0
Yorum
11
Beğeni
0,0
Puan
245
Okunma

Anadolu’nun her köyü, her dağı, her taşı bir kahramanlık hikayesini bağrında saklar. Fakat o kahramanlık yalnızca erkeklerin silahıyla değil, kahraman kadınların omuzlarındaki yüklerle de yazılmıştır. Kadınlar, işgal yıllarında yalnızca evin, tarlanın ve ocakların değil, milletin geleceğinin de bekçileri olmuşlardır. Onların yürüdüğü yol, hiçte kolay bir yol değildi fedakarlık, acı ve kayıplarla doluydu.
Halime Çavuş, erkek kıyafetiyle cepheye koştu, askere alındı. Ama bu kararı almak, kendi evini, rahatını ve belki de bir ömrünü güvenceye alacak bir hayatı feda etmek demekti. Şerife Bacı, Kastamonu’dan İnebolu’ya cephane taşırken donarak hayatını kaybetti, ama taşıdığı her mermi, bir milletin geleceğine umut taşıyordu. Kara Fatma, müfrezesiyle düşmana karşı göğüs göğüse çarpıştı, adının unutulacağını bilse de, onurunu ve vatan sevgisini asla feda etmedi. Bu kadınlar, sadece silah değil, cesaretlerini, bedenlerini ve bazen hayatlarını ortaya koydular.
Vazgeçtikleri ve feda ettikleri yalnızca fiziksel konforları değildi. Onlar, çocuklarının güvenliği, ailelerinin huzuru, kişisel hayatlarının normal akışı gibi değerlerden gözlerini bile kırpmadan ödün verdiler. Kundaktaki bebeği, kendi kucağında bırakarak cephane taşımak zorunda kalan kadın, sadece vatan için değil, gelecekte doğacak nesiller için de bir bedel ödüyordu. Sessizlikleri, bazen korkudan değil, eylemin gücünü anlatmak için bilinçli bir seçimdi. Her suskunluk, bir meydan okuma, bir direnç biçimiydi.
Bu kadınların öyküsü, bireysel kahramanlık kadar kolektif bir bilinç de taşır. Bir kadın, bir köy, bir kasaba, bir dağ silsilesi… Hepsi birbiriyle örülmüş, birbirini destekleyen bir mücadele ağı oluşturmuştur. Onların yaptıkları, yalnızca savaş meydanlarında değil, cephe gerisinde de eşsiz bir direnişin göstergesidir. Her taşıdığı yük, her feda ettiği an, milletin bağımsızlık mücadelesine atılmış bir adımdı.
Tarih onların yaptığı fedakarlıkları çoğu zaman göz ardı etti. Ama bugün bizler, o cesaretin mirasçılarıyız. Anadolu’nun kahraman kadınlarının hikayesi, sadece geçmişi anlatmakla kalmaz; gelecek nesillere direnişin, cesaretin ve özverinin değerini hatırlatır. Onlar, kendi hayatlarından ve konforlarından vazgeçerek, vatan için her şeyi göze alarak bir sessiz kahramanlık destanı yazdılar.
Ve biz, bugün özgürce yürüyebiliyorsak, bunu onların sessiz ama derin mücadelelerine borçluyuz. Çünkü kahramanlık yalnızca silah ve savaşla değil, fedakarlık ve vazgeçişlerle de ölçülür. Anadolu’nun kadınları, en büyük direnişi o günün koşulları ve şartlara göre bu şekilde ördüler, hayatlarını, güvenliklerini ve rahatlarını feda ederek, geleceğe umut ektiklerinde.
Onlarda sadece vatan sevdası vardı, vatanın bekası vardı şeref saydıkları kimlikleriye mücadele ederken hep ileri bakıyorlardı geriye bakan kimseyi göremezsiniz.
O hamurun mayasında bir İmanın gücü vardı birde Türk olmanın haklı şerefi herkese nasip olur mu bilmeme ama onlara o kadar yakışmış ki anlatılmaz.
Anadolu’nun kahraman kadınlarına saygı, minnet ve rahmetle...
*
Mehmet Demir
29825