Mezardakilerin pişman oldukları şeyler için, dünyadakiler birbirini kırıp geçiriyorlar. imam gazali
Ferda,ca
Ferda,ca
VİP ÜYE

Roman Düğünü Hikâyesi

Yorum

Roman Düğünü Hikâyesi

( 4 kişi )

1

Yorum

14

Beğeni

5,0

Puan

319

Okunma

Roman Düğünü Hikâyesi

Roman Düğünü Hikâyesi



Roman Düğünü – “Kırmızı Fistanlı Gelin”

Günlerden perşembe, Edirne kenar mahalle...
Davullar sabah altıda başladı:
"Dımm tık tık, dımm dımm!"
Roman mahallesi ayağa kalktı.
Meşhur Memo ile güzeller güzeli Zarife evleniyor!

Kız tarafı 47 kişilik konvoyla geldi,
Başta Zarife, kırmızı fistanı rüzgârla yarışır,
Saçında altın tokalar, kaşının ucunda nazar boncuğu.
Ayakkabısı parıl parıl,
Ama yolda düşen tokasını ararken beş davulcu yere kapaklandı!

Erkek tarafı meydanda hazır bekler:
Memo’nun gömleği açık, altın kolyesi güneş gibi parlar,
Ama papyonu ters takmış...
“Ne var be, tarz benim!” diyo, gülüşmeler.

Nikâh masasında memur bile dayanamayıp kemençeye tempo tutar:
"Bu düğün nikâhla değil, darbukayla kıyılır!" der.
Zarife gülerek ayağa kalkar,
“Şimdi oynamayan kaynana olsun!”
Ve meydanda kıyamet kopar!

Tabaklar kırılır, ziller çalar,
Mendiller uçuşur, göbekler döner.
Çocuklar şeker toplar,
Ama biri mikrofona çıkıp “Ben de evlenmek istiyorum!” der!

Gece yarısı, Zarife Memo’ya sorar:
— Seviyon mu beni, ha doğru söyle?
Memo güler:
— Davulsuz günüm olmasın da,
Senin gözlerin yeter gülüm.

2. Bölüm: Düğün Alayı Yolda Kalınca

Konvoy dizilmiş, arabalar parlak,
Memo’nun dayısı minibüse üç davulcu, iki çalgıcı sığdırmış.
Ama motor bir öksürdü, bir homurdandı...
Vıjjjt! Stop etti, tam da köy yolunda!

Zarife pencereyi açtı, bağırdı:
— Bu düğün otobüsle mi, traktörle mi?
Şoför dedi:
— Bacım, bu düğün değil, sanki turne!

Dayı indi arabadan, motor kapağını açtı...
Ama içinden darbuka çıktı!
Meğer Memo oraya saklamış, "Sürpriz yapacaktım" diyerek.
Bütün alay yolda eğlenceye döndü.
Yoldan geçen traktör bile korna çaldı ritme!
"
3. Bölüm: Kaynana ile Zilli Gelin

Zarife daha düğünde, ama göz köşesi hep kaynana Fatma’da.
Fatma kadın, elinde baston, gözünde gözlük ama bakışlar lazer gibi:
— O fistan ne öyle, gelin mi oldun, çingene star mı?
Zarife hemen cevabı yapıştırdı:
— Kaynana bacı, ben evin süsüyüm, senin baston da ritim tutsun ha!

O sırada çalgıcılar tempoyu artırdı:
"Cıngırrr! Zıpp! Cıngırrr!"
Zarife döndü, zilleri şakırdattı,
Fatma kadın bakakaldı,
Bir yandan “Amaaaaan” dese de
Bir yandan da ayak sallıyo fark ettirmeden!

Memo araya girdi, dedi:
— İki kraliçem var, biri anamsa biri karım.
Ama hangisi susarsa o kazanır!
İkisinden de çatal fırladı, Memo’nun gömlek delik deşik oldu!

Ama ne olursa olsun, düğün sonunda:
Fatma kadın Zarife’nin kulağına eğilip fısıldadı:
— Kız, sen bu evi halaya boğarsın ha!
Zarife gülümsedi:
— O zaman kaynana bacı, sen de baş halay başı ol!

4. Bölüm: Altın Takı Krizi

Düğün başladı, masalar kuruldu,
Ortada kocaman “TAKI KUTUSU” yazısı,
Üstü kurdeleli, altı gözlü,
Ama herkesin gözü Memo’nun halasında!

Çünkü o altın kemer takar,
Ama o gün... elinde zarf!
Zarife’nin kaşı çatıldı:
— Ne bu? Zarf mı, fotokopi mi?

Hala dedi:
— Ben bu sene hacca gittim, orda altın dua aldım sana!
Zarife baktı:
Allah razı olsun hala, ama o dua bozduruluyo mu?

Kaynana yine ortaya atladı:
— Herkes ne verebilirse versin, gönül işi bu.
Ama öbür masa da altın sayıyordu gül gibi,
Bir çocuk bile takı kutusuna 1 lira atınca
“BEREKET GETİRSİN” dedi, alkış koptu!

Memo araya girdi:
— Takıya değil, kalbimize yatırım yapalım.
O sırada zurna başladı!
Ve herkes takı krizini unuttu,
Zarife bile elindeki bileziği halaya taktı!

5. Bölüm: Nikâhta Halay Krizi

Nikâh masası kuruldu,
Memo kravatını ters takmış yine,
Zarife ise duvakla değil,
Kafasında mendil, üstünde fistan,
Ayakkabısı topuklu ama halaylık!

Nikâh memuru geldi ciddiyetle:
— Sessizlik rica ediyorum.
Ama davulcu dayı durur mu?
Tık tık tık! Zurnacıya kaş göz yapıyor:
“Başlayalım mı?”

Tam “Evet” dedirtirken memur:
Halay başı teyze sahneye çıktı!
— Halay çekmeden ‘Evet’ yoktur bu düğünde!
Ve başladı 12 kişilik halay,
Memo da içinde, nikâh kalemini düşürmüş oynarken!

Memur başını salladı:
— Hayatımda ilk kez halaylı nikâh şahitliği yapıyorum!

Zarife de döndü dedi:
— Mühürlemeden önce mendili bağlayalım bacım!

O gün nikâh kıyıldı ama şahitler üç tur döndü,
İmza yerine herkes mendile el bastı!


6. Bölüm: Düğün Sonrası Kavurma Muhabbeti

Düğün bitti, herkes yorgun,
Ama köyde bir koku var ki sorma!
Bir tencere değil,
Tam 3 kazan kavurma kaynıyo köy meydanında!

Memo’nun amcası baş aşçı,
Üstüne önlük değil, çarşaf bağlamış,
Elinde kepçe, bir yandan karıştırıyo,
Bir yandan çalkantılı hayat hikâyesi anlatıyo:
— Ben gençken zurna çalardım, sonra kepçeye geçtim!

Zarife kavurma kuyruğunda,
Yanındaki komşu fısıldıyo:
— Kız bu kavurma inek mi, dana mı?
Zarife:
— Vallahi ben gelin oldum ama hâlâ etin soyunu öğrenemedim!

Bu arada kaynana Fatma da kazana yanaşmış,
Sakince soruyo:
— Ay evladım, bu kavurma helal mi?
Aşçı diyo:
— Helal değil de... bu hayvanı bizim damda besledik, çok şahsi!

Herkes tabaklarla oturdu ama
Hiç kimse doymadı,
Çünkü memleketin en büyük açlığı
Gelin-damat dedikodusu!

7. Bölüm: Gelin İlk Kahveyi Nasıl Yaktı?

Sabah oldu, düğün sonrası ilk misafirlik,
Zarife, Memo’nun evinde,
Kaynana Fatma, yüzü gülüyor ama bakışlar lazer tarama,
Bir tek şey bekliyor:
"Gelin kahvesi"!

Zarife girdi mutfağa,
Elinde cezve, kalbinde fırtına,
Bir yandan şeker mi koysam diyo,
Bir yandan tuzu kepçeyle döküyo!
Çünkü Memo öyle demişti:
— Tuzlu olsun ki annemle aramda köprü olsun!

Ama o köprü fazla tuzdan çöktü gülüm!
Fatma kadın bir yudum aldı:
Gözleri büyüdü,
Dil damağa yapıştı,
— Kız bu kahve mi, turşu suyu mu?

Memo kıkırdıyo, ama öbür yanda
Amcaoğlu kahveyi içerken
— Bu ne lan, ben oruç muyum, kefaret mi ödüyorum? dedi!

Zarife utandı mı? Yoo!
Dedi ki:
— Kim bu evde tuz gibi sabır isterse, kahveyi de öyle içer!
Fatma kadın ne desin:
— Kız vallahi senden iyi gelin değil, iyi tiyatrocu olurmuş!

8. Bölüm: Damatın İlk Pazara Çıkışı

Memo ilk kez pazara gidecek,
Zarife eline liste tutuşturdu:
— Domates al, ama ezik olmasın!
— Patlıcan al, ama tombul!
— Soğanı seçerken ağlamaaa!

Memo pazara indi,
Sanki savaşa gidiyo:
Bir elinde poşet, bir elinde telefon,
Zarife arıyo:
— Soğanın kilosu kaç?
Memo:
— 12 lira!
Zarife:
— O zaman bırak, biz soğansız da ağlarız zaten!

Patlıcana geldi sıra,
Tezgahtaki kadın sordu:
— Hangisinden istersin evladım?
Memo:
— Tombul ama içi boş olandan,
Kadın:
— O zaman kaynananla konuş, ben pazarcıyım!

Domates ezildi, soğan seçilmedi,
Patlıcan evlenmeye razı değilmiş gibi suratlı,
Ama Memo zaferle döndü eve,
Zarife kapıyı açtı:
— Ne aldın bakalım?

Memo gülümsedi:
— Dört kilo muz, çünkü canım istemişti!

Zarife bayıldı, kaynana dua etti:
Allah herkese meyve seven damat nasip etsin!


Bölüm: Damatın İlk Pazara Çıkışı

Memo ilk kez pazara gidecek,
Zarife eline liste tutuşturdu:
— Domates al, ama ezik olmasın!
— Patlıcan al, ama tombul!
— Soğanı seçerken ağlamaaa!

Memo pazara indi,
Sanki savaşa gidiyo:
Bir elinde poşet, bir elinde telefon,
Zarife arıyo:
— Soğanın kilosu kaç?
Memo:
— 12 lira!
Zarife:
— O zaman bırak, biz soğansız da ağlarız zaten!

Patlıcana geldi sıra,
Tezgahtaki kadın sordu:
— Hangisinden istersin evladım?
Memo:
— Tombul ama içi boş olandan,
Kadın:
— O zaman kaynananla konuş, ben pazarcıyım!

Domates ezildi, soğan seçilmedi,
Patlıcan evlenmeye razı değilmiş gibi suratlı,
Ama Memo zaferle döndü eve,
Zarife kapıyı açtı:
— Ne aldın bakalım?

Memo gülümsedi:
— Dört kilo muz, çünkü canım istemişti!

Zarife bayıldı, kaynana dua etti:
Allah herkese meyve seven damat nasip etsin!

9. Bölüm: Gelinin Çeyiz Denetimi

Zarife’nin çeyizi salonun ortasında serildi,
Kaynana Fatma geldi baş köşeye,
Yanında komşu kadınlar, hepsi eksper gibi!
Biri eline aldı tül perdeyi:
— Bu elde mi örüldü, makinadan mı kaçtı?

Zarife içinden diyo:
“Ah be anne, ben bunu online almıştım, şimdiki moda o!”
Ama dilinden çıkmıyo, gözünden dökülüyo…

Bir kadın aldı oyalı mendili,
İnceledi büyüteçle sanki antika:
— Hmm... oyası biraz gevşek, ama olur,
Fatma kadın hemen atladı:
— Gevşek değil, modern o modern! Zara’da da öyleydi!

Sıra geldi tencere setine,
Komşu kadın diyo:
— Bunlar çeyizlik mi, pikniklik mi kız?
Zarife’nin sabrı taştı, dedi ki:
— Vallahi ben aşkla pişiririm, tencerem çukur olsa da olur!

Sonra biri battaniyeyi açtı:
— Bu desen nedir bacım, halıya benzemiş!
Memo dayanamayıp araya girdi:
— Vallahi biz bu battaniyeyi yere serdik, üstüne de yattık,
çok amaçlı yani!

Kaynana o an gururlandı:
— Görüyor musunuz? Çok yönlü gelin aldık!
"

10. Bölüm: Düğün Videosu İzleme Gecesi

Düğün bitti, herkes yorgun ama bir arada,
Memo’nun evinde toplanıldı,
Televizyonun karşısında sandalye savaşı başladı,
Kaynana Fatma uzaktan müdahale ediyor:
— Gelinim, sen önde otur, yoksa “sahne” kaçırırsın!

Video başladı, müzik açıldı,
Memo’nun zurnacı amcası perdede,
O kadar coşmuş ki, sahneden düşmüş neredeyse,
Her “Hadi” dediğinde,
Evdekiler alkış tutuyor, kimi gülüyor, kimi gözlerini siliyor.

Zarife’nin o anki yüzü çekildi,
— “Ben ne yaptım ya?” diye fısıldıyor kendi kendine,
Memo ise kameranın önünde çiftetelli çekiyor,
Yanında kaynana “aman ha” der gibi bakıyor.

Bir sahne var ki, Memo kına gecesinde,
Ayakkabıyı kaç kere sakladılar, saklanmalar,
Her seferinde damat buldu,
Kaynana ise:
— “Bizim memolar bu işin piri!” diye övünüyor.

Sonra birden herkes kahkahayı bastı,
Çünkü damat zorla oynarken, zurna patladı,
Ve en epik an: Memo’nun gömlek düğmesi uçtu,
Herkes dondu, sonra kahkahalar koptu!

Ferdaca

NOT
Romanların Ruhu: Yaşamı Sevenler

Romanlar, hayatı tam da onun istediği gibi yaşar;
Dertler var mı? Var ama kahkahalarla üstesinden gelirler,
Müzik ve dans ruhlarının ilacı,
Geceler uzun, neşeleri dolup taşar.

Her sabah, güne “Hadi bakalım!” derler,
Çaydanlıkta demli çay, sofrada taze börek,
Küçük bir mahallede büyük bir aile olurlar,
Her zorluk, bir arada daha kolay aşılır.

Çocuklar sokakta koşturur,
Yaşlılar sohbet eder, gençler hayaller kurar,
Düğünlerde yankılanır bağırışlar,
“Haydi herkes piste!” derler, dünya onların sahnesi.

Yaşamı sevmek, Romanların kimliğinde,
Her anı coşkuya, renge, sese dönüştürmekte,
Onlar için hayat bir şarkı,
Her gün yeni bir melodiyle başlar.
*

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (4)

5.0

100% (4)

Roman düğünü hikâyesi Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Roman düğünü hikâyesi yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Roman Düğünü Hikâyesi yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Mustafa KURT
Mustafa KURT, @mustafa-kurt
19.5.2025 22:54:52
Hikayeli çok güzel olmuş. Gönlünüze sağlık
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL