0
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
361
Okunma

Gülüş: Yüzde Açan Bir Bahar
– Kazım Demir
Otobüse bindim. Tokyo’nun sabah kalabalığı, her zamanki gibi suskundu. İnsanlar omuz omuza ayakta duruyor, koltuklar ise doluydu. Ama garip bir şey vardı: Yanımdaki koltuk boştu.
Yavaşça toparlandım, elimdeki çantayı çektim, biraz kenara kaykıldım. Belki de farkında olmadan birinin alanına girmiştim. Ama hayır… Onlarca durak geçti, ayakta duran onlarca kişi, o koltuğa oturmadı. O boşluk, birden bire sadece fiziksel değil, aynı zamanda görünmez bir sınır hâline geldi. O an içimde tanıdık bir his büyüdü: “Yabancılık.”
Gün bitince, ziyaret ettiğim Japon yazar arkadaşıma anlattım bu durumu. Başını öne eğdi.
“Evet,” dedi, “Japonlarda da var o… İçselleştirilmiş bir mesafe, bazen kabuklaşmış bir ırkçılık. Onlar adına üzgünüm.”
Sonra gözlerime baktı:
“Böyle durumlarda onlara bak ve gülümse. Gülümsemek, bu duvarları aşar. Gülümsemek, insana giden en kısa yoldur.”
Bir an düşündüm. Gerçekten de ne zaman bir çocuğun gülüşüyle karşılaşsam, içimde bir bahar başlardı. Ne zaman bir yaşlının sessizce gülümsediğini görsem, zamanın yükü hafiflerdi. Ne zaman kendi yorgunluğuma rağmen gülümseyebilsem, sanki içimdeki karanlık çekilir, ışık kendine bir yer bulurdu.
Çünkü insanı en çok gülüşü güzelleştirir.
Güzellik, simetrik bir yüz değil, içten gelen bir ışıktır.
Ve gülümsemek, içte yanan o ışığın dışa taşmasıdır.
Otobüsteki o boş koltuk, bana sadece dışlanmayı değil, gülüşün gücünü de öğretti.
Ertesi gün aynı otobüse binerken, bilerek birinin gözlerinin içine baktım ve gülümsedim. Önce afalladı, sonra gözlerini kaçırdı. Bir durak sonra, başka biriyle göz göze geldim. Yine gülümsedim. O da gülümsedi. Ve oturdu yanıma.
Gülüş, bazen sözcüklerin yetersiz kaldığı yerde başlar.
Bir barış çağrısıdır, bir dostluk davetidir.
Bazen kendini affetmenin, bazen de başkasına “Ben de senin gibiyim” demenin yoludur.
Gülümsemek, baharın çiçek açması gibi içten ve sessizdir.
Ve o bahar, bir yüzü güzelleştirdiği gibi, bir hayatı da değiştirebilir.
5.0
100% (1)