0
Yorum
8
Beğeni
0,0
Puan
168
Okunma

Bazen utanmak, insan kalabilmenin en sessiz çığlığıdır. O çığlık, kimseye yöneltilmiş bir isyan gibi değil; insanın kendi vicdanında yankılanan bir iç muhakeme gibi duyulur. Aynı gökyüzü altında yaşarken, aynı ekmeği bölüş memeyi aynı bayrağa bakarken başka hesaplarla yürümeyi; aynı geçmişi paylaşırken bambaşka gelecekler kurmayı gördükçe, insan utanır.
Utanmak, bir eksiklik değil, fazlalığın yansımasıdır. Fazla vicdan, fazla merhamet, fazla farkındalık… Bu fazlalıklar, zamanın çoğu insanına fazla gelir; çünkü artık eksilerek büyüyen bir çağdayız. İnsan olmak, sadece doğmakla değil; insan gibi yaşamakla anlam bulur. Oysa bugün çoğumuz yaşarken ölü, yürürken yönsüz, konuşurken anlamsız hale geldik.
Bu coğrafya, bir zamanlar bereketin ve kardeşliğin harman yeriydi. Toprağı ekenler de, duasını dikenler de aynı sofrada otururdu. Şimdi toprağı betonla bastıran eller, göğe yükselemeyen duvarlar örüyor. Suyu çalan, toprağı satan, gökyüzüne sırtını dönen bir kalabalık var artık. Ve biz, hâlâ aynı gökyüzüne bakarken utanıyoruz.
İnsanın utancı da, umudu da gözlerinde başlar. Bir bayrağa bakarken gözleri dolanların yerini, o bayrağı marka gibi kullanan gözsüz kalabalıklar aldı. Dualar, artık dudaklardan değil, tozlu raflardan okunuyor. Sadakat, bir değer olmaktan çıkıp alışverişe açık bir hisse senedine dönüştü.
Ama yine de umudu öğretmişti bize birileri, açken paylaşmayı, susuzken dua etmeyi, ezilirken dik durmayı ve o birileri, şimdi adı bilinmeyenler bir yerlerde hala nefes alıyorlar. Çünkü onların nefesiyle yeşeriyor hala hayaller. Onlar sayesinde hala utanmayı biliyoruz. Ve bu utanma, bize hala insan olduğumuzu hatırlatıyor.
O yüzden en çok da şundan utanıyoruz tokken yiyenlerden, açken unutanlardan, kendini dev aynasında görenlerden… Ama onlar hiç utanmadılar açken bile tok gözlü olanlardan, paylaşmayı şeref bilenlerden, geçmişine sırt dönmeyenlerden, bu özle yoğrulan insanlardan utanmadık.
İşte bu yüzden, şimdi daha iyi anlıyoruz. Ataların niçin "Yiğide burun gerek" dediğini. Çünkü koku, yitirilen değerlerin ilk haberidir. Burnu sızlamayanın gönlü de sızlamaz. Gönlü sızlamayan ise gökyüzüne bakıp utanmaz.
Ve biz, hala utana bildiğimiz için umutluyuz.
*
Mehmet Demir
28523