0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
32
Okunma

Beni kıran insanlara kızmadım hiç kendime kızdım etrafıma ördüğüm duvarlara kızdım.Kızdıkça bir tuğla daha koydum.Kendi hapishanemi kendim inşaa ettim.Dört dörtlük olmasını bekledim herkesin, kendim bir ayağı kırık sandalye iken.Olmasını beklediğim hayallerimi umutlarımı hani çok da ulaşılması mümkün olmayan isteklerimi...Nasıl anlatılır bilmiyorum bir cinnet anında ateşe verir gibi yaktım kül ettim.Maddi manevi bir insan ne kadar dibi görebilir ise oralar da gezindim.Bu soyutlanmışlık ve yanlızlık kaplumbağa misali kabuğumu sertleştirdi.Geriye hiç bir şey bırakmamış olmanın pişmanlığı var sadece içim de ne bir başarı ne aile sadece kırık dökük yaşanmış hep kavgayla sona ermiş ıvır zıvır şeyler.Bir aferim bile dedirtememişsin ailene düşünsene.Bu kadar kırılgan bir insan olmasaydım nasıl olurdu acaba diye düşünürüm bazen üzülürüm.İnsanın kendine üzülmesi kadar tuhaf bir durum yok.Tembelliğe yoranlar çokdur etrafım da benim durumumu, tembelim aslın da.Öyle olmadığını onlara uzun uzadıya anlatamayacak kadar tembelim.İnsanın kendini anlatması kadar zor bir şey yok.Karşında ki anladığı kadar anlatabilirsin çünkü kendini.Velhasılı kelam kanatlarımı kırdılar dedim.Zaten uçmasını bilmiyordun dediler.Ben de tünedim alçak bir dala uçan kuşları izledim.İzliyorum...