3
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
183
Okunma
Bak evlat…
İnsan, kökünden güç alır. Biz Terekemeler biliriz, kökü sağlam olmayan her şey ilk rüzgârda savrulur. Kara Kupa’nın ateşi nasıl aynı ocağı ısıtırsa, ailenin sıcaklığı da evladı öyle ısıtır. Büyüklerimizin “Ev, evlatla evdir; soy, evlatla sürer” sözü boşuna değildir. Bu sözün ağırlığını büyüdükçe anlayacaksın.
Öyle ki aile dediğin, yalnızca bir çatı değil; aynı kader, aynı ekmek, aynı alın teridir. Bizim kültürde çocuk, evin direği kadar mühimdir. Dizimizin dibinde oynayan küçücük bir can, yarın bir gün vatana sahip çıkacak bir yiğide dönüşür. Biz de bunun için, her lokmayı paylaşırken sana paylaşmayı, her düştüğünde kaldırırken kalkmayı öğretiriz.
Bak ki zaman değişti, yollar uzadı, dünya büyüdü. Ardahan’ın dağlarından kopan bir çiçek İstanbul’a düştü, Kars’ın rüzgârı Bursa’ya vurdu… Terekemeler dünyanın dört bir yanına yayıldı. Ama bir gerçeği unutma: insanın yurdu neresiyse, yüreği oradadır. Sıla da, gurbet de bu yüzden vardır. Yollara düşen her hemşehrimiz yanında anasının duasını, babasının nasihatini taşır.
Şimdi dünya modern, şehirler kalabalık, hayat hızlı. Ama bu hızın içinde töremizi, kültürümüzü, inancımızı asla bırakmayız. Şehirde büyürken bile kulağına hep aynı söz fısıldanacak: “Doğrunun yanında dur, yanlışın değil.” Çünkü dedenin dedesinden kalan bu vasiyet, seni her yerde ayakta tutacak.
Bugün kalabalıklar çok, gürültü bol, yollar karmaşık. İnsan bazen neyin doğru neyin yanlış olduğunu seçmekte zorlanıyor. O yüzden sakın kalbini karartanlara kapılma. Sakın vicdanını susturan kalabalıkların peşinden gitme. Sakın dedenin alnının akına gölge düşürecek bir adım atma. Biz az konuşur, çok biliriz; iyi olmadan iyilik bulamazsın.
Bil ki iyilik hâlâ yaşayan bir ışık gibi duruyor insanların yüzünde. Evladını iyi yetiştiren bir anne-baba, karanlığa yıldız bırakmış olur. Sen de o yıldızlardan biri ol diye çabaladık; uykusuz geceler, dualar, öğütler hep bunun içindi.
Unutma ki birlikten güç alırız. Aynı sofrada çoğalırız, aynı acıya omuz verirken dimdik dururuz. Yol yürüdükçe açılır evlat. Bazen gurbet yakar içini “Keşke memlekette olsaydım” dersin. Ama kişi ne kadar uzaklaşsa da kültürü onu bırakmaz; yuvası gönlünde taşınır.
Günün birinde biz göçüp gittiğimizde arkamızda bir iz kalsın isteriz. O iz sensin. Senin ahlakın, duruşun, merhametin bizim için bir duadır. Biz toprağa karışsak da senden bir nefes olarak kalmak isteriz. Çünkü “Evladını iyi yetiştiren, kendine bir ömür dikmiştir.”
Bugün ister İstanbul’un koşturmacasında, ister Kars’ın sessiz yaylasında, ister dünyanın bir ucunda yaşa…
Kültürüne sahip çık.
Töreni unutma.
Dilini yaşat.
Sana “sakın ha” diye başlayan öğütleri sakla. Çünkü onlar birer hazinedir.
Ve bil ki evlat…
Birlik olursak her gün var oluruz.
İyi evlat yetiştirirsek vatan emin ellerde kalır.
Kültürümüzü korursak Terekeme ateşi sönmez, tam tersine nesiller boyu yanar.
Bu yüzden son bir kez daha söylüyorum:
Bak evlat… Sen bizim yarınımızsın. Biz, sana güzel bir dünya bırakmaya değil; seni dünyaya iyi bırakmaya çalışıyoruz.
ALİ RIZA COŞKUN
5.0
100% (8)