0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
122
Okunma

Bir yazıya denk geldim: Kalbi kırılan insanların ölüm riskinin iki kat daha fazla olduğu söyleniyordu.
Bu cümlede hayatın kendisi saklı sanki. Çünkü bazı ölümler kalple olmuyor; kırık bir ruhla, eksilmiş bir benlikle, yavaş yavaş yaşanıyor.
Kırıla kırıla tükendi ömrümüz.
Yolun yarısı sandığımız bir yaşta, yolun neredeyse tamamını yürümüş gibi hissediyoruz.
Çünkü zaman değil bizi yoran; kırgınlıkların taşıdığı ağırlık.
Kırılmaya alıştık zaten.. Ama neye incindiğimizi bilememek daha çok çaldı ömrümüzden.
Bazen bir kelimeydi; kimi zaman bir suskunluk.
Bazen, tam da sarılacakken araya giren bir mesafe.
Ve en çok da, bir şey söylenmemesiyle kırıldık aslında—birinin “ben buradayım” dememesiyle.
Sanki hiçbir yerde tam değiliz, hiçbir insanın içinde tamamlanmıyoruz.
5.0
100% (1)