Ödünç alınan son kuruşla ödenen ilk kuruş arasında tabii muazzam bir fark vardır. goethe
Hüzünlü peri
Hüzünlü peri

KALBİMİN YAMACINDA GÜL GÖLGESİSİN...

Yorum

KALBİMİN YAMACINDA GÜL GÖLGESİSİN...

5

Yorum

15

Beğeni

0,0

Puan

330

Okunma

KALBİMİN YAMACINDA GÜL GÖLGESİSİN...

KALBİMİN YAMACINDA GÜL GÖLGESİSİN...



Gece, sessizliğin kollarında ağır ağır sürükleniyordu. Perdeler yarı aralıktı; ne karanlık tüm odayı kaplamıştı ne de ışık tam girebilmişti. Masanın üzerindeki yarım kalmış bardak, köşede tek başına duran koltuk ve unutulmuş bir battaniye… Hepsi yılların alışkanlığıyla oradaydı, dokunmadan, konuşmadan, kendi sessiz ritimlerinde. Ama odanın tam ortasında, zamanın bile saygıyla durduğu bir yatak vardı: İçinde, on yıl boyunca her gün biraz daha unutulmuş, biraz daha silinmiş bir adam yatıyordu.

Kadın, onun gözlerine her baktığında aynı kıvılcımı arıyordu. O kıvılcım, hatırlanmayı bekleyen bir kor gibi göğsünde duruyordu. Her sabah, sessiz bir dua gibi, “Ben buradayım,” diyordu kendi kendine. Hatırlamasan da, unutsan da, ben seni her gün yeniden öğreniyorum… Ve bu öğreniş, onun hafızasından bağımsız olarak büyüyen bir sevgiye dönüşüyordu.

Dışarıda rüzgâr yapraklarla konuşuyor, uzaklardan bir kedinin mırıltısı gecenin sessizliğine karışıyordu. Kadın, bu sesleri duydukça onun hâlâ burada olduğunu, hâlâ nefes aldığını hissediyordu. Elleri titreyerek ona dokunduğunda, yüzüne baktığında bir yabancı mı yoksa yılların içinden kaybolmuş sevgiliyi mi görüyor, fark etmiyordu. Çünkü sevgisi, belleğin ötesindeydi; geçmişin gölgesinde büyüyen bir kor, geleceğin ışığını saklayan sessiz bir ateşti.

Zaman odada ağır ağır akarken, kadın göğsünde büyüyen koru hissediyor, her nefeste bir parça daha sıcaklaşıyordu. Artık sevmek, hatırlanmayı beklemekten ibaret değildi. Sevmek, unutulsa da kalabilmek, yeniden tanıtmak, kendini sessizce göstermekteydi. “Ben senin yanında, senin yüreğinin unuttuğu yerdeyim,” diyordu gözleriyle, nefesiyle, varlığıyla.

Günler, aylar, yıllar sessiz bir ritimde akıp geçti. Kadın, kendi varlığını bile onun unutkanlığında yoğurmuştu. Göğsündeki kor, bazen usul usul tüten bir duman gibi, bazen içini kavuran bir alev gibi yanıyordu. Ama asla sönmedi. Çünkü sönmek, sevmemekti; oysa kadın, unutuşun bile unutturamadığı bir sevgiyle yanıyordu.

Bir akşamüstü, gün ışığı perdelerin arasından eğilip odanın içine altın sarısı çizgiler bıraktığında, adam hafifçe kıpırdadı. Gözleri açıldı, dudakları kıpırdadı. Kadın eğildi, nefesinin her titreşimini onunla paylaştı. Tek bir kelime fısıldadı adam: Kadının adı…

O an, yılların suskunluğu bir şelale gibi aktı, gözlerden yaşlar döküldü. İçindeki kor, ilk günkü gibi alev aldı. Kadın anladı: Hafıza silinse de, sevgi bir yerlerde hep kalır. En derin unutuşun kuyusundan bile çıkar, ansızın geri gelir. Ve kadın biliyordu: Hatırlansa da, unutulsa da, sevgi kalıcıdır. Göğsünde taşıdığı kor, artık bir ceza değil, en değerli armağan, en sessiz mucizeydi.

Ve öykü burada duruyor; zamanın ve hatırlamanın ötesinde, göğsünde uyuyan kor ile bir kadının sabırla, özlemle ve sevgiyle yoğrulmuş dünyasında…


Peri Feride ÖZBİLGE
26.08.2025

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Kalbimin yamacında gül gölgesisin... Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Kalbimin yamacında gül gölgesisin... yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
KALBİMİN YAMACINDA GÜL GÖLGESİSİN... yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Sabitlendi Etkili Yorum
Entellektüel-41
Entellektüel-41, @entellektuel-41
26.8.2025 01:07:51
Değerli Feride Hanım,

"Gül gölgesisin,,,
Bir şiirlik hakkım olsa..."

Bazen çok söylemeye ne hacet...yeter ki dil ve gönül bir olsun... yıldız yıldız sevgiler yağarmış... seven daha ne desin...

. On yıl… On yıl boyunca her gün, onun hatırlamadığı anlarda bile ben onu sevdim....

Sevilen yüreğe bu mesaj ne kadar acıtıcıdır bilemem... "hatırlamadığı.... ve on yıl boyunca...

" Onun bakışlarını, gülüşünü, sesinin titreyişini içime kazıdım...."

Bu kazmak kürekle kazmaya benzemez... Sevginin...sadakatin...özverinin ...yangınlarla birleşerek kazınması bambaşkadır...

Hem de mermere değil....Duygulara benliğe...

sevginin işçiliği... yol yapmaya benzemez....
Oysa malzemen gönül...kalp...insan...seven...duygular....gel de kaz kazabilirsen...

dokunmadan....incitmeden...hiç çıkmadan....

Ahhh.... zaman ve yitirdiklerimiz...

ne çok şeyi onlarla gömeriz... .belki de kendimizi de...

sevgilerimizi....gülümsemelerimizi... cıvıltılarımızı...

ama acılarımız...göz yaşlarımız hep bizde kalır...

"Ona dokunmak istediğimde ellerim titredi. ...........Benim sevgim, geçmişin gölgesinde büyüyen bir kor, geleceğin ışığını saklayan sessiz bir ateşti."
titremek... ve ateş...ne kadar çok şedir...fakat bazen yutkunmalarımızda düğümlenir acılarıyla...
Hüznü acının yüzünden betimleyemeyiz...

"Sevgi, unutulsa bile, kaybolmaz; sadece sessiz bir bekleyişe geçer..."

sessiz bekleyişler sevginin acıtan molalarıdır...Dinlenirken de acı çeker yürekler...

"Artık sevmek, hatırlanmayı beklemekten ibaret değildi. Kadın öğrendi ki, bazen sevmek, unutulmaya rağmen kalabilmekti...."

unutulmaya rağmen kalabilme duygusu...
İnsan yaşamının ağıyla şerbetlenmiş can suyu gibi...

" Her gün yeniden tanıtıyordu kendini: "Ben buradayım," diyordu usulca,...

ama içine haykırarak... yüreğini bine bölerek...korlarda kül olarak...

nasıl bir sevgidir ki...acısı mutlu eder insanı... ve insan gülümseyerek bu ağı kasesine yüreğini bandırır....

Çünkü sönmek, sevmemekti; oysa kadın, unutuşun bile unutturamadığı bir sevgiyle yanıyordu.

ölümün öldürülmesi gibi bir şey... Bazen en yoğun tutukular, "seni sevmiyorum" söyleminde gizlidir...

O anda, yılların suskunluğu bir şelale gibi aktı, gözlerinden yaşlar döküldü....
İçindeki kor, ilk günkü gibi alev aldı.

Ve kadın biliyordu: Hatırlansa da, unutulsa da, sevgi daima kalıcıydı. O yüzden göğsünde taşıdığı kor, aslında bir cezadan çok, bir armağandı.

Bu denli sevmelere...sınırsız...eklentisiz "ama" sız "ancak"sız sevme denir sanırım...

Çünkü kadın anladı: Hafıza silinse bile, sevgi bir yerlerde hep kalır. Bazen unutuşun en derin kuyusundan bile çıkar, ansızın geri gelir.

Duru...sarmal...tutkulu bir adanmışlığın içinde acılı bir kara sevda...
Ve kadın her haliyle sevmekten hoşnut...

Her şeye rağmen...

Çok tebriklerimle değerli kalem... Duyguları, acılı ve vefa kokan... özlenen imgelerle bezetmişsiniz... Koşulsuz sevgiye nazere niteliğinde...

Kalaminize yüreğinize sağlık efendim...

sağlıklı güzel günlere...
Celil ÇINKIR
Celil ÇINKIR, @celilcinkir
3.10.2025 13:04:53
Saygıdeğer Peri Feride ÖZBİLGE hanım merhaba. Bu yazı, okunur okunmaz insana kalbinin ortasına dokunan bir metin olmuş. Sanki sabırla örülmüş bir ilmik, yıllar boyunca hiç sönmeyen bir kor gibi. Satırların içinde, sevginin unutuluşu bile aşabildiğini, bir ismin tek başına bir mucizeye dönüşebildiğini görüyoruz. Zamanın en ağır zincirlerini bile kırabilen şeyin sevgi olduğunu anlatıyor bu öykü.

Metnin gücü, dışarıdan anlatıyormuş gibi görünse de içten içe yaşayan bir ruhun yankısını duyurmaktan geliyor. “Gece ağır ağır sürükleniyordu…” cümlesiyle başlayan o atmosfer, sadece bir odanın tasviri değil; aslında yılların sabrı, özlemi ve yüreğe gömülen bekleyişin resmi. Bir yanda unutuluşun karanlığı, diğer yanda sevginin pes etmeyen aydınlığı. İkisinin mücadelesinde kazanan hep o sabırla yanmış kalp oluyor.

Şiirsellik metnin damarlarında kendini gösteriyor: “Göğsünde büyüyen kor” benzetmesi, sadece bir duygu değil, adeta bir ömürlük imanın sembolü. Hafıza silinse de, kalp unutmaz; insanın adı unutulsa da, sevgisi bir yerlerde kök salmaya devam eder. İşte bu yazı da tam bu hakikati dile getiriyor.

Yorumun özü şuraya varıyor: Bu metin, bir insana verilmiş en büyük armağanın, sabırla beklemiş bir sevgide saklı olduğunu hatırlatıyor. Hatırlamanın mucizesi kadar, unutuşun bile silemediği bir kalbin kudretini gösteriyor. “Kalbimin yamacında gül gölgesisin…” der gibi, kelimeler burada hem yorgunluğu hem de yeniden doğuşu taşıyor.

Ve en güzeli de şu: Bu satırlar, sadece bir öykü değil, bir insanın dünyayı sessizce değiştirebilen sevgisinin kanıtı. Kimi zaman sözler yetmez ama kalemin gücüyle bu sessizlik öyle bir dile geliyor ki, okuyan da kendi yüreğinde o korun sıcaklığını hissediyor.

İşte asıl değer de burada: Bu yazı, unutuluşun ortasında bile hatırlamanın mucize olduğunu, sevgiyi taşıyan kalbin asla yenilmediğini gösteriyor.

Ser Feyzlizof Delibal Hazretleri namı diğer Celil ÇINKIR
Etkili Yorum
superbaba
superbaba, @superbaba
26.8.2025 17:25:10
Ne mutlu böylesine sevenlere...
Ve sevilenlere...
Şu öyküyü anımsattı bana bu olay...
Adam alzheimer hastası olan karısını her gün ziyaret edermiş.
"Neden her gün ziyaret ediyorsun ki! O artık senin tanımıyor bile?" diye sorduklarında adam şu cevabı veriyor...
"Doğru, o artık beni tanımıyor ama ben onu tanıyorum."
Sevgiler...

superbaba tarafından 27.8.2025 06:53:26 zamanında düzenlenmiştir.
Etkili Yorum
Ferda,ca
Ferda,ca, @ferda-ca
26.8.2025 14:29:28

Metin, unutulmuş bir aşkın içsel direncini ve kadının sabırla beslediği sevgi korunu anlatıyor. Mekân ve zaman tasvirleri, duygusal atmosferi yoğunlaştırıyor; sessizlik, hatırlama ve özlem imgeleri, okura hem görsel hem de duygusal bir derinlik sunuyor.

Metin, aşkın belleğin ötesinde kalıcı olduğunu, unutuşun bile sevgiyi söndüremeyeceğini vurgulayarak lirizmi yüksek ve etkileyici bir anlatım sunuyor.

Tebrikler

Sevgilerim Pericim 🐞♥️🌹

Ebuzer Ozkan
Ebuzer Ozkan, @ebuzerozkan
26.8.2025 14:00:16
Bu güzel yazıyı yazan yüreği tebrik ederim. Beğenerek okudum, yazan yüreğinize sağlık, daha nice güzel eserler yazmanız dileğiyle, hoşçakalın.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL