Hercule poirot istanbulda

Odada bir tek kişi vardı. Ve sadece yazı yazan bu kimsenin mürekkep kaleminin hışırtısı duyuluyordu.

Agatha Christie

Hercule poirot şöminesini kurmuş kendisine bir finca Türk kahvesi demlemişti bir yudum içti sonra piposunu yaktı ve kâğıdına şunları yazdı Türkler damak tadına düşkün bir millettir.Poirot en çok piposu tüterken çıkan dumanı bir de sabahleyin Türk kahvesine ortak olan gazete sayfalarındaki saman kokusunu gazetenin ilk sayfasını açtı dişçide işlenen cinayet haberinden bahsediyordu 3.sayfa dişçide işlenen cinayet resmin üzerinde yavaşça elini gezdirdi av kokusu alıyordu poirot ve saat sabah 8 ile 9 arası 60 yaşlarında miss jennie dişçiyle olan randevusunu kaçırmamak için otobüsle yola çıktı hanfendi yaşlılık kartınız var mı diye soruyordu memur bey pasajin içine giren kadına kadın anlamamış olacak ki hayır diş ağrıması için geldim diyordu neyse laf anlatmak istemedi memur Harrison ve kadını serbest bıraktı Doktor buyrun teyze sizi muayehaneye alalım dedikten sonra önlüğünü giydi ve ilk önce kadını uyuttu sonra kadını uykuda unuttu fakat ameliyat eksiksiz tamamlanmıştı doktor altın kaplama diş koleksiyonuna yeni bir parça eklemişti fakat hasta yaşamıyor ve ondan kurtulması gerekiyordu altın diş koleksiyoneriydi.


Yazılan yazıları okuyacak kimse yoktu. Olsaydı, insan gözlerine de inanamazdı. Çünkü kâğıttaki belirli, ayrıntıları dikkatle hazırlanmış bir cinayet planıydı.

Agatha Christie

Altın en kolay işlenen ve en dayanıklı madenlerden olduğu için son zamanlarda diş hekimliğinde oldukça sık tercih edilir olmuştu Doktor son gelen hastasını etkisiz hale getirerek 70 yaşındaki kadının dişlerini çekmeye başarmıştı öldürdüğü hastanın cesedini ise kesik kesik parçalara ayırarak bir buzdalabı kolisi ile denize boşaltmıştı cesedi balıklar bir leş kabul edip parçalara ayırmış olsada
Belçikanın Ostend adlı plajında gezinti yapan çocuklar küçük küçük parçaları bulmuştu Komiser Tigor sahile sarı şerit çekin ve kimsenin girmesine izin vermeyin desede adli tıpçılar cesette hiç bir ipucuna rastlayamadılar komiserim hiç bir ipucu yok balıklar cesedi parçalamışlar diye rapor sunuyorlardı bu bölge festivallerin yapıldığı kalabalık bir plaj olsada olay yeri ilan edilmişti 2 günden beri ve polislerden başka kimse yoktu o esnada Dr Braun Grand Place Tarihi Şehir Meydanında tarihi bir binanın içine girdi kafasında mükemmel bir cinayet planı vardı altın diş koleksiyonuna yeni bir diş eklemenin peşindeydi ne kadar katil olsada kestiği dişleri fuarlarda sergiler ve herkes onu başarılı bir dişçi olarak kabul ederdi peki Benim adım Hercule Poirot ve muhtemelen dünyanın en iyi dedektifiyim. diyen poirot katili yakalayabilecekmiydi


Katillerin çoğu kendilerini pek beğenirler.
"Ölüm birdenbire gelir. "

Agatha Cristie

Dr Braun santraldeki kıza arayan soran var mı dedikten sonra beyaz hekim elbisesini giydi Belçikada eski bir apartmana girdi Miss marple anestezi için geldim diyerek müzik dinlendirir diyip ameliyata başladı ağzımızı kocaman açalım diyerek hastayı uyuttu ve altın dişi kemikteki yuvasından çıkardı Dr Braun önce hastayı bir daha kalkmamak üzere uyuşturuyor hasta uyurken beş dakika seyretmekten büyük haz alıyordu ve kestiği dişleri sanat galerilerinde seyretmekten hoşlanıyordu çevresinde saygın bir doktor olarak tanınırdı diş etini tek parça ve kansız olarak çıkaran Dr Braun çene kemiğini oynatarak ameliyat yerini bıraktığı zaman son sergisini açmak için elbiselerini değiştirdi suçluların zihnini çözmekte eşsiz bir yeteneği olan Hercule Poirot ise eşsiz bir dedektifti memleketi Belçikada muhteşem bıyıkları ile beynindeki gri hücreleri ile mezarlıkta 16 yaşındaki diş hırsızı Suriyeli Ahmeti yakalamış hırsız cezasını bulmuş hırsızlık için girdiği mezarın içinde havasızlık sonucu can vermiş toprak kayması ile toprak ilahi bir ceza olarak üzerini örtmüştü çocuğun son sözleri düşündürücüydü "Siz polisler gerçek suçluları değil sadece sizin önünüze atılanları yakalıyorsunuz ve şu anda binlerce katil suçlu çocukları ile yemek yiyiyor"Dr Braun ise sergiden memnun gazetelere poz veriyordu


Tepeden seni yakaladığım zaman bir kuşa benziyordun. Kaçmak için çırpınan bir kuşa... Ama artık kaçamazsın."

Agatha Christie

Hercule poirot hangi kapıyı cinayet şüphesi ile çalsa katil bir adım fazla uzaklaşıyordu cinayetlerin üzerinde hiç bir iz yoktu sadece sökülen dişler o yüzden Belçika emniyet müdürü Komiser Tigor bu cinayete Altın diş katili ismini vermişti Hercule Poirot "Katili bir kuş gibi yakaladığımı düşünürken bir kuş olup gökyüzüne uçtu" dediği esnada Dr Braun Belçikadan İstanbula uçuyordu onu Halit Egemen karşıladı bir çay bir Simit dünyası ile bir istanbul kahvaltısı yaptı bu cinayet kim bilir nerelere varacak buz dağı çökecekmiydi acaba Komiser Nevzat istanbulda çalınan organ parçalarının izini sürerken Komiser Tigorla akşam beş çayını höpürdeten Poirotu aradı gazete okuyan Poirot cinayetleri abartarak anlatan gazetelere sinirliydi ve Mr Tigor asıl sorun ve müthiş sabırlı olmamız gereken durum şudur ki Herkes birbirinin işine burnunu sokuyor! Başkaları için neyin iyi olduğunu bildiğini iddia ediyor." dostu komiser Nevzat poirotu istanbula davet ediyordu ince ve tel bıyıklı gri hücreli dedektifimiz sigarasını yaktı bir duman çekti içine ve Bay Tigor Hiçbir zaman yılma! İşte benim prensibim budur." diyerek bıyığını taradı ve bitmeyen bitirilemeyen katil şebekesini çökertmek için THY nın ilk istanbul sefer uçağına bindi THY seçtiğiniz için teşekkür ederiz


Güzel bir cinayet romanına benziyordu bu. Fakat bildiğiniz gibi o hikayelere yanlış yerden başlarlar. Yani cinayetten. Oysa cinayet, olayın sonudur.”

Agatha Christie

Komiser Nevzat Eziz Dostu Poirotu bekleye dursun hiç bir cinayetin saati olmaz istanbulda gecekondu mahallesine bir semte git Bay Tigor ona küçük bir hap yada bir iğne göster sana en soğuk kanlı katilin işleyemeceği cinayetleri işleyecektir biz bunun için elimizi kana bulaştırmamak için çocuk suçluları kullanırız Nevzat başını okuduğu Ahmet ü
Ümit kitabından başını kaldır Nevzat bu yazarı okurken sanki bizi yazıyor diye düşündü Poirot gibi Nevzatında kimi huyları aynıydı zaten biz insanlar hep biz bize benzeriz Belçikadaki bir insanla istanbuldaki insan aynı suçu ve sevabı işlerler suç ve günahta ortaktırlar Nevzat gazetenin 3.sayfasını okuyordu İstanbul Sabiha Gökçen havaalanında beklerken haber şuydu Gözü dönmüş bir hırsız 85 yaşındaki Hatice Nine’nin evine girdi. Yaşlı kadının ağzından düşürdüğü 20 gram altın dişi çalıp kaçan hırsız adeta pes dedirtti!
Artık yapılan soygunculuğun haddi hesabı ölüleri bile soyuyor mezarlıkları açıyorlar ve sağlam organları çalıp nakil gerçekleştiriyorlardı bu pezevenkler Hatice Godan, "Dişlerim altındı, eşimden kaldı. Kim bilir kaç senelikti" dedi. öldürülmeden bir kaç gün önce


Belki aptalız. Hayal gücümüz de pek yok. Ama kötü niyetli değiliz.”

Agatha Christie

Belçika istanbul uçağı istanbuldan alçak irtifa ile uçarken poirot İstanbul böyledir. Yaşanmaz burada der çeker gidersin üç gün geçmeden özlersin diye bir iç çekti ne diyelimki ülkemiz Türkiye işlenen onca haksızlığa rağmen genede dünyanın en güzel ülkesiydi o kadar cinayet işlensede sokaklarında insan sevmekten vazgeçmezdi her gün aşık olurdu poirot iskarpinlerini sildi Sabiha Gökçende onu Başkomiser Nevzat karşıladı poirot gelirken boş gelmemiş Belçika birası ve Belçika çikolatası getirmişti bu çikolotalar 17.yy a dayanır %35 saf kakao içerir %100 kakao yağıyla üretilir emniyette onları Nevzatın yardımcısı Ali bekliyordu cinayet işlenmişti yaşlı nenenin kalbine tek el ateş edilmiş ve ameliyat odasında beyin ameliyatı gerçekleştirilmişti cinayet bölgesi Eski adı ile Tatavla diye bilinen bölge bugün kurtuluş olarak bilinirdi vurulan kadın şehrin eski sakinlerinden Rum Despina kadındı bölgede Rum insanı oldukça fazlaydı vaftiz törenleri yaparlar müslümanlar kiliseye Rumlar camiye gider birisi kurbanı diğeri şabatı kutlardı Evingenia: Başkomiser Nevzat’ın sevgilisi de Tatavlada meyhanesi vardır.Katil ameliyattan sonra duvara Türkün Türkten başka dostu yoktur Nevzat küfür etti Hayir Azizim Türk Türkten başka dostu yok değil Türkün insan olandan başka dostu yoktur insanla dost olun kaybetmezsiniz


İnsanlar… Her türde, boyda, biçimde insan… Bazıları akıllı, çoğu akılsız…”

Agatha Christie

Cinayet mahallini terkettikten sonra Emniyet teşkilatının verdiği Togg araba ile istanbulun camileri sarayları ile dünyaca tanınan Sultan Ahmet Meydanına sürdü arabayı Başkomiser eminönünde balıkçılar bağırıyordu 3 kişilik Balık ekmek yaptırdı Galata kulesine bakan Nevzat Poirota baktı bakın dedi Ağlatır beni dünya ehlinin acımasızlığı öldürülen insanlar işlenen cinayetler dedi her gün kalbimizin farklı bir yerini kırıyor ve yanındaki Ali komiserim dedi yakında bizlerde kalp kalmayacak her şeyi kanıksayacağız dedi poirot turşu suyundan bir damla içince tadı acı geldi suratını ekşitti Sevgi; Hiç düşünmeden, Gönülden vermektir... Bir insanı bir ülkeyi
yüreğinizde sıcacık hissediyorsanız; İşte bu gerçek sevgi’dir... "Türkiye dünyayı etkilemiş pek çok medeniyete başkentlik etmiş istanbul dünyaya mirası Ayasofya Sultanlara lâyık bir ev Topkapı sarayı cihana hükmeden Sultanlara konak olmuş ve zirveye yükselen ezan sesini Allahu Ekber çağrısını dünyaya duyuran Sultan Ahmet Camii birde her gün işlenen cinayetler linç edilen kezzap ile kör edilen kadınlar insanlar ne zaman güzellikleri görecek bay Nevzat Ali doğrudur komiserim insanlar güzellikleri okumalı cinayetleri değil Ben Türkiye herkes için cennet olsun istiyorum! İnşAllah dedi


Bismillahirrahmanirrahim Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme...(İsrâ, 17/36)

O gün istabulda yeni bir hastahanenin açılışı vardı hastahane istanbulun küçük yalı semtinde açılacaktı hastanenin sahibi Belçikalı doktor braun sahibi ise istanbul eyyüp doğumlu mütahhit Halit Egemendi eğer yeterli tanıdıklarınız var ise burası Türkiye bir berber bile başhekim olur diyordu Halit egemen kalabalıklar gizlenmenin en iyi yoludur insan en iyi kalabalıkta gizlenir tebessüm et gülümse bay braun haberlerde onları seyreden Komiser Nevzat anlamıştı hastahanenin paravan ve korsan olduğunu Halit Egemen hastaneyi organ kaçakçılığının merkezi olarak kullanacaktı istanbulda simit satan çocukları sorgulamak onlara işkenceler yapmak kolaydır önemli olan arkasında emmisi olanları sorguya çekip hesap sormaktır diyip poirota bakırköy hastanesinde dr ergünün yaptığı bir deneyden bahsetti hastanenin ilk açılış yıllarında hastalar aynalı bir odaya kapatılıyor tek başlarına bırakılıyorlardı bir hafta sonucu kimisi deliriyor aynayı parçalayarak bileklerini kimiside gırtlağını kesiyordu Dr Ergün bu deneye insan yalnız kaldığında ne yapardı istanbul emniyeti baskın yaptığında 5 ölü vardı hastanenin zindanı diye tabir edilen zemin katında tek bir hasta yenmişti hastalığını Alman asıllı yazar Zweig tüm polisler geldiğinde kendi kendine satranç oynadığını zannediyor yalnızlığı ile sohbet ediyordu yıllar sonra bileklerini keserek hastane zindanında ölen 6 kişinin arasına o da katıldı ve kimse bilmedi ne olduğunu


Ne desem az kalıyor. İçimi anlatmaya ne kelam ne çığlık yetiyor

Alıntı

Başkomiser Nevzat ve ekibi tamda döviz bozdurmak ve poirotun takib ettiği hisse senetlerini takip etmek için gittikleri İstabulun en kalabalık yerinde silahlı saldırıya uğradılar 1451-148 yılıda Fatih Sultan Mehmet döneminde yapılan istanbulun en önemli ticaret merkezinde saldırıya uğramışlardı Komiser Nevzatı hedef alan kurşun küçük bir çocuğun canını almıştı Nevzat bağırıyor sesi çıkmıyor yada kimse duymuyordu ne anlayan vardı ne duyan Din dil ırk fark etmez İnsanın kıblesi vicdanıdır.vicdanınız yok mu lan sizin kıblesizler diye bağırsada
Sanırım artık insan insana tutunamıyor.
sokak ortasında vurulsak öldürülsek hiç kimsenin uğrunda olmayacağız diye söylendi komiser yardımcısı Zeynep o esnada İstanbulun karanlık odalarından birinde Dr Braun aydınlık için karanlık da gerekli diyerek anlayana uzun uzun anlatmak gerekmez, bir kelime yeterlidir diyip küçük Tahsinin ameliyat odasına aldı ekibine Beyin ameliyatı nasıl olur gösterecekti beyinden parça alınıp başka bir kişinin beynine aktarılacaktı böylece birisinin beyninden parça çalınırken parayı veren kişinin beyini iyileştirilecekti ilk önce küçük Tahsinin saçları kesildi merak etmeyin beyin parçası kendini yenileyebilir ve kesilen beyin parçası kendisini eskisinden daha güçlü olarak tazeler diyerek hastanın ailesine moral verdi Dr Braun ne de olsa organ naklinde ailenin paraya ihtiyacı vardı ve kendi rızası ile organını para karşılığı satıyordu


Artık ben olayları da, insanları da anlamıyorum.

Agatha Christie

Artık olayları anlamıyorum Bay Nevzat böyle güzel bir ülke fakat biz her sabah
yeni bir kadın cinayetiyle uyanıyoruz diye konuşunca Hercule poirot cevap verdi komiser doğrudur Bay poirot bu cinayet haberleri öyle sıklaştı ki toplumda “alışılmış” gibi karşılanıyor. kadınlara yönelen şiddet bebeklere uygulanan işkence ve eziyet duyuyoruz duymazdan geliyoruz Ali gazeteyi gösterdi komiserim gazete gene ameliyat sırasında küçük Tahsinin öldüğünü yazıyor ex raporu yazılmış Dr Braun yeni muayehanede kalp naklini gerçekleştirmek üzereydi bizlerin amacı paralı olan hastaları sağlığına kavuşturmaktır diyerek eldivenlerini taktı bu sefer doktor beyin masasında 25 inde genç bir bayan vardı kalp ve damar tıkanıklığına çözüm olsun diye Dr Brauna başvurmuştu hanfendi İnsan gerçeği olduğu gibi kabul etmelidir. özel hastaneler paralı olan hastalar içindir ne kadar yüksek para öderseniz yaşama şansınız o kadar artar dediği vakit kapı tekme ile açıldı Dr Braunu tam ameliyat esnasında yakalamış ve eline taktığı kelepçe ile insanlığın daha fazla kirlenmesine izin vermemişti Dr Braun tebessüm etti komiser Nevzat sizsiniz demek ve Nevzat katilin ağzına sağlam bir osmanlı tokadı vurduğu esnada katil güldü ve biraz sonra emniyetten çıkacağını bilir gibi bay Nevzat Bazı şeyler sona ermez ..bitti dersiniz yeniden başlar her cinayet yeni cinayetlerin başlangıcıdır