0
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
334
Okunma
2018 Ekim ayında Kafkas Üniversitesince düzenlenen Kars Alimleri Sempozyumunda tanıtılan Dedem Hacı Mehmed İlhami’yi siz kıymetli Edebiyat defteri şair, yazar ve okurlarına; Saygıdeğer Raşit Çavuşoğlu hocamın yazısı ile tanıtmak istiyorum.
Herkese selamlar saygılar sevgiler
PROF. DR. RAŞİT ÇAVUŞOĞLU
12 Ağustos 1317 / 25 Ağustos 1901tarihinde Kars’ın Sarıkamış İlçesine bağlı Karaurgan nahiyesi, bugünkü adıyla Çamyazı Köyü’nde âlem-i fenaya merhaba diyen İstiklal savaşı gazisi Hacı Efe (Mehmed İlhâmî) yarım asrı aşmayan çileli hayatında kalıcı eserler bırakmış mutasavvıf bir şairdir. Kısa fakat verimli geçen çileli hayatının baharında I. Cihan harbine iştirak etmiş, askerlik dönüşü muhtelif işlerde çalıştıktan sonra imamet vazifesini deruhte etmeye başlamıştır. Dedesi Şeyh İsmail Zülâlî ve babası Hüseyin Hüsnü Efendi, Ahmed er-Rifâî’ye nisbet edilen İslam coğrafyasının ilk teşekkül eden tarîkatlarından biri olan Rifâiyye tarîkatına mensuptur. Kendi içinde birçok kollara ayrılan bu tarîkat ülkemizde daha sonraları Rufâiyye şeklinde de telaffuz edilmiştir. Tarîkatın usûl ve erkanlarından olan Peygamber Efendimiz’e (s) salât u selâm getirmek, seyr ü sülûkun başlangıcı olarak görülmektedir. Sâlik bu şekilde tüm kalbiyle Allah’a yönelerek kalb huzurunu bulacaktır. Hacı Efe’nin eserlerine baktığımızda, özellikle Tefsîr-i Mi’râcu’n-Nebî adlı eserinin birçok beytinde, Rifâiyye tarîkatı esaslarından Hz. Peygamber’e salât ü selâmı çokça tekrar ettiğini görmekteyiz:
Ol Muhammed Mustafâ kadri yüce
Nice cilve eylemişdir ey hoca
Vâsıl olmak ister isen rahmete
Kıl salât ile selâmı Ahmed’e
Es-salâtü ve’s-selâmu yâ Mustafâ
Rûh-ı pâki pür-safâdır pür-safâ
İmamete başladığı ilk köy olan Sırbasan’da halkın bu genç Hak dostunda gördüğü ve anlamlandıramadığı mânevî hâller görülmeye başladığından Hacı Efe, bu köyde fazla bir müddet kalamamıştır. Allah ve Rasûlullâh aşkının tüm hücrelerine işlediğini eserlerinden anladığımız Hacı Efe, Menâzil-i Hac adlı eserinde Hz. Peygamber’in kendisine aşk şerbeti içirdiğini ifade etmektedir. Alvarlı Efe olarak meşhur olan bir başka mutasavvıf Muhammed Lutfî ile de tanıştıkları ifade edilen Hacı Efe’nin imâmet vazifesi esnasında dinî ilimlerle de meşgul olduğu bilinmektedir. İlmî faaliyetleri yanında irşad vazifesini de birlikte götüren Hacı Efe yaşadığı bölgede halkı Rifâiyye tarîkatına da çağırmıştır. Bilinen iki eserini vefatına yakın yıllarda tamamlayan Mehmed İlhâmî şiirlerinde İlhâmî ve İlhâm mahlaslarını kullanmıştır. Hz. Peygamber’in miracının bedenen gerçekleşmediğini savunan kişilere bir cevap olmak üzere 28 bölümden oluşan Tefsîr-i Mi’râcu’n-Nebî adlı eserini kaleme alan Hacı Efe, eserin vücuda getirilmesinde birçok dinî-tasavvufî eserden yararlanmıştır. Mesnevî nazım şekliyle kaleme alınan Tefsîr-i M’irâcu’n-Nebî adlı eserde gazel başlığıyla dörtlükler halinde yazılan pek çok koşma da bulunmaktadır.
1947 yılında Hac yolculuğunda tamamladığı Menâzil-i Hac adlı eseri, manzum ve mensur Hac Seyahatnamesidir. Hac seyahati öncesi ve seyahat esnasında karşılaştığı hadiseleri, uğradığı durakları anlatıldığı eser 156 sayfadan ibarettir. Eserde mensur parçaların arasına istiflenmiş yaklaşık yüz otuz beş manzume de yer alır.
Hacı Efe (Mehmed İlhâmî) ve ailesinin, yaşadıkları bölgede etkili olan Seyyid Ahmed er-Rifâî’nin (512/1118-578/1182) halifelerinden Hacı Ahmed Sanâmerî’ye (v. 1912) bağlı oldukları bilinmektedir. Nitekim Hacı Efe’nin dedesi Şeyh İsmail Zülâlî ve babası Hüseyin Hüsnü Efendi Rifâiyye tarîkatının halifeleri olarak tanınmaktadırlar. Hacı Efe’nin de şeylik makamına geçtiğinde yüzlerce müridinin olduğu ifade edilmektedir. Hacı Efe Selim İlçesine bağlı Allahuekber dağlarının eteğinde ki Başköyde 1953 yılında irci‘î emrine mutî’ olup gülşen-i dünyayı terk eyleyen Mehmed İlhâmî görünüşte kısa hayatına dinî-tasavvufî içerikli birçok faaliyet sığdırmış ve bilinen iki eser bırakmıştır. Allah ve Rasûlullâh aşkıyla geçirdiği sayılı ömründe Hz. Peygamber’e karşı olan derin sevgisi gereği ortaya koyduğu uzun ve nitelikli bir eser olan Tefsîr-i Mi’râcu’n-Nebî adlı eseri ilim âlemindeki yerini almıştır. Aynı şekilde hac seyahatini bütün ayrıntıları ile anlattığı ve bir bakıma Cenâb-ı Hakk’ın yeryüzündeki evi “beytullah’a” olan kavuşmasının sevinç ve iştiyakını nakşettiği Menâzil-i Hac adlı eseri de inanmış kalblerin mesafeleri bir karınca misali katederek vuslata yapılan yolculuğunu anlatır. Yol oldur ki doğru vara…
Şiirlerinden bir iki örnek
MEKTEBİ İRFANA GEL
Mektebi irfana gel sultanı bul sultanı bul
Oku arefden hece ummanı bul ummanı bul
Soyun varlık hil’âtinden gel kuşan dilde kemer
Hakk yoluna vasıl olan bir gözü arifi üryanı bul
Ebced-i kübra içinde gizlemiştir vasfını
Her an bu heceyi fenni okuyan lisanı bul lisanı bul
Dilden şemsin tal’at etse necm-i kevkeb ref olur
Şavk-ı zulumâtı ref eden ol mah-ı tâbanı bul
Kalır mı dilin gecesi tal’at etse şems-i nur
Cana hayatı bahş eden şarab-ı hayvanı bul
Âşık-ı sadık olanlar can verir cananına
Ere İdime vâsıl olan bir ruh-i kurbanı bul
Ey İlhami âşık isen nazar kıl pervaneye
Ser-tâ-kadem yak bu cismi-i ateşi külhanı bul
ÂŞIK
Ey dilâ irfan bağında bülbül sevdaya âşık
Her seher sabasıyla var ah-ı ranaya âşık
Okur dört bin esmasını sır-ile hece ile
Leyl ü nehar zikri verdi böyle imlaya âşık
Alakasın güle vermiş ne bilir nadan anı
Gül nedir ü bülbül nedir hangi gavgaya âşık
Hakikat âşık olanın asla çıkmaz feryadı
Oku dersi pervaneden ver can hedaya âşık
İnni Ene’llah câmı ki nicesin bi-hûş edip
Enzur ileyk feryadıyla girdi davaya âşık
Göremezsin cemalimi nazar eyle şol dağa
Musa verdi meyil dağa oldu ziyaya âşık
İki cihan içre âşık vallahi bir dânedir
Ol Hazret-i Muhammed’dir ancak Mevla’ya âşık
Geçti seb’u semavatı gayra nazar kılmadı
Arş-ı âzam kıldı nida dedi Hudâ’ya âşık
Laf ile âşıklık olmaz ey İlhami kanı od
Ser-tâ-kadem yak bu cismi ol Mustafa’ya âşık
Mehmet İlhami Hacı Efe
İzmir Katip Çelebi ünüversitesi İslami İlimler Fakültesi öğretim görevlisi
Prof. Dr. Raşit Çavuşoğlu
5.0
100% (1)