Biz ancak bize hayran olanları can ve yürekten överiz. la rochefaucauld
HİDAYET DOĞAN OSMANOĞLU
HİDAYET DOĞAN OSMANOĞLU

UNUTULAN BİR SÜNNET-ELLERİ BİRLEŞTİREK DUA ETMEK ÜZERİNE..

Yorum

UNUTULAN BİR SÜNNET-ELLERİ BİRLEŞTİREK DUA ETMEK ÜZERİNE..

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

29

Okunma

UNUTULAN BİR SÜNNET-ELLERİ BİRLEŞTİREK DUA ETMEK ÜZERİNE..

UNUTULAN BİR SÜNNET-ELLERİ BİRLEŞTİREK DUA ETMEK ÜZERİNE..



Dua, bir ibadettir. Dua eden kimse, Cenâb-ı Hakk’ın varlığını, azametini, her şeye kâdir olduğunu ikrâr etmiş; her şeyi yoktan var eden, mutlak cömert olan o Hâlık-ı Kerîm’e muhtaç olduğunu ve kendisinin de âciz bulunduğunu itiraf etmiş olur.

Duanın hakikati, kulun Rabb’inden yardım istemesi ve onun yardım ve rahmetine müracaat etmesidir.

Allâhü Teâlâ’ya dua etmeden; din ve dünya husûsunda ondan yardım istemeden önce, duanın kabulü için evvelâ sahih İslâm akaidini, inancını tam öğrenmek; Ehl-i Sünnet itikadı üzere olmak lâzımdır. Farz ve nâfile ibadetleri ve diğer amelleri yerine getirerek, günahlardan sakınarak Allâhü Teâlâ’nın rahmetine yaklaşmaya gayret etmelidir.

Sonra da dua için en faziletli vakitleri ve saatleri seçmelidir. Bu vakitlerden birisi de farz namazları kıldıktan sonraki vakittir.

Farz ibadetler, nâfilelerden faziletli olduğu gibi farz namazdan sonra dua etmek de nâfile namazdan sonra dua etmekten faziletlidir.

Ebû Ümâme radıyallâhü anh’ten şöyle rivâyet olundu:
Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem’e, “Yâ Resûlallâh! Hangi dua, icâbete (kabul olunmaya) daha yakındır?” diye suâl olundu.

Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem şöyle buyurdular: “Gecenin son üçte birinde yapılan dua ile farz namazlardan sonra yapılan duadır.”

Bir gün Hâce Abdülhâlık Gucdüvânî kuddise sirruh Hazretlerinin huzuruna, uzaktan bir yolcu geldi ve:

“Hâce Hazretleri! Bana imanla âhirete gitmem için dua buyurunuz. Şeytanın tuzaklarından selâmetle kurtulayım.” dedi.

Hâce Hazretleri, “Allâhü Teâlâ, farz namazları edâ ettikten sonra yapılan duayı kabul edeceğini vaat etti. Sen, farz namazlardan sonra bizim için dua et, biz de senin için dua edelim.

Böyle olursa duanın kabul olduğunun eseri zâhir olur. Muvaffakiyet ancak Allâhü Teâlâ’dandır.” buyurdular. (1)



Dua eden kimsenin yediği ve giydiği şeyler helâl olmalıdır. Dua, ihtiyaçların anahtarıdır. Anahtarın dişleri de helâl lokmadır.

Allâhü Teâlâ’ya dua edileceği zaman, abdest veya gusül abdesti almalıdır. Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem, Allâhü Teâlâ’ya dua etmeden veya insanlardan bir ihtiyacını istemeden önce güzelce abdest alınıp öyle istenmesini tavsiye etmişlerdir.

Abdest alarak dışını temizlediği gibi içi de temiz olsun diye, hata ve günahlarına tevbe ve istiğfâr etmelidir.

Kul; kalbi, Allâhü Teâlâ’dan başka şeylerle meşgul olmadan, ne istediğinin ve kimden istediğinin şuurunda olarak ve yaptığı duayı Allâhü Teâlâ’nın kabul edeceğine inanarak, hâlis bir niyetle dua etmelidir. Böyle inanmak, Allâhü Teâlâ’nın hudutsuz lütuf ve keremine itikadın neticesidir. Kalbinde huşû, bedeninde mahviyet olmadan, sadece dili ile dua etmemelidir.

Dua eden, istediği şeyin zâhirî sebeplerini de yerine getirmelidir.

Duaya, Allâhü Teâlâ’ya hamd edip sonra Peygamber Efendimize (s.a.v.) salevât okuyarak başlamalı; kısık bir sesle, yalvararak dua etmelidir.

Önce kendisi, sonra anne babası ve evlâdı için, sonra da diğer müminler için dua etmelidir.

Nimet ve bolluk içindeyken de Allâhü Teâlâ’ya çokça dua etmelidir.

Allâhü Teâlâ’ya, peygamberlerini ve sâlih kullarını vesile kılarak dua etmelidir.

Hiç kimse, kendisine, ailesine ve çocuklarına beddua etmemelidir. Zira bedduası, duaların kabul olunduğu bir vakte tesadüf eder de ailesini ve çocuğunu ifsâd eder, onların itikadını ve ahlâkını bozar. O zaman, bu yaptığına pişman olur fakat pişmanlık bir fayda vermez.

Dua eden de, duayı dinleyen de “Âmîn” demelidir. Çünkü dua eden ve dinleyenin “Âmîn” demesi, duanın âdâbındandır. Âmîn, “Yâ Rabbi! Dualarımızı kabul et.” manasınadır. (2)


Duada Elleri Bitiştirmek..
• Hazret-i Âişe (r.a.) annemizden rivayet olundu:

Efendimiz (s.a.v.) hazretleri her gece yatağına geldiği zaman, iki elini birleştirir sonra onların içine nefes eder. Ve onlara;

1-Kulhuvellâhüehad,
2-Kul eûzü birabbil-felak,
3- Kul eûzü birabbinnâs sûrelerini okur..

Sonra onlarla gücü yettiği kadar mübarek cesedini meshederdi. İki eliyle başından ve yüzlerinden başlar ve cesedinin ön tarafından başlayarak meshederdi. Ve bunu üç kere yapardı…”

(Sahih-i Buhâri: 4630, Tirmizi: 3324, Ebu Davud: 4397, Müsned-i Ahmed: 23708.)

Dua’da Haddi Aşmak:
•Her halde 0 haddi aşanları sevmez.” [ A’raf Suresi 55. ayet ]

Dua ve gayri işlerde emredilen şeylerde haddi aşanlar, demektir. Bunda, dua eden kişinin kendisine layık olmayan şeyleri istememesine tembih vardır; (meselâ) peygamberlik rütbesini istemesi ve göğe çıkması istemesi gibi.

Denildi ki:Dua’da haddi aşmak; dua’da bağırmak ve dua’da ayrıntılara girmektir.

Efendimizin (s.a.v.) Tavsiyesi Ettiği Dua:

Efendimiz (s.a.v.) hazretlerinden rivayet olundu. Buyurdular: Yakında bir kavim olacak, (ve onlar) duada haddini aşacaklardır (ve çok aşırı gideceklerdir.)

Halbuki kişiye duada şöyle demesi yeterlidir:
Allâhım! Senden cenneti istiyorum! Ve ona yaklaştıracak söz ve ameli istiyorum!
Allâhım! Cehennem ateşinden sana sığmıyorum! Ve cehennem ateşine yaklaştıran söz ve amelden sana sığınıyorum!”

Sonra Efendimiz (s.a.v.) hazretleri şu âyet-i kerimeyi okudular:
"Rabbıniza yalvara yalvara ve için için dua edin ki, her halde O haddi aşanları sevmez. " Âyet-i kerimesini okudular.
"Mühim Şeyler İçin Dua.!."

Dua eden kişiye yakışan en mühim şeyler için dua etmektir.
En mühim şey;1- Cennete girmek,2- Cehennem ateşinden kurtulmaktır.

Dua’da faziletli ve sünnet olan dua ederken elleri bitiştirmektir. Musannif İsmail Hakkı Bursevî (k.s.) hazretleri Rumeli ulemâsındandır.

Rumeli Hıristiyanlar ile Müslümanların bir arada yaşadığı bir yerdir. Bilindiği üzere Hıristiyanlar dua ederlerken, ellerinin içlerinin tamamen birbirine birleştirir ve çenelerinin altına koyarak dua ederler.

O dönemin Müslüman âlimleri Musannif hazretleri gibi, Hıristiyanlara benzememek için dua’da elleri açmanın daha faziletli olacağını beyan etmişlerdir. Yoksa dua’da elleri birbirine bitiştirmek ve avuçlarını açmak sünnettir.

Sünnet iki türlüdür:
1- Sünnet-i hüda [Müekked sünnetler],2- Zevaid sünnetler [Âdete bağlı sünnetler].

Unutulmuş bir sünneti meydana çıkarmak, çok kıymetlidir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Unutulmuş bir sünnetimi meydana çıkarana yüz şehit sevabı vardır.) [Hakim]

Kutub-i sitte’de bu konuda bir çok hadis-i şerif mevcuttur. Muteber, Hadis-i Şerif, Tefsir. Fıkıh. Mevize ve ilmî kitaplarda bu konuda çok geniş bilgi vardır.

"Tefsir kitapları:
Tefsir kitaplarının çoğu, dua ederken elleri birleştirmek gerektiğine bu hadis-i şerifi kaynak gösterirler:

(Ed-Dürrü’l-Mensûr: c. 8, s. 681. Saâleb-i tefsiri: c. 4, s. 454. Bağavî Tefsiri: c.4, s. 549, Ruhu I-Meânî: c. 30, s. 279,)

" Tasavvuf ve Mevize kitapları:
Ihya-u Ulumiddin’de buyurduİbni Abbâs (r.a.) buyurdular:

Efendimiz (s.a.v.) hazretleri dua ettikler zaman. İki avucunu birleştirir ve elinin içlerini yüzüne taraf tutardı.”
(İhyâ-u Ulûmiddin c. 1, s. 305,)

Fıkıh kitapları Mebsût’ta buyurdu:
Kişi ibhâm ile Vusta’yı (serçe parmağıyla yüzük parmağını) halka yapar. Sonra da Sebâbe (işaret parmağıyla) ile de işaret eder.

Daha geniş bilgi için bakınız: (Mebsût, c. 1, s. 166, İmam Şemsüddin es-Sarahsî,)

Tahtavî’de buyurdu:
“Efendimiz (s.a.v.) hazretleri, Arafe günü dua’da iki elinin arasını birleştirdi. (Tahtavîıc. 1,s. 173,)

İlmî kitaplarda:
Mevzûâtü’I-Ulûm’da buyuruldu:Dua`da daha layık olan odur ki:

-“İki elinin içini bir yere getirip ellerini birleştirerek, ellerinin içlerini kendi yüzüne karşı tutarak dua etmesidir.”
(Mevzûatü’l -ûlum, c. 2, s. 410,)

Duanın usûl ve âdabı hakkında daha geniş bilgi için bakınız:
DUÂ’NIN ÂDABI ve BİR SÜNNETİN İHYÂSI, Abdülkadir Dedeoğlu, Osmanlı yayinevi,

Gerçekten bu risale güzel bir araştırmanın eseridir. Bu kitabı mutlaka okuyun. Beyan edilen kaynaklara bir göz atın.."(3)

Cenab-ı Hak şu mübarek üç aylara gireceğimiz günlerde yaptığımız ve yapacağımız tüm güzel dualarımızı ahsen-i kabul ile makbul olmuş dualardan eylesin.

İki cihanda Rabbimizn razı olduğu kullar içerisine bizleri de dahil eylesin .Amin..

KAYNAKLAR:

1.(Âdâb ve Fazîletleriyle Dualar, Fazilet Neş.)
2.A.g.e.
3.İsmail Hakkı Bursevi (k.s), Rûhu’l-Beyan Tefsîri :8/615-616.)


17.12.2025//KIRIKKALE
HİDAYET DOĞAN OSMANOĞLU

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Unutulan bir sünnet-elleri birleştirek dua etmek üzerine.. Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Unutulan bir sünnet-elleri birleştirek dua etmek üzerine.. yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
UNUTULAN BİR SÜNNET-ELLERİ BİRLEŞTİREK DUA ETMEK ÜZERİNE.. yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL