu. Kim bilir birazdan dünyaya hıçkırıklarla seslenecekti annesine.
Yaşamanın zulmü niye…
II.
Bir çocuk her şeyden yoksun bir çocuk ki sevgiye aç…
Ve bir anne,
Gözleri çiğ taneleri bitmek tükenmek bilmemekte, hani gözlerini açsa görse zifir karanlığı da bir yense…
Gözleri ela, teni süt beyaz dünyaya gözlerini açmış elleri yumurcak…
Sevgi kokuyor teni ama ısıtmaya yetmiyor bedeni büyükleri…
Gözlerini sevgi yerine kin ve nefret bürümüş
Kendilerini düşünmekten gönülleri doğum lekesini yitirmiş.
Bebeğin dünyaya gelişini unutmuş sanki yürekleri
Feryatlar var ama sadece içinde kendileri!
Zaman ayrılığa hükmetmiş…
Bebeğin isyanı da geç kalmadan ayrılığın arkasından kapıyı çalmış.
Büyük denilen fertler uyanmış ama ne çare. Bebek yenilgiyi kabul etmiş ailem dediği kişilere.
Kendini ölüme terk eylemiş
Sessizce…
Masumluk kokan minik bir yüreği kirletmişti. İki büyük beden, kan damlamıştı artık hanelere…
Anne ve baba sevgisini hissetmeden yenik düşmüştü küçük bir yürek, kavgalar almıştı sevginin doldurulamaz yerini…
Yumurcak süt kokulu teni ile gözlerini kapadı.
Bir avuç sevgiye muhtaç ölüm onu kucağına aldı…
| £spera
Vuslat 04.02.2007 14.00
Yoksun Zamanlar… |