5
Yorum
11
Beğeni
4,0
Puan
322
Okunma
“İnsan maymundan türedi” derler. Yanlış. Doğrusu maymunla aynı kökten çatallandık. Bu ayrımın üstünden uzun zaman geçti, derken insan dalının beynine yeni bir ışık düştü ve dini sistemleştirdi. Dinlerin otoriterleri o zamanlar aynı kökten çatallanmayı ne bilsin. İnsan insandan doğar, ilk insan da Adem’dir dediler.
Evet Adem: Kutsal kitaplardan dolayı onun ilk insan olduğuna inanılır. Hesaplayanlar beş altı bin yıl öncesine koyar. Ama arkeologlar başka şey fısıldar: Göbekli Tepe on iki bin yıl öncesinden bakar suratımıza. Demek ki Adem, ilk insan değil, “dini sorumluluğu olan”, kendine peygamber diyen/denilen gerçek ya da hayali karakter.
Dinlerin kurumsallaşmasından önce dünya cennetti; en azından din savaşları yoktu: yerin bitirdiği, ağacın verdiği… oyun serbestti. İktidar sahiplerinin kendi sınırları dışına koyduğu ahlak dayatması yoktu. Adem’in cennetten geldiği bu anlamda doğru yani.
Tanrı sahneyi kurdu; Tânra (doğanın içkin zekâsı) oyunu yönlendirdi; insan da aktör oldu. Din sahneye çıkınca doğal yaşam bozuldu; doğaya uyum yerine dine uyum önemsendi. Adem’in cennetten uzaklaşmasının nedeni olarak da gölge bir aktöre ihtiyaç vardı.
İnsan, dünya sahnesinde başrol oynayan ama replikleri unutan, başkasının işine karışan aktördür. Din adına konuşanlar kendi sınırlarına uymayanları düşünce ve davranışları kötü güce bağladılar. Paketlediler. İnsanın bütün tökezlemeleri bu paketin içinde: duraklama, şaşma, sapma, yanılma... Bunlar insanın doğasında vardır. Yani şeytan bağımsız bir mahlûk değildir; bizim irademizin gölgesi, insan iradesinin ihtimali.
Bitki ve hayvanlar için şeytan fısıldamış demeyiz; çünkü onların iradesi yoktur. Aç kurt da, zehirli mantar da kendi doğasına uyar, aldatılma yoktur. Şeytan kavramı insana aittir; çünkü seçim insana aittir. Şeytan dinle birlikte şekillenmiş, kültürün diğer paketlerinden bir pakettir. Şeytanı boşuna dışarıda aramayın; var olan insan iradesidir.
“Şeytana uydu” deriz, “uydu” nedir; gökte dönüp duran mı? “Şeytan doldurdu” deriz, şeytan garibanına hamallık düşmüş. “Şeytana pabucunu ters giydirdik” deriz, sanki şeytan tıkır tıkır yürürdü. Saçma da olsa bunlar kültürün yadigârlarıdır. Etiketten türetilen mirastır; dilimizde yaşarlar.
Şeytan yok. Masal bitti. Geriye insanın çıplak iradesi kaldı; ya kendine sahip çıkacak ya da kendi gölgesine esir olacak.
Tânra da sahnenin ışıklarını bazen yan yönden yakabilir ve gülümser.
(Binlerce yıllık gölgeyi silemezsiniz ama ışığı yana kaydırırsanız gölgenin yer değiştirdiğini görürsünüz. Şeytan, kendi kendimizle saklambaç oyunudur).
Seddar İnce/ Mersin / 15.09.2025
5.0
75% (3)
1.0
25% (1)