şehit anası..
doğunun kuş uçmaz kervan geçmez diyarı,urfanın az ötesi neresi olduğu tartışılan sınıra yakın nüfusu kırk-kırkbeş civarı(seçimlerde beşbini bulan) çoğunun anlamsız,gereksiz gördüğü,insanlarının hayvanlardan değersiz görüldüğü bu yer,bir ananın imkansız sanılacak hikayesini barındırır..Hatice Ana’nın sekiz kızı iki oğlu vardır,biri yaşı yirmiyi öoktan geçmiş olsa da nüfus kağıdı dolayısıyla otuzunda askere gider..tam bu sırada köyü eşkiya sarar ve devletin bile uğramadığı bu yöredeki tüm yaşı ergenliğe ulaşmış erkek çocuklarını toplar..Asker Ahmet’in erkek kardeşinin de bulunduğu yaşlaşık on genç dağlara çıkar ve devletle çarpişmaya başlar..derken Ahmet’in kardeşi de istemeye istemeye eşkıya olmuştur artık..Gün olur köyleri basar gün olur yol keser gün olur askere kurşun atar..Hatice Ana başına geleceğini anlamışcasına her gün ağıt yakar..sekiz kız kardeşten hiçbirisi uyuyamaz geceleri..derken kara haber tez yayılır ve Ahmetle kardeşi Hasan’ın cesetleri gelir köye,iki kardeş bilmeden de olsa vurmuşlardır birbirlerini ve cesetleri de bir at arabasının arkasında inmiştir köye..iki oğlunu da kaybeden şehit anası diye madalyalara boğulur,askeriye birimlerinden kahramanlık öyküleri anlatılır,bu anaya değer verilir..şehit anası öyle bir çift söz eder ki o günden sonra yine o köye kimse uğramaz..’Ey Alimdir,ben ki evlatlarıma hak geçmesin diye aldığım çoraptan onar tane,verdiğim ekmekten birer dilim verirdim,Ey Devlet-i ikram sen nasıl devletsin ki kardeşi kardeşe vurduruyorsun da sonrasında gelip beni tebrik ediyorsun"..(ne PKK ne de kürtdür sorun,kardeşliğini unutmaktır mesele,ölüm zaten var,beraber yaşamaktır mesele)..