İnsanlar sizden, onları tenkit etmenizi isterler, fakat asıl istedikleri onları övmenizdir. w. somerset maugham
Filozof Sosyolog
Filozof Sosyolog
VİP ÜYE

Şiir kime aittir? Bireysel bir iç ses mi, yoksa toplumsal bir hissediş mi?

Yorum

Şiir kime aittir? Bireysel bir iç ses mi, yoksa toplumsal bir hissediş mi?

( 1 kişi )

1

Yorum

3

Beğeni

5,0

Puan

71

Okunma

Şiir kime aittir? Bireysel bir iç ses mi, yoksa toplumsal bir hissediş mi?

Değerli Okurlar, Bir şiiri okuduğumuzda sıkça şunu söyleriz: “Sanki beni anlatıyor.” Oysa o şiir, bizden çok önce yazılmıştır; başka bir hayatın içinden çıkmış, başka bir kalbin ritmiyle kurulmuştur. Buna rağmen kendimize ait hissederiz. İşte şiirin asıl meselesi burada başlar.
Şiir, yazıldığı anda yazanındır; çünkü henüz kimseyle paylaşılmamıştır. Kelimeler onun deneyimine, duygusuna, sezgisine yaslanır. Ama şiir okunduğu anda yer değiştirir. Artık yalnızca yazanın iç dünyasını değil, okuyanın hayatını da taşımaya başlar.

Bu noktada şiir estetik bir nesne olmaktan çıkar, toplumsal bir ilişkiye dönüşür. Okur, şiiri olduğu gibi almaz; kendi geçmişini, acılarını, umutlarını onun içine yerleştirir. Aynı dize bu yüzden herkeste başka bir yankı üretir. Şiirin anlamı sabit değildir; dolaşımdadır. Tam da bu nedenle Roland Barthes, anlamın tek sahibi olarak yazarı merkeze alan düşünceyi sorgular. Şiirin kaderi, yazıldığı masada değil, okunduğu hayatta belirlenir.

Ancak şiiri bütünüyle okura teslim etmek de eksik bir okumadır. Çünkü her şiir, yazanının tanıklığını taşır. O tanıklık silindiğinde şiir derinliğini kaybeder, yalnızca duygusal bir yansıma hâline gelir. Şiir ne yazanın tapulu malıdır, ne de okurun sınırsızca sahiplenebileceği bir alan. O, iki yalnızlığın kesiştiği yerde yaşar. Yazanın yalnızlığıyla başlar, okurun yalnızlığıyla tamamlanır.

Bu yüzden doğru soru “Şiir kimin?” değildir. Asıl soru şudur: Şiir nerede anlam kazanır? Cevap nettir ama basit değildir. Şiir, insanın kendini aradığı yerde anlam kazanır. Bazen yazanda, bazen okuyanda, çoğu zaman da ikisinin arasında kurulan sessiz bağda. Şiirin gücü tam da buradadır: Kimseye ait olmadan, herkesin içinden geçebilmesinde.

Kendi kalemimden bir şiiri sizlerle paylaşmak istiyorum. Keyifli okumalar.

SAHİ, GİTMEK NEYDİ?

Bir kapıyı çekip çıkmak mı,
yoksa içerde kalan sesi
yanına almadan yürümek mi?

Gitmek,
aynı şehirde kalıp
aynı kalabalığın içinden
kendine yabancı çıkmaktı belki.
Valize konmayan şeyler vardı mesela yarım kalmış cümleler,
boğazda düğümlenen suskunluklar,
“kalsaydım” diye başlayan ihtimaller.

Gitmek bir kaçış değildi çoğu zaman,
bazen kalmanın artık
kendine ihanet olmasıydı.
İnsan en çok
kendinden uzaklaşınca
yerinde duramazdı.

Gitmek;
ardına bakmamaya yemin edip
her adımda hatırlamaktı.
Unutmak sanılırdı,
oysa hatıranın
yürüyen hâliydi gitmek.

Ve bazı gidişler vardı,
ne yolculuk sayılırdı
ne dönüşü olurdu.
Sadece insan
eski benliğini bir yerde bırakır,
sessizce
başka bir ağırlıkla devam ederdi.

Gitmek aslında
bir yerden çok,
bir halden vazgeçmekti.

Paylaş:
3 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (1)

5.0

100% (1)

Şiir kime aittir? bireysel bir iç ses mi, yoksa toplumsal bir hissediş mi? Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Şiir kime aittir? bireysel bir iç ses mi, yoksa toplumsal bir hissediş mi? yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Şiir kime aittir? Bireysel bir iç ses mi, yoksa toplumsal bir hissediş mi? yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Wieslaw
Wieslaw, @wieslaw
22.12.2025 18:31:12

insan yürür, durur, geri bakar. ama aslında hiçbir yere gitmez. çünkü gittiğini sandığı her yol, onu yine kendisine çıkarır.

şiir bu yüzden konuşmaz. konuşuyormuş gibi yapar. kelimeler bir şey anlatmaz, bir şeyin etrafında dolanır. tıpkı geceyle gündüz arasındaki o kararsız gri gibi. insan kelimelere yaslandığını sanır ama aslında kendi sessizliğini taşır omuzlarında. her cümle biraz gecikmiş bir itiraftır. her metafor, doğrudan söylenememiş bir acının kılıfıdır. şiir burada bir süs değildir. bir yara örtüsüdür. kanamasın diye değil, kanadığını unutmayalım diye.

zaman denen şey de sanıldığı gibi akmaz. zaman çöker. ağır ağır. insanın içinden geçerek. her bekleyişte biraz daha derine iner. kum saatleri bu yüzden masum değildir. her tanesi bir gecikmiş cenaze gibidir. insan yaşadığını sanırken aslında eksilir. çoğaldığını sandığı her şey, bir kaybın başka adıdır. geleceğin hep gelmesi bundandır. çünkü hiçbir zaman tamamlanmaz. her geliş, bir öncekini siler. her sabah, biraz daha az insanla uyanırız.

aşk bile kurtarmaz. çünkü aşk da bir yerden sonra susar.


eyvallah
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL