İntikam alıp da sonunda pişman olmaktansa, affedip de pişman olmak daha iyidir. cafer b. muhammed
Gülüm Çamlısoy
Gülüm Çamlısoy

DUVAR SAKSISI...(ÖYKÜ)

Yorum

DUVAR SAKSISI...(ÖYKÜ)

( 6 kişi )

1

Yorum

10

Beğeni

4,8

Puan

204

Okunma

DUVAR SAKSISI...(ÖYKÜ)

DUVAR SAKSISI...(ÖYKÜ)



Çivisi çıktı zamanın…
Çivi çiviyi söker, diyenlere inat içimdeki çivi deliğini sıvıyorum. Rotasız ve istikrarsız bir gidişat benimki bir de mavi gözlerinde yanılgının…
Tüy sıklet yalnızlığın mahmur gözleri uyku taşan beynin kalan tüm sıkkın gri hücreleri tıpkı okul formamın her tonunda saklı iken gri.
Uyumsuz olduğumu henüz b/ellememişim sadece uyum sürecine riayet ediyorum.
Ne çökkün ne yorgun fakat alabildiğine sıkılgan.
Hangi kuş yuva yapmış sahi söğüt dalına?
Bunu ilk duyduğumda aklım ermiyor sadece İngilizce hazırlık sonrası dağılan sınıfımın yerini alan yeni sınıfım ve her nedense İngilizce dersimize giren gergin mizaçlı öğretmen bana ısınamıyor tıpkı sınıfın bana verdiği tepkinin de üzerine yerleşen anlamsız bir sorgulama süreci ki bunun bir süreç olduğunu fark edecek yaşta da değilim sadece ödevlerimi yapıp tüm derli toplu halimle giriyorum sınıfa sonra sürekli sıram değiştiriliyor.
Sıram değiştikçe ve ben sürekli arka sıralara sürgün edildikçe…
Boyum normalden biraz uzun ve arka sırada oturduğum sürece ne tahtayı görebiliyorum ne de düzenli not utabiliyorum üstelik sıra arkadaşımın derdini de anlamıyorum ki bir derdi olduğunu bile henüz kabullenmemişken.
Çocuğum altı üstü hem de fazlasıyla uysal ve disiplinli ve seğiren gözlerindeki pırıltıları da alınmıyorum üstüme zaten öğretmen kürsüsünü zor seçiyorum. Neden sonra gözlük problemimi giderip…
Problem madem gözümde.
Olmuyor ve başka problemler ekleniyor.
Sözcüklerin de basireti bağlanıyor bazen sınıfın hızına yetişmekte zorlanıyorum bazen de onlar benim hızıma yetişmekte zorlanıyor.
Bir düş görsem keşke iyi de hayallerime set çekilmiş ne de olsa ağır bir müfredat ve sayısız sıkıntı eklenen. Hayali fener olduğum da yalan lakin haletiruhiyemde saklı normalliği göz ardı eden bir öğretmen bazen şakalarını çözmeye çalışırken sınav kâğıdımdaki soruları çözmekte gecikiyorum.
Kaos ise yaşanan.
Komik addedilen mademki benim fazla çocuksu mizacım ve heyecanım.
İyi de on bir yaşındaki bir çocuk başka neye denk düşer hele ki aileniz sizi korumacı yapısıyla bu zamana kadar dış hayattan ve yabancılardan soyutlamışsa.
Sayısız çıkartma saklıyor sınıftaki öğrenciler: her biri renk renk ve düzenli olarak İngilizce defterlerine yapıştırıyorlar. Anlam veremiyorum ne de olsa sınıf da öğretmen de birbirine alışkın.
Sadece dersimi yapıp teslim ediyorum ve aldığım düşük notların izahı yok ne de olsa cevaplarım doğru ve yaptığım ödevler eksiksiz.
Bomboş defter sayfasında bolca çıkartma yapıştırılmış haliyle yeni sıra arkadaşım en yüksek notu alıp bir de beni alaya alıyor.
