0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
279
Okunma

“Tek bir çimen yaprağı tüm yıldızlar kadar hayranlık vericidir.” – Walt Whitman
Doğanın sessiz lisanı, bazen bir insanın binlerce sayfada anlatamayacağı hikâyeyi bir çimen yaprağına sığdırır. Kainatın görünen yüzü olan tabiat, aslında bize görünenin çok ötesinde bir anlamlar okyanusudur. Walt Whitman’ın bu sözü, sadece doğaya değil, insana, kainata, yaşama bakış açımızı yeniden düşünmemiz gerektiğini haykırıyor gibidir.
Bir Çimen Yaprağının Şifresi
İnsanoğlu, uzayı keşfetmeye çalışırken, ayın ötesine uydular gönderirken, evrenin sınırlarını zorlamaya yeltenirken çoğu zaman ayaklarının altındaki mucizeyi görmezden gelir. Oysa yeryüzündeki tek bir çimen yaprağı bile, evrenin en karmaşık denkleminden daha büyük bir sırrı barındırır içinde. Bir yaprağın damarlarında akan hayat, güneş ışığını emip oksijene dönüştürme kudreti, toprağın derinliklerinden aldığı mineralleri göğe doğru yeşerten sabrı… Bunlar rastlantı olabilir mi?
Çimen yaprağı, yeryüzünün tevazu timsalidir. Yola düşse ezilir, rüzgâr esse savrulur, üstüne basılsa inlemeden kabullenir ama her baharda inadına yeniden dirilir. Tıpkı insanın da bin bir musibete rağmen her sabah yeniden uyanması, yeniden umut etmesi gibi.
Doğanın Sessiz Bilgeliği
Bir çimen yaprağı, gösterişsizliğiyle öğretir. Dikkatli bir bakışla onu inceleyen biri; sabrı, tevazuu, düzeni, metaneti ve hizmetkârlığı aynı anda görebilir. O her sabah bize şunu fısıldar: “Hayatta kalmak için büyümen gerekmez, faydalı olman yeter.”
Oksijen üretir, toprağı tutar, serinlik verir, hayvanlara besin olur. Hiçbir çıkar beklemeden, hiçbir övgü istemeden… Ne ödül bekler ne de alkış. İşte insana düşen de budur. Görevini yapmak, faydalı olmak, doğaya ve çevresine katkı sunmak. Çimen, işini yapar; oysa insan, işini yaparken görünmek ister. Bu fark, doğa ile insan arasında açılan uçurumun derinliğini gösterir.
İnsan, Göklerde Ararken...
İnsanlık, yüzyıllardır yıldızlara bakar ve büyülenir. Gecenin siyah örtüsünde parlayan ışıklar, ona ulaşılmaz olanı çağrıştırır. Oysa asıl ulaşılmaz olan, gözlerinin önünde duran bir çimen yaprağının sırlarını çözmektir. Bilim, yıldızlara teleskop tutar; ama çoğu zaman toprağın üstündeki o yeşil sessizliği unutmuştur.
Çünkü yıldızlar uzağı temsil eder. Uzakta olan hep caziptir. Oysa hakikat, çoğu zaman en yakındadır. Evrenin sırrı bir yaprağın fotosentezinde, bir arının yön bulmasında, bir kuşun kanat çırpışında gizlidir. Lakin gözler uzaklara alışınca yakındakini göremez olur.
Tefekkür, Sessiz Bir Yolculuk
Whitman’ın sözü, insanı düşünmeye davet eder. Tefekküre… Bu öyle bir yolculuktur ki, haritası yoktur, ama hedefi bellidir: Hakikate varmak. Bir çimen yaprağına bakarak tefekkür eden kişi, evrendeki bütün sistemin ne denli kusursuz işlediğini fark eder.
Her bir yaprak, rüzgârla sallanırken Allah’ın kudretini zikreder adeta. Yıldızlar ne kadar büyüleyici ise, yaprağın yeşili de o kadar derindir. Üstelik yıldızlara sadece bakabiliriz, ama çimeni koklayabiliriz, dokunabiliriz, onunla serinleyebiliriz.
İnsan, yıldızlara özenip göğe çıkmaya çalışırken toprağı unutmuştur. Oysa toprak, insanın anasıdır. Toprak doğurur, doyurur, bağrına basar. Çimen yaprağı da o toprağın öz evladıdır. Anlayabilene nice sırlar fısıldar.
Modern Çağın Körlüğü
Bugün insan, çimenin üstüne beton dökmeye meyilli. Doğanın yerini yapaylık aldı. Çocuklar artık çimen üstünde koşmak yerine ekran başında gözleri kısılmış şekilde büyüyor. Şehirler yükseldikçe doğa alçalıyor. Çimenin sesini duyamayan bir nesil, yıldızların da sessizliğinde kaybolur.
Bir zamanlar sabah çiğiyle ayaklarımızı serinleten çimenler vardı. Şimdi o sabahlarda ayağımıza değen tek şey, mermerin soğukluğudur. Hayatımızdan doğayı çıkardık, yerine plastik mutluluklar koyduk. Oysa bir çimen yaprağı bile, tüm sanal eğlencelerden daha fazla neşe barındırır. Çünkü o gerçektir.
Bir Öğretmen Olarak Doğa
Doğa, en büyük öğretmendir. Ama dersi sessiz anlatır. Sadece sabredenler, dikkatle bakanlar anlayabilir. Bir çimen yaprağına bakarak tevazuyu, sebatı, paylaşmayı öğrenebiliriz. Çimen, diğer yapraklara “önce ben büyüyeceğim” demez. Hepsi beraber yükselir, beraber eğilir rüzgârda.
Bize düşen, bu öğretmenin dilini öğrenmektir. Tefekkür, gözle bakmak değil, gönülle görmektir. Dışarıda sıradan gibi görünen o yaprak, içimizdeki karmaşaya ilaç olabilir.
Örneklerle Hayata Dair
Bir sabah çocuğunuzu alın ve bir parkta yere oturun. Ayakkabılarınızı çıkarın, çimene basın. Ona bir yaprak verin. Sorun: "Bu neye benziyor?" Belki hayal gücüyle bir ejderha gövdesine, belki bir köprünün kemerine benzetir. O da düşünsün. İşte o anda bir tohum ektiniz. Düşünme tohumu…
Yaşlı bir kadının bastonuyla yavaş yavaş yürüdüğü bir parkta, çimenin üzerine eğilerek dua ettiğine tanık oldum. Yanına yaklaşınca fısıltıyla dedi ki: "Burada eşimle yürürdük. Her çimen adımımızı hatırlıyor. Şimdi ben tek başıma yürüyorum ama o yine buralarda. Belki şu yaprağın üstünde oturuyordur."
Bir yaprakla başlayan hatıra, bir ömrü taşıyordu.
İnanç Perspektifiyle Bakmak
Kur’an’da tekrar tekrar doğaya bakmamız emredilir. Ayetlerde göklerin ve yerin yaratılışı zikredilirken, “Onlarda düşünenler için ibretler vardır” denir. Bir çimen yaprağı da Allah’ın kudretine işaret eden bir ayettir.
İnsan, kendine dönüp sormalı: Ben bir çimen yaprağı kadar faydalı mıyım? Bir yaprak kadar zararsız, bir çimen kadar sabırlı mıyım? Yoksa sadece kendim için mi yaşıyorum?
Bir Yıldız Gibi Değil, Bir Yaprak Gibi Yaşamak
Yıldızlar güzeldir ama uzaktır. Yapraklar basittir ama yakındır. İnsan hangi hayatı tercih eder? Uzakta parlayan ama kimseye dokunamayan bir yıldız mı, yoksa herkesin üstünde yürüdüğü ama köklere can veren bir yaprak mı?
Bu sorunun cevabı, hayat tarzımızı belirler. Gösteriş mi, hizmet mi? Övgü mü, fayda mı?
Çimen yaprağı, cevap vermez. Ama yaşayan her şey onunla cevap bulur.
Yaprağın Fısıltısı
Bir çimen yaprağı bazen dua olur, bazen gözyaşı. Çocukların üstünde yuvarlandığı, âşıkların üzerine oturup hayal kurduğu, yaşlıların başını yasladığı o yumuşak yeşil örtü… Sessiz bir öğretmen, sabırlı bir hizmetkâr, gizli bir bilge…
Walt Whitman’ın sözünü duymak değil, anlamak gerekir. Anlamaya çalışanlar ise artık yıldızlara değil, yere bakmaya başlar. Çünkü hakikat bazen başını göğe kaldırmakta değil, yere eğmekte gizlidir.
Ve insan, ancak yere eğildikçe büyür.
Not:Bu yazı, modern çağın göz ardı ettiği sessiz mucizelere bir ağıt, bir uyarı ve bir davettir: Çimen yaprağını gör. Çünkü orada kainat gizlidir.
Erol Kekeç/26.Mart 2025/Sancaktepe/İST
5.0
100% (1)