Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
Efsuni Kalem
Efsuni Kalem

İçimdeki Hücrenin Hükmü

Yorum

İçimdeki Hücrenin Hükmü

2

Yorum

5

Beğeni

0,0

Puan

97

Okunma

İçimdeki Hücrenin Hükmü



Gidişin yargıtay’dan dönmedi. karar açıklandığında, odadaki hava birden ağırlaştı, dosyanın kenarında duran kırmızı mühür, sanki hala sıcaktı. parmaklarımın ucuna değdiğinde hafifçe yaktı, belki de yanan parmaklarım değildi içimdeki son itirazdı. karar kağıdının hışırtısı, idam sehpasının gıcırtısı kadar kesin bir sesti. o an anladım, bu dava ben değildim artık. bu, benim içimde çoktan başlamış bir infazın tebliğiydi.

Mühür, artık dudağımda değil; dilimin üstüne basılmış, tadı kan ve pas.
cezaevi yok artık, ben kendim cezaeviyim. dört duvarım içimde çöktü. tavan değil, damarlarımdaki bir pıhtı göğsüme yapıştı. demir parmaklık yok; senin adın ciğerlerimde paslı bir neşter gibi dönüyor. her nefes alışım, kendi kanımı yudumlamak.
ışık af diledi, reddedildi. koğuş zifiri. koğuş değil; beynimin buz kesmiş boşluğu. havalandırmaya çıktığımı sanıyorum bazen göz kapaklarım yarım aralandığında oluyor bu. ama hava yok. o boşlukta adım atınca ses bile çıkmıyor; çünkü toprak yok, duvar yok, sadece çökmüş ben varım.

Kantine uğruyorum bazen içimde; satılan tek şey karanlık. revir arıyorum; kapısı kilitli. pencereden içeri baktığımda kendi yarama tuz basan bir gölge görüyorum gölgenin elinde senin siluetin. sayım zilini beklemiyorum artık. çünkü sayım, içimde her gün defalarca tekrarlanan, kimsenin duymadığı, parmak kemiklerimin teker teker kırılma sesidir.

Bazen bir gece, kapı açıldı sanıyorum. ince bir metal sesi özgürlüğün ince bir bıçak sıyrığı gibi. başımı kaldırıyorum. açılan şey kapı değil; gözbebeklerimde kıpırdayan bir umudun çırpınışı. kulağımı dayıyorum duvara. duvar nefes almıyor; ben almıyorum. dışarı çıkmayı düşündüğüm her an, ayağım zemine değil, boşluğa batıyor. kurtuluş yokluğun en ağır tahtasıdır; üzerine bastığım an çöküyor.

Hâkim iyi hal dilekçemi yaktı. külleri dudaklarıma sürdüm. iyi hal yok. indirim yok. şartlı tahliye yok. müebbet sensizlik. ağırlaştırılmış gömülme, diri diri. mezarın içi …


Ve şimdi anlıyorum: bu dosya senin gidişinle kapanmadı. ben kendi içimdeki davayı kendime karşı açtım, kararı ben verdim, hükmü ben okudum.
kapı hiç kilitli değildi. ben kendi ellerimle ördüm kapısız hücrenin duvarlarını.

senin yokluğun değil, çıkmayı aklımdan bile geçirmediğim her gün bir tuğla daha koydu üstüne. artık biliyorum: sensizlik bir ceza değilmiş. ceza, sensizliğe rağmen hâlâ seni içimde diri tutmammış.

müebbet, senin yokluğun değil. müebbet: içimde hâlâ seni öldüremeyişimde, üzerime sinen kefenin kokusu. o koku, çürümeye başlayan son anımdır.

Efsuni


Paylaş:
5 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
İçimdeki hücrenin hükmü Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz İçimdeki hücrenin hükmü yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
İçimdeki Hücrenin Hükmü yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Etkili Yorum
Celil ÇINKIR
Celil ÇINKIR, @celilcinkir
5.12.2025 15:25:31
Yazının Adı: İçimdeki Hücrenin Hükmü
Yazarı: Efsuni Kalem
Yorumu Yapan: Kalburabastı Efendi Hazretleri / Celil ÇINKIR

Bu metin, insan ruhunun kendi üzerine kurduğu en sert mahkemenin zabıt defteridir. Yazar, kaybın ardından doğan iç cezaevini yalnızlıkla değil, bilinçle örülen duvarlarla tarif ediyor. Dışarıdaki dünyadan çok, insanın kendi içinde kurduğu zindanın daha ağır, daha karanlık olduğunu gösteren bir iç döküş bu.

Her paragraf, bir hücrenin taşına kazınmış itiraf gibi: Yalnızlığın soğukluğu, pişmanlığın cürufu ve sensizliğin hükme bağlanmış bir müebbet oluşu… Metnin gerçek çarpıcılığı, suçun da cezanın da failinin aynı kişi olduğunu fark ettiren o sarsıcı aynada saklı. “Duvar yoktu, ben ördüm.” cümlesinin ruhu tüm satırlara sinmiş.

Bu yazı, insanın kendi yıkıntısında nasıl dolaştığının, kendi iç infazının nasıl işlediğinin felsefi bir belgesidir. Okuyana acıyı değil, iç gözlemin o soğuk aydınlığını bırakır.

Vesselam.
“En ağır zindan, insanın kaçmaya niyet etmediği hücrede başlar.”
Etkili Yorum
Black_sky
Black_sky, @black-sky1
5.12.2025 09:52:05
Bir kancayı alıp gırtlaktan saplamışlar gibi…

Yetmemiş bir de asmışlar o kancayı bir ağaca…

Hem yağlı urgan olmuş kalem hem az sonra tekmelenecek tabure…

Azrail de o, az sonra can verecek kurban da…

Cana yapışan can çıksa da çıkmaz içinden…

Yaktı yazı hem de en fenasından.

Sevgilerimle.

© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL