- 935 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Tercihli Bir Polemik...
Maturîdî ve Eş’ ’ârî..
farklı iki gelenek ve farklı iki yorum... birisi Türk diğeri Arap iki İslâm “düşünürü”...
bildiğimiz bir gerçek var ki dinler, aslına zarar vermediği sürece geleneklerinden soyutlamaz ulusları...
ne var ki hilâfet süresince islâm’ ın bir çok “kaoslar süzgeci” nden geçip yeni mecralarda geliştiğini biliyoruz...
Eş’ arî, Arap geleneği üzerine bina edilmiş bir İslâm itikadı geliştirmiş ve Mısır’ dan “dünya İslâmı” na hükmeden bir itikat olarak görüşlerini egemen kılmıştır...
tamamen Arap geleneklerinin egemen olduğu bir itikattır…
Türkler ise Maturîdî itikadı ile islâm’ la haşır neşir olmuş ve bu süre içerisinde de kendi gelenekleriyle İslâm arasında tamamen barışık bir sistem oluşturmuştur...
“dünyâ hakimiyeti” ülküsü, Osmanlı’ nın, hilâfeti İstanbul’ a getirme zaruretini doğurmuş ve bir anda hilâfetin İstanbul’ a gelmesiyle birlikte Türklük olgusu değerini yitirerek “ümmet” sınırları içerisinde “Osmanlılık ruhu” üst kademelerde etkin yerini almıştır...
bu saatten itibaren de bütün fetvalar, bu yeni anlayışın görüşleri doğrultusunda verilmeye başlanmış; bu görüş giderek halka da yansıyarak, geçmişten gelen İslâm itikadı ile yeni şekliyle İslâm itikadı arasında oldukça dengesiz bir değişim oluşmaya başlamıştır...
iddia ediyorum ki Maturîdî geleneğini muhafaza edebilmiş olsaydık, bugünkü Alevî/Sünnî ayırımı yaşanmayacaktı ülkemizde ve alevîler bu denli soyutlanmış olmayıp toplumdan; giderek İslâm’ dan uzaklaşmak yerine, ait oldukları genel toplumla daha bir barışık yaşayarak; kim bilir belki de bugünkü bilinen farklılıkta bir Alevî/Sünnî anlayışı oluşmayacaktı...
Maturîdî’ deki inkilapçı tavır gelişmeyi desteklerken Eş’ arî’ deki muhafazakâr tavır duraklamaya yönlendirmiş ve ardından da gerilemenin en büyük nedeni olarak ortaya çıkmıştır...
amacım asla soya dayalı bir İslâm anlayışını savunmak değil ama soya dayalı bir Eş’arî itikadını yani Arap İslâmı’ nı bugün hâlâ sürdürme gayreti içindeysek, halen Alevî/Sünnî ayrımını yaşıyorsak; düşünmemiz gerekmez mi sizce de?..
geriliğimiz söz konusu ise; bu asla ulusumuzdan kaynaklanan bir nedenden ötürü değil, inanç sistemimizden ve tabi ki siyasetçilerimizin ve devlet adamlarımızın, ayrıca bilim adamlarımızın duyarsızlık ve düşüncesizliklerinden kaynaklanıyor diye düşünüyorum...
teşekkür ediyorum...
YORUMLAR
KUTSAL DEĞERLERİ REKLAM MİSALİ
PARTİ PARTİ YAPTIK ŞAŞTI AHALİ
SÖZDE AYNI ÖNDER MUHAMMED-ALİ
BEKTAŞİ-MEVLÂNA SEMAH DÖN AYNI
HOCA AHMET YESEVÎ'YİZ YÖN AYNI...
***************************************************************
SEVGİLİ HEMŞEHRİM VE ADAŞIM !...
Önemli;fakat internet ortamına göre çetrefilli bir konuya temas etmişsin.Şunu unutmayalım ki 10. yüzyılda MUTEZİLE 'nin sünnet karşıtı tutumuna karşı Irak'ta Ebülhasan El-Eşarî ,Mısır'da Et-Tahavî,Maveraünnehir'de ise Ebu Mansur Muhammet Bin Muhammet El-MATURİDÎ birlikte savundular.Her üçü de HANEFÎ mezhebine bağlıdır.Aralarında yorum farkları vardır ki bunları çok mühim mezhep farkı gibi göstermek yanlıştır.
Aslında Osmanlı ile de hiçbir alakası yoktur.Osmanlı'nın en büyük sorunu Anadolu'yu islamlaştıran Hoca Ahmet Yesevi ve erenlerine Avrupa'ya açıldıkça yeterince değer vermeyişindendir.İran ile büyük padişahlarımızın benlik duygusuyla yaptıkları savaşlar Şii mezhebine yakınlığı olan Alevilerle Sünni Osmanlı'nın arasını açmıştır.Sorunun kaynağı bu olup CEM TV vb. kanallha ya da okullarda Alevilerin İslam dinini tam anlamıyla öğrenmesiyle de bütün sorunlar aşılacaktır.