Çirkin ve zarafetten yoksun bazı kadınlar, gerektiği gibi övmesini bildiklerinden, ömür boyunca sevilmişlerdir. andre mauroıs
Hüzünlü peri
Hüzünlü peri

ZİLİ EME’NİN SESSİZLİĞİ...

Yorum

ZİLİ EME’NİN SESSİZLİĞİ...

15

Yorum

30

Beğeni

0,0

Puan

754

Okunma

Okuduğunuz yazı 28.5.2025 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
ZİLİ EME’NİN SESSİZLİĞİ...

ZİLİ EME’NİN SESSİZLİĞİ...

______

Yozgat’ın uzak köylerinin birinde, kimseye zararı dokunmayan, başı önde bir kadın yaşardı: Zili Eme. Ne sesi köy meydanında yankılanırdı ne de karışırdı devlet kapısının işine. Ama bir yanlış görse, içi içine sığmaz olurdu.
O, derdini kelimeyle değil, ekmekle anlatırdı. Çocuklar üşümesin diye kendi yorganını tandırda yufkaya sarar gibi sarar, sonra da gözlerinden bir çift zeytin gibi yaş süzülürdü.
“Ben bilmem yazı çizi,” derdi, “ama bir insanın hakkı yenmişse, bu benim boğazıma dizilir. Haksız lokmayı çiğneyemem evlat...”
Bir gün köyün tarlasına şehirli gözler dikildi. O ne bağırdı ne çağırdı, sadece tandır başında sabaha kadar ekmek yaptı. Komşular sordu:
“Hayırdır Zili Eme, bu ne telaş?”
Cevabı hepimizin yüreğini oydurur cinstendi:
“Belki bir gün gelir, hakkı yenmiş bir çocuk aç kalır... ona bir yufka yetişir.”

Zili Eme her sabah, ayaklarının altındaki toprakla konuşarak uyanırdı.
“Toprak doymamışsa, insan da doyamaz evlat...” derdi.
Köyde herkes onun sabah yufkalarıyla, akşam dualarıyla doyduğunu bilirdi.
O gün yine tandır başında eğilmişti, ama bu kez başka bir telaşı vardı:
Köyün aşağısında bir kepçe durmuştu tarlanın başında.
Devletin toprağına mi göz dikmişlerdi, yoksa köylünün alınterine mi?

Fatma Nine de gelmişti onun yanına.
Saçları kar beyazı, dizlerinde dert... ama gözleri hâlâ gökyüzü gibi açıktı.
“Elbet birinin bir şey demesi lazım, Zili” dedi.
Zili Eme gözlerini kaldırmadan cevap verdi:
“Ben devletten korkarım Fatma’m, ama hak’tan daha çok korkarım.”

İkisi birlikte, kimseye ses yükseltmeden yürüdüler o kepçenin yanına.
Zili Eme bir mendil açtı, içine bir yufka, biraz tuz koydu.
“Bunu yiyen, haramı görmez inşallah,” dedi.
Kepçenin şoförü, yıllardır yediği en yufka yüreği o lokmada tattı.
Tarlaya dokunmadı.
O gün köyün toprağı, iki kadının susarak ettiği duala mühürlendi.

Fatma Nine’nin evi köyün yamacında, zamanın bile diz çöküp dua ettiği bir yerdeydi.
Çatısı yer yer gökyüzüne açılmış, ama içi sıcacık.
O sabah, yıllar sonra ilk defa sandığını açtı.
İçinden bir mendil çıkardı ipekten, annesinin çeyizinden kalma.
“Bunu annem, ‘Bir gün adalet susarsa, mendille konuşursun’ diye saklamıştı,” dedi Zili Eme’ye.

O gün köyde hasta bir çocuk vardı ,Ali.
Gözleri donuk, yüzü kül gibi.
Anası Ayşe, “Her yere gittim, bir çare bulamadım,” diye ağlıyordu.
Zili Eme hemen örtüsüne sardı.
Bir yufka, bir tutam kekik, bir de Fatma Nine’nin mendili...
Çıktı evden, dua ede ede yürüdü Ayşe’nin kapısına.

Kapıdan içeri girdiğinde, ağlamayı unuttu herkes.
Çünkü onun gelişi sessizlikti, ama sesi şifaydı.
Kekikli yufkayı Ali’nin avcuna sardı,
Fatma Nine’nin mendilini baş ucuna astı.
O gece, ilk kez uykuda kıpırdadı Ali’nin kirpikleri.
Ve sabaha karşı annesi fısıldadı:
“Zili Eme, çocuk uykusunda ‘Anne… canım’ dedi…”

O sabah, köyde bir çan gibi yayıldı sessiz bir mucize.
Ne doktor vardı ne ilaç.
Sadece, inancı olan iki kadının el emeği, göz nuru ve yüreğiyle yoğrulmuş bir mendil vardı.

Ali iyileşti. Ayşe’nin evi artık sessiz değildi;
gülüş sesi sızıyordu ocaktan, umut kokuyordu bacadan.
Köy halkı hâlâ tam anlamıyordu ne olmuştu o gece.
Ama bir şey olmuştu işte...
Bir mendil, bir dua, bir yufka ve iki kadının sarsılmaz vicdanı.

Günler sonra, Zili Eme bahçesindeki armut ağacının altında otururken,
Fatma Nine mendilin kıvrımlarını düzelterek yanına geldi.
“Sen olmasaydın Zili, biz bu köyde unutmuştuk iyiliği…
Senin sessizliğin konuştu, senin kalbin şifa oldu,” dedi.

Zili Eme başını eğdi, dudaklarında hafif bir tebessüm…
“O mendili annem saklamıştı, ben sadece yerine koydum,” dedi.
“İyilik, yerine konunca dua olur… Biz sadece taşıyıcısıyız Fatma’m…”

Ve o günden sonra, köyde bir gelenek başladı:
Kim darda kalsa, bir mendil bırakıldı kapısına.
Zili Eme gibi konuşmayan ama anlayan,
Fatma Nine gibi yaşanmışlıkla yumuşayan kadınlar çoğaldı.

Yıllar geçti… Zili Eme’nin elleri daha da buruştu,
ama duaları genç kaldı.
Bir gün, onun mezarına küçük bir mendil koydular—ipekten,
üzerine sadece şu yazılmıştı:

“Adalet, bazen bir yufkanın kenarına saklanır.
İyilik, sessiz kadınların duasında yankılanır…”

"Ali.."

Peri Feride ÖZBİLGE
28.05.2025


Yazımı güne seçen seçki kuruluna ve okuyan değer veren dostlara canı gönülden teşekkürü borç bilirim . Umuda ve dostluğa çıksın yolunuz ...
Hüzünlerden uzak dursun gönül yurdunuz ve kıymet bilenlere emanet yüreğiniz..

En kalbi teşekkürlerimle..

Bin selâm olsunn kıymetli yüreklerinize .


Sonsuz saygılarımla..

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Zili eme’nin sessizliği... Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Zili eme’nin sessizliği... yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ZİLİ EME’NİN SESSİZLİĞİ... yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
s.eyyubi
s.eyyubi, @mustafaalagoz
31.5.2025 07:39:10
Yüreğine sağlık
Hatice Kılınç
Hatice Kılınç, @haticeck-l-n
29.5.2025 22:08:32
Bazıları dua gibidir.
Yaşarken de öldükten sonra da hep akıldadır..
Bir rahmet esintisi kalır onlardan arkaya

Örnek analarımızdan bir hayat hikayesi
Yüreğinize sağlık Sevgili Peri
Güne gelen yazınızı ve sizi canı gönülden kutlarım
Sevgilerimle.. 💐
Nâfiz BASAN
Nâfiz BASAN, @nfizbasan
29.5.2025 21:57:59
Bu yazı; şiirsel, yumuşak, bir o kadar da çarpıcı bir anlatıma sâhip.

Edebî, toplumsal ve mânevî değerleri aynı potada eriten çok katmanlı bir anlatı sunuyor. Zili Eme gibi karakterler, modern zamânlarda unutulan "sessiz kahramanlar"ı hatırlatıyor. Onun gibi insanlar, târihe yazılmasa da toprağa duâ gibi işleniyor.

Yöresel motifler ve halk kültürüne ait unsûrlar (tandır, yufka, mendil)
son derece etkili semboller olarak kullanılmış.

Diyaloglar kısa, ancak yoğun anlamlar yüklü.
“Ben devletten korkarım Fatmam, ama Hâk’tan daha çok korkarım”
gibi cümleler, karakterlerin rûhunu bir çırpıda özetlemiş.

Günün yazısını ve zarif kalemi tutan eli candan kutlarım.
Türk kadınının asîl rûhunu yansıtan yüreğe hürmetlerimle...
Ferda,ca
Ferda,ca, @ferda-ca
29.5.2025 21:23:35
Canım tebrik ediyorum gün seckini
Nicelerine
Sevgilerimle 🧿🐞🧿

Ferda,ca tarafından 29.5.2025 21:29:56 zamanında düzenlenmiştir.
İbrahim Kurt
İbrahim Kurt, @ibrahimkurt
29.5.2025 19:51:44
Yani dava insanlık davası her zaman ki gibi muhteşem bir çalışma kutluyorum
Abdulsamet İLGİN
Abdulsamet İLGİN , @abdulsametilgin
29.5.2025 14:39:40
Çok anlamlı bir hikayeydi...Anadolu insanı kokan bir eser...Keşke "Zili Eme"hikayesine az değinseydin..Merak ettim Neden o isim... Kalemine yüreğine sağlık 👍🤲🤲
ABDULKERİM KAYA
ABDULKERİM KAYA, @abdulkerimkaya
29.5.2025 11:47:19
Çok güzeldi,çok acıklıydı,çok doğru,
Allah razı olsun
sevgi ve özlem vardı,
Hakikat vardı,
o çok güzel yüreğine sağlık Üstadem
ders vericiydi,akıcı anlamlı
düşündürücüydü
kutluyorum Dualarımla selamlarımla.
Suat Zobu
Suat Zobu, @suat-zobu
29.5.2025 11:10:31
Güzeldi eyvallah.
Selam ve saygılar.
Etkili Yorum
Hüma Efkan
Hüma Efkan, @humaefkan
29.5.2025 10:22:02
Bazen düşünüyorum da, iyi ki "Zili Eme" ve Tomaris hatun, Kara Fatma, Nene Hatun, Nezahat Onbaşı, Şerife Bacı, Halime Çavuş, Jale İnan, Safiye Ali, Halet Çambel, Sa- biha Gökçen, Afet İnan ve Türkan Saylan gibi kadınları var bu ülkenin, diyorum. Çünkü ahlaka, erdeme, Onur'a ve tabii ki emeğe daha da önemlisi Vatanseverliğe dair her ne kadar dik durabiliyorsak, onların yüzü suyu hürmetinedir!

Ne yazık ki, hasletle yad ettiğimiz bu güzide kadınlarımız benzeri her yörede ve hatta her mahal her köyde rastlamak mümkündü.

Elleri ekmek, tenleri iğde çiçeği kokan kadınlar. Aynı zamanda da Amazon ruhlu savaşçı kadınlardı!

Böylesi Amazon ruhlu, savaşçı kadınları bırakın, Ülkesi işgale uğrasa ve bu işgal kapı komşusuna kadar dayansa; "bana dokunmayan yılan bin yaşasın!" diyecek cinsten erkekler türedi.

Biliyorum, bu yazıyı okuyan hemcinslerim, haksız bir alınganlıkla tepki gösterecekler. Lakin tepki gösterecek olan Hemcinslerime önerim; tarihin derinliklerine, yani Tomaris hatuna ya da Nene Hatuna kadar gitmelerine gerek yoktur, dün ile bugünü mukayese etmeleri bile yeterlidir!

Dünü ile bugünü dediysem, 1995 öncesi ve sonrasını mukayese etmeleri yeterli olacaktır!

Toprağın toprak koktuğu, ekmeğin ekmek koktuğu, kadının kadın gibi kadın, erkeğin adam gibi adamlar olduğunu, yaşı 35 - 40 arası olanlar fevkalede bilir.

“Köroğlu'nun" o ünlü sözü gibi; "Delikli demir icat oldu, mertlik bozuldu "şeklinde ifadesi gibi. "Teknoloji çıktı insanlar bozuldu" dolayısiyla bozulan insan, insanı bozdu, kadını, erkeği bozdu. İnandığı dini, ekip biçtiği tarlasını toprağını bozdu! Üzülerek ifade ediyorum, Ordularını bozdu. Hatta namus dediği, namus bildiği vatanını bozdu!

Kısacası insanın bozulmuş olması, hem dini değerlerin, hem de milli değerlerin ruhunu kökünden bozdu! Sözde "Vatan Millet Sakarya" diyenler türedi! Sözde "Din adamları, din tacirleri, tarikatlar, cemaatler türedi! Oysa Tanrı insanlık adına herşeyi o kadar basit ve net dizayn etmişti ki, sadece İslami açıdan bakılsaydı; Tanrı'nın tek, Peygamber'inin tek Din'in tek, Cennet ve Cehennemin tek olduğunu görecekti. Ne var ki, Tanrının dizayn ettiği bu düzeni beğenmeyetek müdahale etti ve değistirdi. Dolayısıyla her bir değişim insanı daha çok değistirdi.

Bugün ben bir hiristiyan olsam ve din degistirip, İslamiyeti seçerek müslüman olmak istesem, hangi müslümanlığı, kimin dizayn ettiği hangi tarikatın, hangi cemaatin dinini sececeğim?

Bu yazıyı okuyacak olan dostlarımızın desteğine ihtiyacım var. Ben hangi İslamiyeti kabul edip hangi Müslümanlığı kabul edeyim?
* Diyaneti mi?
* Adulkadir Geylani – Kadiriyye?
* Bahaüddin Nakşibent – Nakşiyye?
* Ahmed-i Rufai – Rufaiyye?
* Ahmed-i Bedevi – Bedeviye?
* İbrahim Dessuki – Dessukiyye?
* Necmüddin-i Kübra – Kübreviyye?
* Ömer Halveti – Halvetiyye?
* Şahabuddin Ömer Suhreverdi, –Suhreviyye?
* Ahmed-i Yesevi – Yeseviyye?
* Seyyid Sadettin Cibavi – Sadiyye?
* Mevlana Celaleddin-i Rumi – Mevleviyye?
* Ebul Hasen-i Şazeli – Şazeliyye?

Hangi islamiyeti seçmeliyim?

Sevgili şairim, sevgili Peri, bu güzel öykuyü biz okuyucularla paylasmandan dolayı teşekkür ediyor başarılar diliyorum.
Saygılar...
BOZOK KIZI
BOZOK KIZI, @bozokkizi
29.5.2025 08:24:34
Buram buram anadolu kokuyor, mutlaka her köyün böyle si emeleri vardı eskiden, şimdilerde değerlerimizin çoğunu kaybettik o eski günleri ve o güzel insanları özler olduk, tebrikler kalemdaşım yüreğiniz kaleminiz susmasın sevgilerimle.
turgaykurtulus
turgaykurtulus, @turgaykurtulus
29.5.2025 06:57:20
Tebrikler günün yazısı gerçekten başarılı olmus
Etkili Yorum
Fikri Kalem Hasan
Fikri Kalem Hasan, @fikrikalemhasan
29.5.2025 01:38:10
Peri Hanım;

Her cümlesi tandır sıcağı gibi…
İyiliği haykırmadan anlatan, yufka yürekli kadınların unutulmaz hikâyesi bu.
Zili Eme'nin sessizliği, vicdanın en gür sesine dönüşmüş.
Bu sadece bir yazı değil; yürekle yoğrulmuş bir dua, mendile sarılmış bir adalet…
Takdire değil, kalpten secdeye şayan.

Kaleminize yüreğinize sağlık, gece gece derin duygulara gark ettiniz beni.

En derin saygılarım ile
Fikri Kalem Hasan
Etkili Yorum
İhalil
İhalil, @ihalil
28.5.2025 19:56:17
İşte yazınız kahramanları Seyyit Onbaşınin Nene Hatun gerçek torunlarıdır.
Rabbım böyle zatkarin yüzü suyu hürmetine bu yalancı cennet ülkemi çok büyük bela ve musibetlerden koruyor.
Allah böyle muhterem asil zatlarin sayılarını çoğaltsın.
Çoğaltsın ki iki yakası bir araya gelmeyen şeref ve namus abidesi insanlar derinden nefes alıp versin.
Derinden nefes alıp versinler ki, insanı cennetlik eden iyilik ve güzellikler ziyadeleşsin.
Siir güzeldi .Şiiri bizim okumamıza vesile olan sizi Allah siz yaşadıkça görünen görünmeyen her türlü kaza ve belalardan muhafaza etsin
Hayırlı akşamlar her şey gönlünüzce olsun Allah yar ve yardımcınız olsun
İhalil
İhalil, @ihalil
28.5.2025 19:34:21
Selamün aleyküm sevgili saygı değer çok kıymetli Feride hanim kardeşim hayırlı akşamlar
Uzaktan sevmek şiirinize yordum yazdım ama okumamışsiniz
Bilgilerinize arz ederim
Tekrar hayırlı akşamlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL