BAHARIN ÖLÜM YÜZÜNE ALIŞMAK...
Yazın yüzünü iyice göstermeye başladığı günlerden biriydi.Yaşadığı şehrin bir cilvesiydi bu.Hava günün ilk saatleri üşütürdü mevsim ne olursa olsun.Sabahları erken kalkardı,üşüdüğü için sırtına bir zamanlar annesinin ördüğü söylenen hırkasını giyerdi.Söylerlerdi çünkü o annesini hiç örgü örerken,yürürken ve hatta konuşurken görememişti.İkinci dersten sonra sıcaklar mıydı hava yoksa sınıfın kalabalığı mı nedendir bilinmez terlerdi.Büyük bir özenle hırkasını çıkarır sırasının altını silip yerleştirirdi.Üç yıldan beri aynı hırkayla gelirdi okula;herkesi şaşırtan eskimemesiydi.Belki de ikinci bir hırkası olmayanlar eskitmeyi de hak etmiyorlardı…
Fakir mahallenin fakir çocuklarının gittiği,kalabalık bir okulun solgun yanaklılarındandı.Kim bilir kaç kez birlikte arşınlanan yollardan geçip okul bahçesine girdiklerinde ayrılırlardı birbirlerinden.Sıra olunca yine birbirlerine benzerlerdi…Acıları da birdi,kaygıları da…Hepsi ailelerinin yapamadıklarını sırtlanmış,büyük adam olma hayallerini açarlardı derslerde.Kantin önü müdavimlerinden olmadı hiçbiri.Öyle arada bir şanslı günlerinde Sevgi ablalarından simit isterlerdi,ucuz ayran da alabildiler mi değmeyin sevinçlerine…
Bugün yine aynı öykünün sıradan kahramanlarından biri gibi gördü kendini sabah uyanınca.Yine çay vardı yer sofrasının baş köşesinde.Yanında köyden gelen peynir ve pazardan alınan domates,salatalık.Düşünmeden atıştırdığı bir öğündü her zamanki gibi.Önlüğündeki beyaz leke akşamdan silinmişti belliydi.Kurtulmamıştı izinden ama olsundu ayran içmişti dün,varsın kaslındı,zararı yok ...
Hırkasını aldı yine divanın altında bir hazine gibi sakladığı giysilerinin arasından.Divanın üstünde tüm suskunluğuyla annesi duruyordu yine,kimi zaman varlığını unuttuğu,vedalaşmadan yola koyulduğu annesi…Göz göze geldiler hatırlamak zorunda kaldı,dudağında hafif,belirsiz bir gülümseme gördü ilk kez.Garip ama sanki annesi ilk kez yattığı yerden kalkıp okula uğurlayacak gibi hissetti,hele bir de kapıya kadar geçirip ‘İyi dersler güzel kızım!’der miydi?
Arkadaşlarına özenmekten yorulmuştu:anneleri geçirirdi kapıdan,okul dönüşlerinde ise çoğu zaman annelerinin misafirleri olurdu,altın günlerinde börek hayalleriyle dönerlerdi eve.
Fark etmeden o küçücük yüzünü süsleyen kocaman gözlerine ne çok küçük hayal sığdırmıştı bu yaşına kadar.
Bu özlemlerle geçirdiği ilk derslerden pek bir şey anlamazdı.Gün ilerledikçe okulda varlığını hissederdi,katılırdı diğerlerine.Ama bugün, o sabahki belirsiz gülümseme tüm bağlarını koparmıştı hayatla.İçinde anlamsız bir sıkıntı,arkasında zamanında çalışmayı sevmeyen,şimdi istese de çalışamayan bir baba ve okullarını bırakıp orda burada,orta direğin tabiriyle,ekmek peşinde koşan iki ağabey bırakıp gelmişti okula yine…Yine unuttu…Sesini hiç duymadığı annesini.
Mayıstı ve sıcaklaşmıştı havalar yine son ders beden eğitimi dersiydi.O bu dersin de ezikliğini taşıdı hep.Eşofmansız,gece yattığı uyumsuz pijamalarını kuşanmaktan nefret ediyordu ama diğerleri de böyleydi.Fazla göze batmadan okul bahçesinin kuytuluk bir yerini bulur,yine kafasında ne olduğunu bilmediği pişmanlıklarıyla geçirirdi.Ne pişmanlık ama…Henüz işlemediği günahlarının bedeliydi sanki yaşadıkları.Henüz kuramadan yıkılan dünyasının uçurumlarında dolandığı belki de yıllar sonra anlayacak ama geç olacaktı.
Yine kuytuluk bir yere geçti ama bu kez yaşadıkları değil o belirsiz gülümseme geçti düşüncelerinden.Biri çivilemişti sanki o anı zihnine,kahretsin silemiyordu,anlam da veremiyordu.
Son zil sesiyle kendine geldi.’Ne güzeldi diğer zil sesi,bunu hiç sevmiyorum’ diye geçirdi içinden; çantasına hırkasını ve önlüğünü yerleştirdi.Üzerindekiler zaten eve gidince giyecekleriydi,kaslındı üzerinde.Yol tenhaydı her zamankinden,eve yaklaştıkça boğazı düğümlendi,kaşları çatıldı…Neredeyse ayaklarını sürüklüyordu peşinden,gitmek istemiyordu evine.
Bakımsız bahçelerinin paslı demir kapısının önünde çökmüş,ezilmiş ve bin kat yaşlandığı için neredeyse tanıyamayacağı babasını gördü.Ağlamayı bile beceremiyordu, o an fark etmişti babasının yüzündeki o acemi acıları.Sakinliğinden korktu o an,’Ne oldu,neden buradasın,anneme bir şey mi oldu?’diye sorması gerekirken öylece bakmıştı o karşısındaki köhne hayat mağduruna…
Tüm mahalleyi donduracak kadar büyük bir soğukkanlılıkla babasının kolunu tutup içeri aldı.Zaten tek odalı evde o eski divanı bulup üstünde eriyip giden koca bir ömrü bulmak hiç de zor olmamıştı.Yıkanmaktan bıkmış,annesinin ömrüne neredeyse eşit solgunluktaki çarşafın altında annesi vardı.Ne garip artık bırakın konuşmayı,yürümeyi,öpmeyi bakmayı bile bırakan nefes almaktan bile vazgeçen annesinin yüzünü en son sabah görmüştü,bir daha göremeyecekti.
‘Neden haber vermediniz bana?’der gibi geldi babasına.O da suçlu sesiyle:’Nasıl haber vereyim,zaten gelecektin’dedi utanarak.
Gerisini hatırlamıyordu;nasıl çıktı annesi evden,nereye kimler götürdü bilmiyordu.O anları yaşamış ve bir daha hatırlamamak üzere bilinçaltının en derin yerine atmıştı büyük bir adam ustalığıyla.Birden odalar doldu kendine geldiği anda.Bu ev hiçbir zaman bu kadar insanla,o küçük mutfak hiçbir zaman bu kadar yemekle dolmamıştı.
Kimsenin söyleyecek tek bir kelime bulamadığı taziyeler kovaladı birbirini,nasıl konuşsunlardı…O tek oda bunca insanla birlikte o kadar sözü de ağırlayacak kadar geniş miydi ki?
Ömrüne günler eklendikçe kalabalıklar tenhalaştı,kapı önündeki ayakkabı sayıları azaldı.Yüzünü ilk kez gördüğü ve belki de bir daha göremeyeceği yüzleri unutmaya başladı.Şimdi elinde kalan sadece başarısızlıklarla dolu bir hayatın büyük kahramanı,günden güne yaşlanan babası;geleceklerinden şüphe eden isyankar iki ağabey,bitirmek zorunda olduğu için gittiği okul ve maalesef yaşamak zorunda olduğu bedellerle dolu bir hikaye kalmıştı.
Onca zamandan sonra annesinin işe yaramaz bedeninin çökerttiği divandan yarım yamalak sokağa bakan pencerede bunları düşünürken tonlarca ağırlıkta bir damla süzüldü yanaklarından nemsiz tenine…’Hiç olmazsa ağlayabildin’dedi içinden…
2006
YORUMLAR
' Belki de ikinci bir hırkası olmayanlar eskitmeyi de hak etmiyorlardı… ' Öyle mi dersin Karya haketmiyorlarmıdır acaba .
Kulaklarımda Tanita Tikaram ' ın Twist in My Sobriety Gözlerimde 'Baharın Ölüm Yüzüne Alışmak ...' Nasıl tad aldım anlatamam . Ne güzel yazarsın be kardeş .
Kalemin daim olsun . Saygılarımla .
Onca zamandan sonra annesinin işe yaramaz bedeninin çökerttiği divandan yarım yamalak sokağa bakan pencerede bunları düşünürken tonlarca ağırlıkta bir damla süzüldü yanaklarından nemsiz tenine…’Hiç olmazsa ağlayabildin’dedi içinden… çok güzel cümleler tebrikler kaleminizden nice güzel cümlelere selam ve saygıyla..