1
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
82
Okunma

" Beyaz tertemiz bir renktir " derdi rahmetli anneannem.
Diğer renklere benzemez.
Annem hafta sonu köye gelirdi.
Fileleri doldurmuş , araba yolundan eve kadar olan patika yokuşu babam ile beraber koşarak çıkarlardı.
Hasret çığlıkları bitince aldıkları yiyecekleri kilim serili divanın üzerinde açıp gösterirlerdi.
En çok sevdiğim gül reçeli ile beyaz undan yapılan şehir ekmeğiydi.
Hafta sonu neşeyle , kahkahayla geçer , annem ve babam pazartesi güneşin ilk ışıkları pencereye düşmeden hızlıca kahvaltılarını yapar ve yola koyulurlardı.
Hafta içinde anneannem bize bakardı.
Öğlende belindeki anahtarı çıkarır dolabını açar , iki adet beyaz ekmeği dilimler ,üzerlerine gül reçeli sürer ve mahallenin bütün çocuklarına seslenir, herkesin geldiğine emin olunca reçelli ekmekleri sırayla dağıtırdı.
Köyün garipleri, yetimleri gelmeden bize ekmek vermezdi.
Yıllar sonra lisede okurken ilçemize başka şehirlerden gelen arkadaşlarımız vardı.
Bir çoğu fukaraydı.
Öğle arası ben okuldan çıkar eve giderdim. Annem güzel yemekler yapardı.
Köftesi çok meşhurdu annemin.
Şimdi düşünüyorum ;iyi yaptığından değil , köfte yaptığından meşhurdu.
Ben eve gidince buzdolabında yemek varsa yarısını bir kaba koyar çarşının yolunu tutardım.
Sinemanın yanındaki bakkal Maksut amcadan mevsimine göre bir karpuz veya iki kilo üzüm , iki kalıp beyaz peynir alıp eski caminin şadırvanına giderdim.
O yoksul arkadaşlarım beni görünce heyecanla ayaklanır ,gözlerinin içi şelaleye dönerdi.
Hep beraber rutubet kokulu bekar odalarına gider meyve sandıklarından yaptıkları masanın üzerine eski gazeteleri serip soframızı hazırlardık.
Karpuz ,beyaz peynir, zeytin ve ev yemeğinden oluşan sofra on dakikada tertemiz olur ,gazeteleri toplar sobaya atardık.
Bir kış akşamı babam maaşını almış bakkala ,kasaba olan borçları ödemiş eve gelmişti.
Akşam yemeğinden sonra çay faslı başlayınca babam anneme " Fatma , biz geçtiğimiz ay 21 tane karpuz yemişiz , 9 kilodan fazla da beyaz peynir , ben de diyorum neden kilo alıyorum" deyiverdi.
Ben babamın vaziyeti anlamadığını zannederek heyecanımı gizlemeye çalıştığımı hatırlıyorum.
Oysa babam bakkaldan günlük raporu alıyormuş.
Ben de babamı kandırdığımı zannetmiştim.
Nurlar içinde yatsın , o gariban çocuklar için olduğunu öğrenince bakkal Maksut amcaya " Helva da ver, reçel de ver " diye talimat vermişti.
Bir kaç gün sonra yine bakkala gidince " Reçel ile helva da alın iyi gider " diyerek filemize koymuştu Maksut amca.
Artık yaşlandık.
Ömür tükeniyor.
İyi ki yapmışım, iyi ki arkadaşlarıma yardım etmişim diyorum.
Beyaz hakikatten temiz bir renktir.
Asaletin ve merhametin rengidir.