Sinsi övmelere faydalı yermeleri tercih edecek kadar aklı başında adam azdır. la rochefaucauld
Fehmi Tazegül
Fehmi Tazegül

RIZA NUR.

Yorum

RIZA NUR.

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

24

Okunma

RIZA NUR.

RIZA NUR.

RIZA NUR KİMDİR?
Rıza Nur (30 Ağustos 1879, Sinop - 8 Eylül 1942, İstanbul), Türk siyasetçi, hekim ve yazardır.
II. Meşrutiyet’in ilanı ile açılan Osmanlı Meclis-i Mebûsan’ının ilk döneminde ve 1. ve 2. Dönem TBMM’de Sinop milletvekilliği yaptı, TBMM tarafından seçilen I. İcra Vekilleri Heyeti içinde Türkiye’nin ilk Maarif Vekili (Eğitim Bakanı) oldu, Moskova Antlaşması ve Lozan Antlaşması müzakerelerine katıldı. Daha sonra ise çeşitli bakanlıklarda görev alan Rıza Nur zaman içerisinde dönemin hükûmeti, devlet yetkilileri ve yapılan reformlar ile ters düşmüş; bunun üzerine ise 1926 yılında Türkiye’yi terk etmiştir. Bu süreçte Türk tarihi ve Türkoloji alanında çalışmalar yapmıştır. Atatürk’ün ölümü üzerine Aralık 1938’de Türkiye’ye tekrar geri dönmüş ve Türkçü dergilerde çalışıp Türkçülük hakkında yazılar yazmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk millî eğitim bakanıdır. 1921-1923 senelerinde ise sağlık bakanı olarak görev yapmıştır. TBMM’de milletvekilliği yaparken; saltanatın kaldırılması için kanun teklifinin önergesini veren kişi kendisidir.[2] Türkiye’nin ilk fennî sünnetçisidir. Ayrıca yazdığı ilk kitap da fennî sünnet hakkındadır.
Rıza Nur’un hatıratı, 1967 yılında Kadir Mısıroğlu tarafından neşredilmiştir. Rıza Nur, hatıratını 1935 yılında British Museum’a vermiş ve 1960 yılında neşredilmesini istemiştir. Rıza Nur’un hatıratından Türkiye’de ilk olarak bahseden Doçent Doktor Cavit Orhan Tütengil olmuştur.[3] Kitap 1968 yılında Türkiye’de yasaklanmış ve toplatılmıştır.
Rıza Nur hatıratında, Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Kâzım Karabekir ve Fevzi Çakmak da dahil olmak üzere; ordu komutanlarının ve Türkiye Cumhuriyeti kurucularının akıl hocasının kendisi olduğunu iddia etmektedir. Saltanatın kaldırılmasının kendisi sayesinde olduğunu savunmakta; laikliğin de yine kendisi sayesinde ilan edildiğini savunmaktadır. Öte yandan, hilâfet makamını Türk milletine üstünlük veren bir kurum olarak gördüğü için hilâfetin kaldırılmasının doğru olmadığını savunmaktadır. Yazılarında İslam’a özlem duyduğunu ve hayatında en mutlu olduğu dönemin namaz kıldığı dönem olduğunu ifade etmektedir.[Kadınları küçümseyen görüşler kaleme almış, eşcinsellik hakkında düşüncelerini yazmıştır.[ Türk ırkının dışındaki ırkları yazılarında küçümsemiştir, özellikle Arnavutlara karşı bel altı lâflar etmiştir. Türk olmayanlara devlet görevi verilmesine karşı çıkmıştır.[Ayrıca yazılarında; başta Atatürk ve Karabekir olmak üzere birçok devlet yetkilisinin yeterince Türkçü olmadığından yakınmaktadır. Yazılarında İnönü’yü betimlemek için Kürt, Rauf Orbay’ı betimlemek için Abaza gibi etnik sıfatlar kullanmaktadır. Salih Bozok’a da Arnavut diyen Rıza Nur, Bozok’u Arnavut kimliğinden ötürü aşağılamaktadır. Fevzi Çakmak için ise sıklıkla kuzu paşa tabirini kullanmakta ve onun fiziksel görünüşünü hatıratlarında tiye almaktadır.[Atatürk’ün sağlığında Türkiye’de bulunduğu dönemde yazdığı Türk Tarihi adlı eserinde Atatürk’ü hep övmüştür.
8 Eylül 1942’de İstanbul’da ölmüştür. Mezarı Merkezefendi Mezarlığı’nda bulunmaktadır. Mezar taşının üstünde, kendi isteği ile ismi (Rıza Nur) Orhun alfabesiyle (𐰺𐰃𐰔𐰀 : 𐰣𐰆𐰺) yazılmıştır. Ayrıca mezar taşında "Türklük için yaşadı, öldü" yazmaktadır.
Biyolojik çocuğu bulunmayan Rıza Nur; Nihal Atsız’ın manevî babasıdır.
Ruh sağlığının zaman içerisinde bozulduğu düşünülmektedir. Şevket Süreyya Aydemir’e göre Rıza Nur bir ruh hastasıdır. Nur, yazdığı kitaplarda da yer yer psikolojik sıkıntılarının olduğunu belirtmekte, hattâ kendisinin nevrasteni olduğunu düşünmektedir.[9] Turgut Özakman’ın Dr. Rıza Nur Dosyası adlı kitabında da Nur’un şizofreni belirtileri gösterdiği, narsisizm hastası olduğu, paranoid reaksiyonlar sergilediği, ruh sağlığının bozuk ve tutarsız olduğu yazılmaktadır.[8][10][11][12]
Bu iddiaların yanı sıra psikanaliz yönteminin Türkiye’deki öncülerinden psikolog İzzeddin Şadan, Rıza Nur için yazdığı bir makalesinde Rıza Nur ölmeden son üç yılında onun yanında bulunduğunu, ona nüfuz ettiğini yazar. Rıza Nur’un kimseden bir şey istemeyen, pek ciddi tabiatlı, inatçı ve sebatkar birisi olduğunu, ne geçimsiz ne atak olduğunu, pek terbiyeli ve kendi fikrine en aykırı fikirleri dinleyen birisi olduğunu söyler ve Rıza Nur’a muhteris, kavgacı, geçimsiz diyenler olduğunu ama bunların geçersiz olduğunu belirtir. Turgut Özakman Rıza Nur’un akıl hastası olduğuna Hayat ve Hatıratım kitabını inceleterek karar vermiştir. Fakat Nihal Atsız 1962’de "Rıza Nur güzel yazardı, fakat yazdığından daha da güzel konuşurdu." demiştir.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Rıza nur. Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Rıza nur. yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
RIZA NUR. yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL