- 7805 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SAYGIN OLMAK
İnsanların acımasızlığı, Allah’ın gazabı ve felaketlerin gelmesi…
Zorluklar içinde insanın acılara gark olması…
Istırap, keder ve umutsuzluk…
İnsan bunları neden yaşar ki? Hak etmediği halde bunlar çekilir mi? İnsanlar, iyi ve huzurlu yaşamak ister. Bunun için çaba gösterir. Zaman olur iyiliğin de kötülüğün de geçiciliğini görür. Görür amma değerle değersizliğin muhasebesini yapmadığı sürece tahammül denen sabır taşında kendini bulur.
Dört başı mağmur bir hayat sürmenin güçlüğü malum. Hayatın çekilmez olması ve öylece devam etmesi demek huzura kavuşamamak demek anlamına gelir. Huzur dolu günler geride kalınca bir sıkıntıdır başlar. Bu sıkıntı ferdi veya ailevi bir hayatı perme perişan eder. Hani derler ya “Allah dağına göre kar verir” İnsanın isteği ve isteğini gerçekleştirebilme azmi, gayreti, hayatının tanziminde etkili olur. Ne yaparsanız yapın yaptıklarınızla anılacaksınız ve gideceğiniz yere sizi davranışlarınız ve yaptıklarınız götürecektir. Anlaşılmamakta belki bu anlamda sizi etkileyebilecektir. Bunun için karşınızdaki insanın görüntüsü, ahvalini ne kadar yansıtabilirse o oranda tanıma şansınız var demektir. Dış görünüş insanı aldatmasına karşılık o kişi hakkında hiç değilse bir ön bilgi verebilir size.
İnsanın türlü türlü halleri vardır ki çoğu zaman bu halleri kavramakta zorluk çekersiniz.
Bazı insanlar vardır ki cinnet geçirme eğilimindedirler. En basit bir olayda burun burunadırlar. Bazılarıysa başlarına ne gelirse gelsin hiçbir şey umurunda değildir. Sizler bunu ister kaygısızlığına verin isterseniz sabırına verin.
İnsanın kendini kontrol edebilmesi elzemdir. Fakat her insanda bu güç yok. O gücü bulabilmek için inanç ve sevgi olmalıdır. Bu nedenle din harika bir terapidir.
Hayat zorluklarla iç içedir. Bu zorlukları aşmada ümitsizliğe kapılmamak gerekiyor ama bu ümit denilen azimli davranış her insanda barınamıyor ne çare ki. Ümitsizlik içinde kıvrananlar olduğu gibi bu halden sıyrılmak isteyip de kendinde huzuru bulanlarda olmaktadır. İnsan hayatı bütün çetrefilliklerine rağmen zorlukları yaşamaya devam edecektir. İnsanın insanla ve tabiatla yaptığı mücadele sürecek ve kimi zaman istenmeyen hallerden kurtuluş ile yüzlerde tebessümler belirecektir.
Hayat zorluklarla iç içe dedik ama bazen de hayat gerçekten bu kadar zor mu diyesi geliyor insanın. Bu soru belki de deneyim içinde olmayanların veya aklını iyi bir hal içinde kullanamayanların basite indirgedikleri bir meseledir. Gerçek şu ki hayat hem zor hem de kolaydır. Zoru kolay kolayı zor yapma hüner ve çolpalığı da insanın elindedir. Çevrenize battığınızda böyle çok insanlar görürsünüz.
Yapacağınız şey ne olursa olsun iyisini yapmak gerekiyor. Bu nedenle iyi düşünmeli ve doğru karar verebilmelidir. Yapacaklarını tanzimde bir nizam içinde olmalıdır ki akılsız başın zahmetini ayaklar çekmesin.
Hayatınızda yaptığınız hataları başkalarında arama hastalığından insan vazgeçmelidir. Ama öyle anlar vardır ki başkaları isteyerek veya istemeyerek size zarar verir. Kendi elinizde olmayan hatalar veya tamiri olmayacak sebepler için aslında söylenecek pek de bir söz olmasa da yine de insan kendi sorumluluğunun şuurunda olmalıdır.
Önce kendimize bakmalıyız!
Kendi kusurlarını, hatalarını, yanlışlarını görenler bir kısım sebeplerden dolayı zor durumlara düşseler de nasıl bir davranış içine girecekleri malumdur.
Şahsiyet denilen mevhum insanı ya rezil eder ya da olabildiğince yüceltir.
Mütevazı ve mütekâmil bir kişiliğe sahip olmak insanın özüne has bir durumdur. Ancak isterse insan davranışlarını kontrol altına alabilir iyi bir hayat tarzı benimseyebilir. Huylarımız rotaya benzer ve bizi alıp bir yerlere götürür. Ancak kendine has bir yön çizenler rotasız bir gemiden daha iyi bir hal üzerinde olabilirler.
İnsan arzu ettiğine göre yaşamalıdır:
Sevgi, inanç ve saygı denilen içi boşaltılmış değerlere sahip çıkarak.
Yaşantısına dikkat ederek
Kendimize ve çevremize saygın kalarak!
.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.