2
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
252
Okunma
BİZİ SEÇSEYDİN
Karakterler:
Elif: 28, restoran işletmecisi, içine kapanık.
Can: 30, mimar, kararsız.
Mekân:
İzmir’de denize sıfır bir kitapçı-kafe.
SAHNE 1: DENİZ KOKULU BİR CUMA
Elif, vitrindeki "Satılık" yazısını silerken kapı çıngırağı çaldı. Giren adam (Can), ıslak saçlarını eliyle taradı. "Kahve istiyorum," dedi nefes nefese. Saatlerce oturdular. Konuştukça Elif’in içi ısındı: Bu adam beni görüyor diye geçirdi içinden.
Can, her Cuma geldi. Elif onun sevdiği kurabiyeleri saklamaya başladı. Bir akşam, Elif cesaretini topladı:
"Yarın Foça’da gün batımı izlemeye gidiyorum. Gelir misin?"
Can’ın gözleri parladı: "Evet."
O gece Elif uyuyamadı. Bizi seçseydin… diye düşündü. Sabahları senin kahveni ben yapardım.
SAHNE 2: FOÇA YOLUNDA KIRILAN ŞANS
Ertesi gün saat 15:00. Elif, beyaz elbisesi ve sepetiyle sahilde bekliyordu. Can gelmedi. Saat 18:00’de telefonu titredi:
CAN: "Elif, özür dilerim… Gelemeyeceğim."
ELİF: (Boğazı düğümlenerek) "Neden?"
CAN: "Eski sevgilim dönmüş. Onu seçmeliyim."
Elif, denize baktı. Gün batımı kan kırmızısıydı. Bizi seçseydin… diye mırıldandı. Bu sepeti seninle doldururdum.
SAHNE 3: 2 YIL SONRA – AYNI KİTAPÇI
Elif artık meşhur bir şefti. Bir sabah kapı çıngırağı yeniden çaldı. Can, solgun ve bitkindi.
CAN: "Beni affet… Onu seçmek hayatımın hatasıydı."
Elif ona sıcak çikolata getirdi. Can’ın parmağındaki alyans izi hâlâ belliydi.
ELİF: "O gün Foça’ya gelseydin, sana bir şey söyleyecektim."
CAN: "Ne?"
ELİF: "Seni seviyorum, diyecektim."
Can’ın gözleri doldu. "Şimdi söyleyebilir misin?"
Elif, tezgâhın altından bir davetiye çıkardı. "Gelecek hafta düğünüm var. Ben artık başkasını seçtim."
SON SAHNE: KIRIK KÖPRÜ
Can çıkarken, Elif vitrindeki "Satılık" yazısını siliyordu. İkisi de aynı anda düşündü:
Bizi seçseydin…
Ama sen o kırık köprüden geçmeye cesaret edemedin.
FİNAL CÜMLESİ:
"Bazı insanlar ’keşke’lerini yastık altında saklar; çünkü gerçek aşk, tercih edilmeyi beklemek değil, kendi yolunu seçmektir."
GERÇEK HAYAT DERSİ:
Bu hikâye "keşke"lerin peşinde koşmanın değil, kendi seçimini sahiplenmenin gücünü anlatır. Elif’in son repliği aslında hepimize sesleniyor:
"Kimsenin ’ikinci tercihi’ olma. Çünkü gerçek aşk; seni ilk ve tek seçenin yanında başlar."
TİYATRO ;
SON MEKTUP
Karakterler:
Yusuf: 35, inşaat mühendisi, içine atan ,sıkılgan.
Zeynep: 33, ressam, tutkulu ve kırılgan.
Mekân:
İstanbul’da yağmurlu bir kış...
PERDE I: BEKLEMEK
Yusuf ve Zeynep 6 yıldır aynı apartmanda komşuydu. Her sabah 07:15’te asansörde karşılaşır, gözleriyle “Günaydın” derlerdi. Yusuf, Zeynep’in balkonda çay içerken yaptığı resimleri gizlice izlerdi. Bir gün Zeynep ona uzattığı suluboya fırçasında küçük bir not bıraktı:
“Resmimdeki eksik renk sensin.”