İyi de ben alaylı değilim ki. Mademki bir eğitim kurumundayım üstelik eğitim yuvası bildiğim sınıfın her ne kadar yeni öğrencisi olsam da…
Ve işte başlıyor mücadelem adı ise uyum zorluğu derken ben de uyuyorum sınıftakilere ve renk renk çıkartmalar alıp yapıştırıyorum defterimin her sayfasına. Azıcık notum yükseliyor derken sıram değiştiriliyor bu sefer duvar dibine sürgün ediliyorum ve sıra arkadaşım mütemadiyen beni duvara doğru itekliyor.
Sözcüklerim yok çünkü anlaşılmıyor dilim üstelik Türkçe konuşmak da yasak.
İngilizce uyarsam da olmuyor ve ben duvar dibinde saklanmış bir yaban gülüyüm.
Neşeli mizacımdan eser yok.
Gülümsemelerimin ilk kez çalındığına tanığım ve şaşkınlıkla geçiyor günlerim.
Azat edileceğim gün ne zamansa…
Azap dolu göğün hangi kuşuyum sahi?
Saksağan olduğumu söylüyor birileri.
Adı olmayan bir yabancıyım ben sınıfın gözünde ve yoklama yaparken İngilizce öğretmenimiz not düşüyor ismimin yanına:
‘’Dam üstünde saksağan vur beline kazmayı.’’
Sahi ne anlama geliyor üstelik Türkçe söylüyor bu deyimi ve ben yine anlamıyorum.
Kahkahalar bol miktarda havadaki havayı daha da ağır kılmakta ve ben dam üstünde değil resmen duvar dibinde yaşayan bir çiçeğim kimine göre kaktüs sevenlerimin gözünde ışık saçan bir çiçek.
Işık saçtığımı ve o aralar söndüğümün farkında dahi değilim üstelik benim işim gücüm öğrencilik ve istikrarla derslere intibak etmekten başka da derdim yok.
Benimle aynı ismi taşıyan bir arkadaşım daha var ve her nedense ona ismiyle hitap ederlerken ben sürekli soyadımla çağrılıyorum bazen fark etmiyorum bile.
Yoksa ben düşman safında bir esir kampına mı düştüm?
Oyalıyor acılar sadece oyalıyor ve içimdeki öğrenme isteği soluyor bu da yetmezmiş gibi tüm sırayı sahiplenen sınıf arkadaşım ders boyunca kendi kendine konuşup bir de şarkı söylüyor ve ne zamanki öğretmen bu sesi duysa ve…
Topu bana atıyor.
Arkadaşımı-gerçi onun gözünde ben bir süs çiçeğiyim ama-ispiyonlayamam ve suçsuz olduğum halde suçu üstüme alıyorum bu da yetmezmiş gibi cezalandırılıyorum.
Ve diğer sınıflar…
Ne de olsa benim ve hazırlıkta beraber okuduğumuz arkadaşlarımızın sınıfı dağılıp da bizler farklı sınıflara pay edilmişken arkadaşlarımı da bölük pörçük görüyorum ve derken bir başka sınıftan birkaç kız öğrenciyle arkadaşlık kuruyorum ve bilmiyorum da o günlerde, bu arkadaşlığımızın bizi nerelere sürükleyeceğini.
Sabah erkenden okula gidip çantamı sınıfa bırakıp da duvar dibindeki sırama yerleştirir yerleştirmez koşa koşa diğer sınıfa gidiyorum ve yeni arkadaşlarımla uyumlu bir beraberlik sergiliyorum ve anlıyor ve görüyorum ki; uyum sağladığım başka insanlar var.
Çocukça coşkumu biriktirip mutlanıyorum.
‘’Demek ki sorun bende değilmiş.’’
‘’Ne dedin sen? Yoksa kendi kendine mi konuşuyorsun, ha, duvar saksısı?’’
Bunu bana son söyleyecek kişi elbette sıranın tek hâkimi sıra arkadaşım bir de onun suçunu üstelenip defalarca ceza aldığım yetmezmiş gibi…
Cevap bile vermiyorum sadece iki damla yaş düşüyor gözlerimden ve çabucak siliyorum.
Artık yeni bir sıfat kabul edemem ve istikrarla dersimi çalışıyorum.
Günler ağır aksak geçiyor ama geçmiyor.
Sınavdan sınava giriyoruz.
Derken benden haz etmeyen ve çıkartmaları benden çok seven İngilizce öğretmenimiz rapor alıyor.
Üzülüyor herkes.
Ben sevinmesem de üzülmüyorum onlar gibi en azında bir süre çıkartma almak için dükkân dükkan dolaşmayacağım.
Ve çok genç çok sevecen bir stajyer öğretmen giriyor İngilizce dersimize.
Ben meğer İngilizceyi ne çok seviyormuşum.
Mutlulukla derse iştirak ediyorum ve göz temasımızda bana akan güzel bir enerji var yeni öğretmenimizden.
Sınıf onu sevmiyor.
Ama o beni seviyor.
Ben ise onu herkesten çok seviyorum.
Dersi dinlemeye çalışıp da dikkatimle odaklanmışken yeniden duvar dibine doğru itekleniyorum.
Aman, Allah’ım, dersin en heyecanlı yeri ve olay daha da heyecanlı bir hal alıyor ve ne yaptığımı sonradan fark ediyorum:
Bir anda.
Fark dahi etmeden.
Aman, Allah’ım ben ne yaptım?
Yumruğu sıra arkadaşımın sağ kulağına yapıştırıyorum.
Dersin en heyecanlı yeri.
Hayır, hayır, artık derste değiliz ve herkes dersi bırakmış bize bakmakta. Yanımdaki çocuk hüngür hüngür ağlıyor benimse elim acıyor.
İyi de ben hayatımda kimseye ne yumruk attım ne de vurdum.
Sahi, nasıl oluyor bu?
Hala olayın şokundayım derken sınıf deli gibi beni alkışlamaya başlıyor.
Bu, bu, bir kâbus. Ben bu, olamam.
Bu sefer ben ağlamaya başlıyorum oysaki saksı çiçekleri asla gözyaşı dökmez.
Ya, sıra arkadaşım?
Üstelik ben sadece ufacık bir kız çocuğuyum bir de oğlan çocuğu olan sıra arkadaşının kulağına yumruk atmış bir kız çocuğu…
Az sonra zil çalıyor ve sıra arkadaşım arkasına bakmadan çıkıp gidiyor sınıftan.
Bense hala olayın şokunda eksik kalan dersimi tamamlama telaşındayım ve sırada bir başımayım.
Ben saksı çiçeği olmayı asla istememişken…
Ertesi sabah annemle gidiyoruz okula şükürler olsun ki; çocuğun sağlığında bir sorun yok ve beni görür görmez gözden kayboluyor.
Artık yeni bir sıram var ve yeni bir sıra arkadaşım üstelik o da bir kız çocuğu ve benden hayli uzakta oturmaya özen gösteriyor.
Yaşasın, ben saksı çiçeği değilim sadece bir çocuk sadece bir çocuk mesleği öğrencilik olan…



Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (6)

5.0

83% (5)

4.0

17% (1)

Duvar saksısı...(öykü) Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Duvar saksısı...(öykü) yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
DUVAR SAKSISI...(ÖYKÜ) yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Etkili Yorum
ABDULKERİM KAYA
ABDULKERİM KAYA, @abdulkerimkaya
1.6.2025 12:55:47
5 puan verdi
Çok güzeldi,çok acıklıydı,çok doğru,
Allah razı olsun
sevgi ve özlem vardı,
Hakikat vardı,
o çok güzel yüreğine sağlık Üstem
ders vericiydi,akıcı anlamlı
düşündürücüydü
kutluyorum Dualarımla selamlarımla.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL