ÇANAKKALE
Değerli dostlar…
Bugün Türk milletinin yeniden dirildiği ve varlığını ispatladığı büyük zafer günü.. Çanakkale savaşlarını anıyoruz büyük bir mutluluk ve şuur içinde… Tarihin adeta kanla yazıldığı bu günü unutmak hatta görmezden gelmek mümkün mü?
Bu öyle bir diriliş ki; tarihte hiç görülmemiş bir zafer mucizesi ... ölmek üzereyken şahlanan ve dünyaya tokat üstüne tokat vuran bir milletin zaferi... Bu öyle bir zafer ki hem tarihi misyonuyla, hem savaş tekniği ile ve hem de savaşı kazanma şerefine nail olan şehit ve gazilerinin insani değerler bakımından ders verir nitelik taşıyan bir zafer.
Bizler tarihin her sürecinde insanlığa ders verecek insani özellikleri ve güzellikleri sergilemişizdir. Ama Çanakkale başka bir ders başka bir ibret vakasıydı sanki. Birçok örnek var bu durumu izah edecek; ama ben bir olayı Yr. Doç. Dr. Bekir Sami Özsoy Hocamın, ‘’Çanakkale’’ adlı kitabından alıntı olarak Şükrü Naili Paşa’nın bir hatıratından bahsederek bir örnek sunmak istiyorum.
ŞÜKRÜ NAİ,Lİ PAŞA ANLATIYOR
‘’Seddülbahir cephesi ‘’Kanlıdere’’ sırtlarında idik. Düşman sabahın dokuzunda ileri hatlarımızı bombalamaya başladı. Çok zayiat verdiğimiz görülünce yalnız dört manga kalan kuvvetimiz o siperlerde kalmasını, asıl kuvvetin geri çekilmesi emredilmişti. Altı saat süren aralıksız bir bombardımandan sonra, saat üçte düşman ateşini kesince, ortalığı saran duman tabakası yavaş yavaş dağılıyordu ki, süngü takmış bir İngiliz taburunun, duvar halinde hücum ettiğini gördük. Siperlerimiz arasında ki mesafe 60 m. Kadar bir şey di. Biz zannediyorduk ki saatlerce bombardıman ateşi altında kalan ilerde ki o dört mangamız erimiş bitmiştir.Gözlerimiz bir anda hayretle açıldı. O siperlerimizden yirmi iki süngü parlamıştı…Ve o yirmi iki Türk o gün tam bir tabur düşmanla süngüleşti. Tarasut mahallinde yanımda bir alman sbayı vardı. Çenesi avuçlarının içinde, şaşkın, bana Alman askerlerinin nasıl bildiğimi sordu. ‘’Mazbut, muntazam iyi bir asker cevabımı verişim üzerine, şahidi olduğu misli az görülen kahramanlık olayının azameti ile çarpan kalbine yumruğu ile bastırarak; hayır dedi. ‘’ Sizi temin ederim ki bu şartlar altında Alman askeri değil, altı saat, hatta yarım saat savaşamazdı. Türklerin cengaver olduklarını çok işitmiştim. Fakat şimdi gördüğüm sahne bütün söylenenlerin çok noksan olduğunu anlatıyor.Türk askerinin yaman bir kuvvet, harikulade bir yaratılışı olduğuna iman ettim’’
İşte bu hatırattan ve binlerce olayın naklinden anladığımız gibi Çanakkale Türk’ün gerçek hüviyetinin tescil edildiği bir savaş olarak tarih sayfalarına geçmiştir… Ben bu savaşı gerçekleştiren bir milletin evladı olarak asla bugünün ufalmışlığını kabul edemem. Etmeyeceğim de.
ZAFERİMİZ KUTLU OLSUN
YORUMLAR
Bende etmiyorum... Duyarlı yazınız için teşekkürler...
Şimdiki neslin bunları duymaya daha çok gereksinimi var...
Ama ölçüsünde elbette...
Kahramanları tabulaştırarak reellikten uzaklaştırmadan anlatmak gerekiyor...
Bu zaferi bir masal gibi değil, yakın geçmişte atalarımızın ve dolayısıyla bizim gerçek başarımız olarak aktarmalıyız...
Aktarırken inandırıcılığını kaybettirmemeliyiz...
Şu anki durumumuzdan utanarak, dşarıya öykünen gençlerimize; aslında onların bize öykündüğünü anlatabilmeliyiz...
Tebrik ederim...