Yusuf notu cüzdanına koydu. Ama cevap yazmadı.
Bizi seçseydin…
O fırçayla hayatımızın tablosunu boyardık.
PERDE II: DÖNÜŞÜ OLMAYAN YOL
Zeynep, Yusuf’un sessizliğini reddediş sanmıştı. Bir kış gecesi, apartman önünde titreyerek durdu:
“Yarın Ankara’ya taşınıyorum. Gelmememi ister misin?”
Yusuf, balkonda sigarasının dumanına saklandı:
“Yolun açık olsun.”
Zeynep’in gözlerindeki ışık söndü. Ertesi sabah, Yusuf pencereden onu taksite binerken gördü. Koltuğunda, üzerine “Yusuf” yazılı bir resim defteri vardı.
Bizi seçseydin…
O bavulu senin için boşaltırdım.
PERDE III: KANAYAN YARA
5 yıl sonra... Yusuf, gazetede bir sergi ilanı gördü: “Seçilmeyen Aşklar” – Ressam: Zeynep Kaya. Sergideki tüm tablolar asansördeki adamı anlatıyordu. Son resimde, balkondan bakarken arkası dönük bir erkek silueti vardı. Altında not:
“Sessizliğinle yaktığın her gün, kalbime çakılan bir çividi.”
Yusuf koşarak sergi salonuna gitti. Zeynep’i kanser tedavisi için bağış kutusu önünde gördü. Saçları dökülmüş, gözleri artık tanımıyordu. Yanına yaklaştı:
“Zeynep, ben...”
Zeynep titreyen elini uzattı:
“Affedersiniz, göremiyorum... Sesiniz tanıdık geldi. Acaba Yusuf adını duydunuz mu? Ona ulaşabilir miyim?”
SON PERDE: MEKTUP
Yusuf, Zeynep’in 1 hafta sonra vefat ettiğini öğrendi. Cenazede, Zeynep’in annesi ona mühürlü bir zarf verdi:
Sevgili Yusuf,
Gözlerim seni son kez görmeden önce bu mektubu yazıyorum. Seni seçmediğin her an, ruhumu kemiren bir pişmanlıktı. Ama şimdi anlıyorum: Asıl kaybeden sendin. Çünkü sen korkundan seçemedin. Ben ise tüm korkularıma rağmen seni seçtim.
O resim defterindeki her sayfa, senin için çizilmiş bir “evet”ti. Ama sen “hayır”ı seçtin.
Umarım bir gün;
Bir kadının sana tüm benliğiyle “EVET” dediğini fark edersin.
- Göremediğim ama hep gördüğüm adam
FİNAL SAHNESİ: KIRIK BALKON
Yusuf, Zeynep’in mezarı başında diz çöktü. Cüzdanından yıpranmış notu çıkardı:
“Resmimdeki eksik renk sensin.”
Mektupla birlikte toprağa bıraktı. O an fark etti:
Bizi seçseydin…
*Ama sen kendi sessizliğini seçtin.
Ben ise ölümü bile susturamayan bir aşkı.
Mezar taşında son söz:
“Bazı insanlar ölürken bile sever; bazılarıysa yaşarken asla seçemez.”
Bu hikâye; tercih edilmemenin acısından çok, seçemeyenin pişmanlığını anlatır. Zeynep’in mektubundaki o çarpıcı cümle aslında her şeyi özetler:
“Korkundan seçemedin. Ben ise tüm korkularıma rağmen seni seçtim.”
Çünkü gerçek trajedi; reddedilmek değil, aşkı dillendirememektir.
Hep trajedi mi olmalı ,hayır tabi ki , aynı karakterler ile mutlu biten kısa film senaryom ;
KIRIK BALKONDAN DOĞAN GÜNEŞ
Karakterler:
Yusuf: 35, artık pişmanlıklarıyla yüzleşen bir mühendis.
Zeynep: 33, kanseri yenen bir ressam.
Mekân:
İstanbul’da baharın ilk günü...
SAHNE 1: GERİ DÖNÜŞ
Yusuf, Zeynep’in "Seçilmeyen Aşklar" sergisine koştuğunda, onu koltuk değnekleriyle bağış kutusunun yanında gördü. Yanına yaklaştı:
"Zeynep... Ben Yusuf."
Zeynep’in gözleri dalgındı: "Sesini tanıdım. Ama artık göremiyorum."
Yusuf, titreyen ellerini tuttu:
"O resim defterini sakladım. Her sayfasında beni gördüğünü şimdi anlıyorum. İzin verirsen... Gözlerin olayım."
SAHNE 2: İYİLEŞEN YARALAR
Yusuf, Zeynep’in tüm tedavi sürecinde yanındaydı. Kemoterapi günlerinde ona Nâzım Hikmet okudu. Bir sabah, Zeynep uyanırken Yusuf’un elini tuttu:
"Rüyamda seni gördüm... Balkondan bu sefer bana bakıyordun."
Yusuf, cüzdanındaki yıpranmış notu çıkardı:
"Resmimdeki eksik renk sensin."
İlk kez ağladı: "Özür dilerim. Seni seçmemekle hayatımın hatasını yaptım."
SAHNE 3: GÖZLERİNDE DOĞAN GÜNEŞ
Zeynep’in son kontrollerinde mucize oldu: Tümör tamamen yok olmuştu! Doktorlar "Görme şansı var" dediğinde, Yusuf onu hastane bahçesine çıkardı. Zeynep, göz bandı açılırken ilk olarak Yusuf’un gözyaşlarını gördü.
Parmağıyla yüzünü okşadı:
"Demek sensin... O eksik renk."
Yusuf diz çöktü:
"Artık seçiyorum: Seni, korkularımı yıkarak seçiyorum!"
FİNAL SAHNESİ: AYNI BALKON
1 yıl sonra... Zeynep, Yusuf’la evlendiği gün, o unutulmaz balkona bir tuval yerleştirdi. Üzerinde tek bir cümle vardı:
"BİZİ SEÇTİN"
Yusuf ona sarıldı:
"Hayatımın en cesur seçimiydi."
Zeynep gülümsedi:
"Biliyor musun? Körken bile senin kalbini görebiliyordum."
EPİLOG: RESİMDEKİ İKİ SİLÜET
Zeynep’in yeni sergisinin adı "Kırık Balkondan Doğanlar" dı. Ana tablo: Birbirine sarılmış iki insanın, gün batımında balkonda dans eden gölgeleri. Altında not:
"Bazı aşklar geç kalır...
Ama gerçek sevgi, asla vazgeçmezse bulur yolunu."
MUTLU SON NOTU:
"Korkularını değil, kalbini seç." Yusuf’un dönüşü ve Zeynep’in bağışlanması, insanın değişebileceğinin kanıtıdır.
"Reddedilmek son değildir.
Bazen sadece;
Doğru insanın, ‘Evet’ demeyi öğrenmesi için verilmiş bir mühlettir."
KEŞKELER SOKAĞI
Keşke cesaretin olsaydı,
Karanlığımı yırtıp gelseydin
Yıldızlar kayarken üstümüzden,
“Bizi seçtim” diyebilseydin…
Keşke korkuların küçük olsaydı,
Yüreğinin sesini dinleseydin.
Yağmur altında beklerken ben,
Biz olup ıslanmayı göze alsaydın…
Bizi seçseydin
Keşke...
SON DÖRTLÜK
Bizi seçseydin eğer,
Güneş bizim için doğardı.
Ama sen tereddüt etmeyi seçtin,
Ben ise ikimizi…
Çünkü gerçek aşk; reddedilse bile, insanın kendi değerini seçmesidir.
“Bazı insanlar sizi seçmeyebilir;
Siz asla kendinizi seçmekten vazgeçmeyin.”
Çağdaş DURMAZ
5.0
100% (1)