Bir kimsenin beni yüzüme karşı methetmeye hakkı olursa, yüzüme karşı beni tenkit etmeye de hakkı olması lazımdır. bısmark
Filozof Sosyolog
Filozof Sosyolog
VİP ÜYE

Aşk-ı münhasır: modern zamanlarda tekilliğin ve teslimiyetin dili

Yorum

Aşk-ı münhasır: modern zamanlarda tekilliğin ve teslimiyetin dili

1

Yorum

3

Beğeni

0,0

Puan

42

Okunma

Aşk-ı münhasır: modern zamanlarda tekilliğin ve teslimiyetin dili

Günümüz insanı aşkı konuşuyor; fakat çoğu zaman aşkın merkezini kaybetmiş bir dille. Sahiplenme, tüketme, hız ve görünürlük üzerine kurulu modern ilişki biçimleri, aşkı çoğaltıyor gibi görünürken aslında onu seyreltiyor. Bu bağlamda aşk-ı münhasır, yalnızca tasavvufi bir kavram değil; aynı zamanda modern insanın da unuttuğu bir yönelişi, bir iç disiplini ve bir ahlakı temsil ediyor.
Aşk-ı münhasır, kelime anlamıyla “yalnızca bir şeye ait olan, başka hiçbir şeye yönelmeyen aşk” demektir. Ancak bu tanım, kavramın ruhunu bütünüyle açıklamaya yetmez. Çünkü tasavvuf geleneğinde aşk-ı münhasır, bir nesneye ya da kişiye indirgenmiş bir sevgi biçimi değildir; kalbin dağılmaktan vazgeçip tek bir hakikatte toplanmasıdır. Bu hakikat kimi zaman bir insan sûretinde görünür, kimi zaman ilahi olana doğru bir çağrı hâlini alır. Asıl belirleyici olan, aşkın bölünmezliği ve sadakatidir.

Tasavvufi düşüncede aşk, talep eden değil; dönüştüren bir hâl olarak ele alınır. Aşk-ı münhasır ise bu dönüşümün en saf biçimidir. Çünkü burada kalp, alternatifler üretmez. Kıyas yapmaz. “Daha iyisi”ni aramaz. Kalbin bu kararlılığı, modern zihnin alışık olduğu özgürlük tanımına ters gibi görünse de aslında daha derin bir özgürlük içerir; dağınıklıktan kurtulma özgürlüğü. Çoklu arzu hâllerinden, sürekli yön değiştirme zorunluluğundan ve tatminsizlikten azade olma özgürlüğü.

Bu yönüyle aşk-ı münhasır, aynı zamanda bir yalnızlık etiğidir. Herkesle temas hâlinde olup, kalbi yalnızca bir merkeze sabitleyebilme cesaretidir. Bu yalnızlık, toplumsal dışlanma değil; bilinçli bir iç çekilmedir. Kalabalıkların onayından ziyade, sessizliğin tanıklığını tercih etmektir. Tasavvufun “hal” dediği şey tam da burada başlar: anlatılamayan ama yaşanan bir yakınlık.

Aşk-ı münhasırın dili yüksek sesli değildir. Gösteriye ihtiyaç duymaz. Kendini kanıtlamaz. Çünkü bu aşk türü, görünür olmaktan çok yerleşiktir. Kalpte yerini bulmuş olan, dışarıdan tanınmayı beklemez. Bu nedenle aşk-ı münhasır, çağımızın teşhir kültürüyle derin bir karşıtlık içindedir. Sosyal medya estetiğinin hızla tükettiği “aşk imgeleri”nin aksine, bu aşk sessizdir; ama kalıcıdır.

Tasavvuf geleneğinde bu hâl sıklıkla “yanmak” metaforuyla ifade edilir. Yanmak, acının romantize edilmesi değildir. Yanmak; fazlalıkların dökülmesi, benliğin sadeleşmesi ve kalbin arınmasıdır. Kibir, acele, hesap ve beklenti bu ateşte erir. Geriye yalnızca ait olduğu yeri bilen bir kalp kalır. Aşk-ı münhasırın olgunluk aşaması tam olarak burasıdır.

Sonuç olarak aşk-ı münhasır, ne nostaljik bir kavram ne de yalnızca mistik bir söylemdir. O, modern insanın parçalanmış dikkatine ve dağılmış kalbine yöneltilmiş güçlü bir hatırlatmadır: Her şey çoğaltılabilir; fakat hakikat tekildir. Kalp bunu bildiği anda susar. Çünkü artık anlatmak değil, yanmak gerekir.

Paylaş:
3 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Aşk-ı münhasır: modern zamanlarda tekilliğin ve teslimiyetin dili Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Aşk-ı münhasır: modern zamanlarda tekilliğin ve teslimiyetin dili yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Aşk-ı münhasır: modern zamanlarda tekilliğin ve teslimiyetin dili yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Sabitlendi Etkili Yorum
turgaykurtulus
turgaykurtulus, @turgaykurtulus
16.12.2025 07:37:44
Sevgili kalem,

"Aşk-ı münhasırın bir yalnızlık etiği olması" fikri üzerine düşünürken, modern çağın o dağınık kalplerine ne kadar da güçlü bir ayna tutuyorsun. "Kalbin dağılmaktan vazgeçip tek bir hakikatte toplanması" ifaden, aşkın en saf halini öyle derin anlatıyor ki...

"Yanmak; fazlalıkların dökülmesi, benliğin sadeleşmesidir" cümlen ise, hakikate giden yolun özünü tarif ediyor adeta. Bu incelikli bakışın ve duru üslubun için teşekkürler.

Kalemine, yüreğine sağlık. Sevgiyle kal...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL