Uyumadan önce ...
Sağır sevdaları yaşayan sevgili...
^^Sanadır onca iç çekişin ardından yazıya uzanan, tozlu kalem oynatmalarımın çıkardığı heceler... İyi oku bu yüzden, ya da uykun vardır senin şimdi. Yat, uyu ben yazmaya devam ederim. İyi Geceler...^^
Yüreğinde ikamet ederken, mehtaplı gecelerden çalıyordum yıldızları birer birer. Koynumda düşlerimle eksiltmek için. Basma kalıp sevda öykülerinin aksine hep ben selamlıyordum hüzünleri kapı eşiğinde, seni ziyaret etmesinler diye...
Duyuları yıpratıyordu özlemin, dudaklarıma kilit vuruyordu ve ben her telefon görüşmemizde ’seni özledim’leri yüreğimle söylüyordum. Ben söylemesine söylüyordum ama, duymuyordun ki.. Cep telefonları yüreğimdeki sesleri duyurmaya ayarlı değiller ki..
Asmalı köprünün üzerinden geçsede son anda elime kalan mutluluklarım, sen ne yazık ki güç unutulan şeyler arasında yer alıyordun. Ömrümün tüm mutluluklarını riske edip seni sevmiştim oysa ben. Ne ela gözlü gece kabullendi gitmeni, ne de bitirmeme izin vermediğin sevda hikayeleri.. Ahenksiz sesler çıkartıyordu yalnızlık ve aşkla hüzün uyumsuzluk oluşturuyorlardı daha ilk günden beri...
Anlaşılmaz dili vardı gözlerinin sevgili.. Gözlerimdeydi yazılımı. Sen bakmadın, şifre çözülemedi...
Seni tanıdığım yaz ikindisi... Ki; unutmam mümkün olmadı sonrasında yaşanılanların kalemime yansıttıklarını. İlk belirişindi kelimelerime. Sözlerime ilk dokunuşundu. İtibarını yitiren onca dolunaylı geceden çıktı adressiz mektuplarımı oluşturan histerik cümleler...
Çözülemeyen anlaşmazlıklar var şimdi yüreğimin başı boş ikliminde. Son yıkım oldu bu gözlerinle üzerime bir emanet gibi bıraktığın...
Mahrum bıraktın sen... Merhametin aşkla rekabetini yaşatan sevgili... Evet, mahrum bıraktın ruhumu deniz kokusunu içine almaktan. Gittin... Sessizliğin bile kuşku uyandıran sesi var artık..
Bir ağaçtım ben senden önce, her yıl yaprakları dökülen.. Dekoratif varlığını yüreğime yerleştirmeden önceydi tüm yalnızlığı sevdiren şiirlere merakım. Affet! Yalnızlığa ancak bu kadar meydan okuyabildim. Dejenerasyona uğradı tüm bildiklerim.
Yanlış inanç yada yanılma olgusu. Adını ne koyarsan koy... Ama yaşadıklarım bildiklerime orantısız. Terhis edilmediğim bir askerlik benimkisi. Bayanda olsam yapmak zorunda bırakıldığım.. Ayrılık türevlerini diktatör bir edayla öğreniyorum bu sayede. Evet... Askerim ben... Emirleri yüreğinden alan ve asla terhis olmayacak bir asker...
Bu ayrılığın öğretisel tek yanı ’zaman’. Alışmaya alışmak bir başka deyişle. Bir de kıymetin... Varken bilinmeyen kıymetin...
Hakkettim bebeğim. Biliyorum ki bir dersi hakkettim. Ama sencede sensizlik benim için bir idam kadar ağır değil mi? Yüreğin büyüktür senin. Affet sevdam beni. Sen affet... Sana söz; Bu denli üzdüğüm için seni, ben hiç bir zaman affetmeyeceğim kendimi...
Haziran 2004
Elif SEZGİN
YORUMLAR
ya bu kdar melankolik olmaya ne gerek var. nasıl olsa hayat devam ediyor