5
Yorum
14
Beğeni
5,0
Puan
227
Okunma

BENLİĞİN SESSİZ ÇIĞLIĞI
İnsanın kendini bulma arzusu, bazen bir haritada yön aramak gibidir:
Elinde pusula vardır ama kuzey nerededir, bilmezsin.
Çünkü benlik, yönü belli bir yer değil, kendi içinde sürekli yer değiştiren bir sızı gibidir.
Kimi zaman gözbebeklerinde saklanır, kimi zaman kelimelerin arasında kaybolur.
Ve bir gün fark edersin, sen dediğin şey, senden başka her şeyin toplamıdır.
Benlik…
Ne kadar soyut bir kelime, değil mi?
Ama aynı zamanda ne kadar ağır.
İçinde hem geçmişin tortusu hem geleceğin ihtimali var.
Bir çocukluk anısı kadar masum, bir vicdan azabı kadar keskindir.
Ve insan, çoğu zaman, kendi benliğini tanıdığını sanırken sadece maskesini cilalar.
Kendine “Ben kimim?” diye sorduğunda, cevap asla tek bir kelimeyle gelmez.
Çünkü “ben” dediğin şey; bir kelimenin, bir yüzün, bir anın içine sığmaz.
O, hem senin seçtiklerin hem de kaçtıklarındır.
Birine “ben buyum” dediğinde, aslında “geri kalanımı susturdum” diyorsundur.
Kendini tanımak, susturduklarının sesini yeniden duymaktır.
Bir insan, aynaya her baktığında aynı yüzü görür ama aynı kişi değildir.
Her sabah biraz daha eksilir, biraz daha eklenir kendine.
Düşünceleri değişir, sevgileri eskir, korkuları yenilenir.
Ve yine de “ben” der.
Oysa benlik, sabit bir taş değil; sürekli biçim değiştiren bir akıştır.
Her “ben” deyişinde, bir önceki halini gömer insan.
Belki de benlik, Tanrı’nın insana bıraktığı en büyük muammadır.
Çünkü bir yandan seni var eder, bir yandan seni yalnızlaştırır.
Kendini buldukça, kalabalıktan uzaklaşırsın.
Ama kendini kaybettikçe, kalabalığın içinde kaybolmazsın — çünkü artık sensizsin.
İşte o ince çizgi, insanın varoluşuyla hiçliğinin arasındaki en tehlikeli denge noktasıdır.
Bazıları benliği “özgürlük” sanır, bazıları “zincir”.
Oysa ikisi de doğrudur.
Benlik, insanı dünyaya bağlayan zincirlerin aynı zamanda anahtarıdır.
Kendini tanıyan insan, zincirini fark eder — ama çözmek mi ister, taşımak mı, o ona kalmıştır.
Sonra susarsın…
Çünkü benlik üzerine söylenecek her söz, onu biraz daha daraltır.
Kelimeler onu anlatmaya değil, sınırlamaya yarar.
Ve belki de insan, ancak sustuğunda kendi benliğine yaklaşır.
Çünkü benlik, konuşmaz.
Sadece bakar.
Ve bazen, bakışında seni tanımaz.
Hüseyin Erdinç
5.0
100% (3)