“El” ne diyordu: “elinin altında bulunanla; elinin altında bulunduran bir olur mu? Bir daha okuyalım: “elinin altında bulunanla (köleyle); elinin altında (mal-mülk) bulunduran (efendi) bir olur mu? Sen ağa, ben ağa ineği kim sağa idesi. Sonuçta El fikri ganimetti, fetih toprağıydı. Çapuldu-talandı. Kan ve gözyaşıydı.

Tarih sel olarak nerden geliyorduk? Enfekte edilmiş kolektif bir totem aladan El mülkü içine gelip şimdi El mülkü söylemli hileci fikir içinde akış yapıyorduk.

Hatırlayalım. İzole bir alan vardı. İzole alan birbirinin eksiğini tamamlayan karşılıklı organize oluşlardı. Karşılıklı organize oluşa bağıntılı ortaklaşma vardı. Ortaklaşan paydaşlıktaki organize edici akış sizi kolektif oluşa çağıran manadır.

Örneğin, bir kişinin çevresine bir türlü alan etkisi varsa, iki kişinin iki türlü alan etkisi vardır. İki kişi yanına 5. Kişi katılırsa alan etkisi nicel olarak ve nitel olarak yine değişir. İki kişilik yiyecek sağlama, iki kişilik güvenlik sağlama yerine 5 kişilik yiyecek bulma, beş kişilik güvenlik sağlama “hacim oranı” (boyut) artar.

5 kişi ile alan hacimsel bir etki ortaya koyar. Aynı şekilde bir kişi ile ve iki kişiyle yapacak eylem olanaklar çok kısıtlı iken, beş kişi ile yapılacak işin olanak sayısı artar. İşte izole bir alanda artan oran kolektif alan etkisi eğimidir.

Ya da bir yanıyla artan alan etkisi ortak duygular üzerinde bileşen enerji akışının alan etkisidir. Kolektif alan eğimi bir çeşit ortam okumasıdır. Hemcinslerimiz kolektif akışlı ortam okumasını analiz edemediğinden etkiyi (büyüyü) toteme izafe etmiş. Böylece “özne-nesnel ortam okunmasını (kolektif akışı) totem sizi "kolektif oluşa zorlar" diye anlamışlar.

Kolektif akışın görüngü izahı totemdeydi. Kolektif akışın açıklanması totem düşüncesi içindeydi. Farklı iş alanı, farklı tamamlayıcılardı. Ortamdaki farklı düşüncelerdi. Farklı bütünleyiciler ortamın farklı farklı sayısal dalgalanmasıydı.

Bir çobanın farklı iş kolu düşüncesi ile ortama katılıp ortamı dalgalandırmasıyla; bir tarımcı iş kolunun o iş koluna ait farklı düşünüp ortamı farklı dalgalandırması oranı ortamın birbirine göre olan sekans hareketini doğururlar.

Fırıncı bir sektör ile elektronik bir sektörün düşünsel eylemsel girişmeleri içinde oluşan ortam dalgalanmasının birbirine oranı, fark dalgalanmadır. Fark dalgalanma kendilik oransaldır. Oranlar kendilik ölçüşür. Azla-çok gibi. Büyükle-küçük gibi. Beyazla-siyahın kendilik boy ve oran verme ölçüşmesi gibi.

Çevrenize baktığınızda çevrenizi beyazın-siyaha, yeşilin-sarıya, büyüğün-küçüğe, azın-çok olana, uzunun-kısaya, yakının-uzağa olan parça durumlu oranlar dalgalanmasıyla anlarsınız.

Erken dönemin kolektif alanı içinde kimi avcı, kimi bebek bakıcı, kimi bekçi, kimi kolcu gibi fark ortam dalgalanması vardı. Ortamdaki kolektif organize oluşların her biri kendi eylem alanlarıyla, eylem alanı da organize oluşlarla birbirini belirler.

Ve “eylem alanıyla”, hacim sel organize oluşun karşılıklı girişmeleri birbirini sınırlayan kesikli sürekliliktirler. Organize oluş yoksa amaçlı bir eylem alanı da yoktur. Amaçlı bir eylem alanı yoksa amaçlı bir organize oluşun kesikli sürekliliği de yoktur.

İster öznel olsun ister nesnel olsun her şeyin alan sal, oran sal, eylem sel ve organize olucu bir bilinci vardır. Eksiği olma oransalı da zıt yönde eksiğini tamamlama bilincidir. Atomun proton-elektron bileşimli girişen organize bilinci hidrojendir. Üç kuarkla bileşen organize girişimin bilinci de protondur. Kuark alan etkisi iken 3 kuarkla proton bambaşka bir alan etkisidir.

Helyum iki hidrojen atomu bileşenli bilinç ve girişmedir. Yukarıda belirttiğimiz gibi iki kişi ortamı iki türlü alan etkisiyle değiştirirdi. Birinin acıktığı aynı ortamın içinde diğeri üşüyebilirdi. İki kişinin ortamı değiştiren alan etkisi, zıt yönden de dalgalanma ile oluşurdu. İki atomun girişimi de ortamı iki türlü dalgalandırıp oransal giriştirir. Oransallık çelişki bilincidir.