0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
192
Okunma
İnfak eden baba
Selim Erdoğan Ankara Etimesgutta yaşıyor yıllardır yalnız yaşamaya alışıktı o günde sevdiğinin yanına gidecekti yola çıkmak için niyetini aldı abdest ile kendisini temizledi tövbesini getirdikten sonra çiçekçi feyyaz ustaya Selamını verdikten sonra hoşgeldin diyerek feyyaz usta onun selamını güzel bir tebessüm ve güzel bir çay ikram etti belkide kaybolan adetlerimizden birisi idi pazarcının çürük malı arkaya sağlam ürünü ise öne istif ettiği bir devirde esnaf ahlâkının ve esnafın güler yüzü tebessümü her zaman dükkanın bereketiydi ancak bu ahlâk unutulduğu için Ankarada çoğu dükkân kepenk indiriyordu Selim bir bahçeye giriyordu bazı yerler çiçek ve gül kokarken bazılarından hiç koku gelmiyor bazılarında en güzel çiçekler papatyalar yetiştirken bazı topraklar ise oldukça kurak ve ıssızdı Peygamberimiz SAV Kabir, ya cennet bahçelerinden bir bahçe yahut cehennem çukurlarından bir çukurdur buyurmuştu
Selim Erdoğan tam 10 yıl olmuştu eşini toprağa vereli ona veda edeli 10 yıldır eşini tek bir gün bile yalnız bırakmamıştı her sabah ilk önce abdestini alır namazını kılar ve eşinin yanına gelir kabirdeki gül kokusunu koklar toprakta yetişen binlerce papatyaya eliyle dokunur göz yaşı ile sulardı o papatyaları var mıydı acaba böyle masal kahramanları
Ve Rabbin, anaya, babaya iyilik etmenizi hükmetmiştir. ikisi ihtiyarlık çağına ererse onlara üf bile deme, azarlama onlara güzel ve iyi söz söyle.İsrâ Suresi 23. Ayet
Selim Erdoğan yetim büyümüştü küçükken annesini kaybedince babası ona bakmış ancak babası da alzheimmer a yakalanınca hayatın tüm zorluğunu tek başına çekmek zorunda kalmıştır anne ve babanızın kıymetini bilin öf bile demeyin ayetinin hikmetini iyi bilin ayetinin kıymetini iyi bilin Selim onu yetiştiren babasının hakkını ödeyebilmek için hiç bir şikayet etmeden liseyi yarım bırakarak haydar amca için SSK bağkur demeden sabahları kim iyi sigorta verirse onun yanında işe girmiş işten boş kaldığı vakitte ise Ankara gençlik parkında köfte tezgâhı çekirdekçilik işportacılık yaparak helâl ekmek ile rızkını kazanmaya çalışıyordu çünkü iyi biliyordu ki istemek insanı minnet altına sokar ve eğer kimden isteyeceğinizi bilmez iseniz namerde el açmak mecburiyetinde kalırsınız işte kimseden istememek kimseyi yük altına sokmamak için hiç kimseden istememek her zaman daha iyidir el ayak tutarken odun kırıp su satarak kazanılan para her zaman daha güzeldi Haydar baba oğlunun bu hizmetini hissetmiş olacakki her ne kadar konuşmasını unutmuş olsada yüzündeki tebessüm ile vefat etti
Gel zaman git zaman durmak olur mu hiç Selim devam etti o kararlı yürüyüşüne azim etti gayret gösterdi ne hikayedir ne masal Allah cc azim edene gayret gösterene bereket ve lezzet verir hem Kuraan okudu selim sabah namazlarını hiç eksik etmedi hem de ilim yolunda Allah rızası için attığı adımları yedi yaşında Allah demeyi zikretmeyi öğrendi tam zamanı ve saati gelincede namaz kılıp Allahü Ekber diyip miraca yükselmeyi 13 yaşında yetim kaldı 15 yaşında babası için liseyi terketti 17 yaşında babası ahirete intikal etti ve açık liseyi Ankara sokaklarında mendil satarak Sincan kayaş trenine kaçak binerek bitiren Selim Erdoğan hem su sattı hem de okudu 20 yaşında Gazi Üniversitesini kazandı evet Allah Besmele ile yola çıkan kullarını darda koymaz her imtihanı onlar için kolaylaştırır azim eden gayret gösteren insan her zaman karşılığını alır bu dünya bir yarış olur bazen dünyada haksızlığa uğrarsın hayat üzerine olmayacak yükler yükler sen gayret göster azmet gayret göster azmet çoluk çocuğun anne baban için hayatından infak et Allah için attığın her adım hedefine varır ancak gayret ve azim olmadan çekilen besmele sana fayda getirmez çünkü Cenabı Hak Tembelliği boş oturmayı sevmez
Allah’a teslimiyetle itaat edecek olanlara, rahmetin ve müjdenin ta kendisi olsun.” (Nahl, 16/89)
İnfak etmek sadakanında üstünüdür çünkü sadaka sadece vermek iken infak en kıymetli ve en değerli olanı vermekti gün gelir vatanın için Şehit olur ve hayatını anne babana hizmete harcarsın bu infaktır
Selim babasına annesine hizmet sayesinde şüphesizki değer kazanacaktı Selim babası vefat edince öylesine sıkılıp bunaldı ki, dünya tüm genişliğine rağmen başına dar geldi. Vicdanı da kendini daraltıp sıktıkça sıktı bir nefis muhasebesi yaptı acaba anneme babama gerekli hizmeti yapabildimmi anne ve babadan yetim kalanın hiç şüphesiz bir dalı kırılacaktı ancak Allah kendisine teslim olanlar için binlerce Rahmet kapısı açacak ve Selim abi için bir müjde kapısı belirdi o dar ve sıkıştığı günlerde üniversite sınavlarında Gazi Üniversitesi dil ve tarihi kazandı Türk dil ve edebiyatını kazandı Cenabı Hak sabah namazını kılıp rızkını arayan insanlar için hiç şüphesiz gafur ve Rahimdi ve kulunun en sıkışık gününde yardıma geliyordu Selim öyle Rakı içkiyle işi olmazdı kendini kitap okumaya adamış arkadaşlarının içkiyi sigarayı bırakmasına vesile olmuştu işte o üniversitenin ilk yılından sonra karşısına bir ilahiyat öğrencisi Elif Leyla Güzel acaba o güzel Leylasını Elifini bulmuşmuydu
Mümin erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar. Nûr Suresi - 30 . Ayet
Evet Elif Leyla ile Selimin aşkları öyle iki günlük bir sevda 3 günlük bir sevda değildi ilk önce birbirlerine söz verdiler eğer niyetimiz ciddi ise birbirimize söz verelim ve okulumuzu bitirelim ondan sonra evleniriz inşAllah diyerek ayrıldılar öyle bedeni bir paylaşım olmadı onlarınki birbirleri ile el ele tutuşup gezmediler gözlerinizi haramdan sakının diyen ayete iman ettiler ve bu aşka halel gelmesin haram damlamasın diyerek birbirlerini okul bitene dek tam 3 yıl görmediler şimdi cebinde 3 tane kız telefonu olan diyorki ben aşığım ondan sonra da sevdiğinin ismini unutuyor insanlar Alkol ve sigara meziyet mi hadi içtiniz anladıkta neden övünüyorsunuz bari dengede için şu zıkkımı insanlara zarar vermeyin diye konuşan Selim Erdoğan okulunu bitirmek için gece gündüz çalıştı ve bisikleti ile dolaştı Ankara sokakları AOÇ de bir kokoreççide iş buldu kazandı ekmek parasını artık ankaranın yüzü değişiyor Maltepe pazarı AOÇ çiftliği unutuluyordu ve iki sevdalı 22 Kasım 1985 te evlendiler sade bir düğündü Gazi Mahallesinin tüm sakinleri onların yanlarındaydı yemeğin en güzel davetlisi sadelik sahibi insanlar kendisi fakir yüreği zengin insanlardı
“Zekeriyyâ’yı da an! o, rabbine şöyle niyaz etmişti: Rabbim! en hayırlısı sensin beni yalnız (çocuksuz) bırakma Ey Rabbim!
Leyla Hanım ile Selim abinin tek isteği çocuk sahibi olmaktı her sabah kimi zaman SAFFAT SURESİ 100. ayetteki
Hz. İbrahim Peygamberimizin o yüce Rabbimize salih bir evlat sahibi olmak için ettiği dua ile sığınırlardı “Ey Rabbim! Bana salihlerden olacak bir çocuk bağışla. birbirlerine son derece destek olan Selim abi ile Leyla abla bir çocuğu bahane ederek daralan ve boşalanlara şu tavsiyede bulunurdurdu Allah ki gönlünüze inşirah indirdi Allah size çocuk verirse onu güzel ahlâkla yetiştirin Allahın Cenabı Hakkın verdiği her şey bir emanet bin şükür sebebidir vermedikleri ise insan için teslimiyeti arttırır siz çocuk sahibi olmak isteyen Anne ve babalar sabredin ve Hz Yakubun şu duasını eksik etmeyin
Zekeriyyâ’yı da an! Hani o, rabbine şöyle niyaz etmişti: Rabbim! Geride kalanların en hayırlısı sensin, yine de sen beni yalnız (çocuksuz) bırakma Ey Rabbim! bana bir veli (oğul) ver. Ki, bana vâris olsun; Rabbim, onu rızana lâyık kıl tam 5 yıl oldu ve o gün Gazi Hastanesinin ameliyat ve ilaç kokan odalarında düşürdü ilk çocuğunu Leyla Hanım nice doktorlar denediler acı tam 3 çocuk düşürdü Leyla abla ancak o Selim Erdoğan bir kez olsun öfff demedi umarım örnek olurda çocuk isteyen tüp bebek deneyenler kendilerine şu sözü söylemeyi eksik etmezler En iyisini Rabbim bilir en güzelini o verir verirse emanet vermez ise çok şükür teslimiyet bir bildiği vardır
Bir bölük halk da vardır, daha da hastır onlar; ne öne bakarlar, ne sona. Onların hatırına ne ön gelir, ne son; onlar. Allaha dalıp gitmişlerdir.
Mevlâna
Selim Erdoğan ve gönül eşi kimi zaman yoklukla kimi zaman çocuk sevdası ile sınanırken onların çektikleri her yokluk ve her musibet teslimiyet içlerinde ise sonsuz bir iman ve sabır vardı
Güzel Elif ve Selim Erdoğan Allahın en temiz şekilde yarattığı iki güzel ve güzide insan adeta elmas gibiydiler nasıl ki bir elmas türlü türlü işlemden sonra cevher haline geliyorsa onlarda sabırları ile yükselip yüceliyorlardı sanki evleneli tam 10 yıl olmuştu sene 2000 lere geldiği zaman cumhurbaşkanı üniversite mezunlarına iş yok diplomalarınıza güvenmeyin ben bile işsiz kalabilirim desede bakanların milletvekillerinin yakınları mülâkatlarda hep ön sıralardaydı en güzel işlere alınan hep onlar oldu oysaki bu mülakatların kaldırılmasını düşünen Selim abigil mülakatları hep bir adaletsizlik olarak görsede karı kocanın okuduğu dualar kıldığı namazlar onları Allahtan ayırmadı işte o zamanlarda doğdu Allah onlara salih ve güzel bir evlat nasip etti adını umut koydular Selim Kızılayda küçük bir sahafçı dükkanı açsada Elif Leyla sene 2002 ye geldiğinde amansız bir hastalığa yakalandı tekrar evlerine musibet ve bela konuk oluyordu kim derdiki bu kanser illeti gül gibi bir kadını kurutacak ve solduracak
Resûl-i Ekrem, "Annemin benim hakkımdaki şefkat ve merhametini düşündüm de ağladım." diye cevap verecektir.
Salih Suruç
Evler yıkan ocaklar söndüren ölüm kimi zaman musibet ve hastalık olarak insanın karşısına çıkıyordu kanserde ölümün hastalık şeklinde evinize konuk oluyordu irsi bir hastalık olup bazen anneden çocuğuna sirayet ederek bir aileden 2-3 kişiyi aynı anda götürürdü hani derizya insan bir kale gibidir sabreder mükâfata kavuşur işte bu kanser öyle bir hastalıktıki en sağlam kaleyi bile yerle bir ederdi
Elif hanım inanmak istemesede yavaş yavaş yolun sonuna geldiğini Cenabı Hakka verilecek bir emaneti olduğunu biliyor ve o teslimiyet saati yaklaşıyordu onun için saçlar kazındı geçirilen baygınlıklar sonucunda Hacettepe hastanesine kaldırıldı dua ile sabır ile geçen ömrünün dönülmez akşamındaydı son kez namazını kıldı sevdikleri ile seccadesi vedalaştı oğlunun saçını okşayarak dostum beni çağırıyor diyerek hoşçakalın diyerek o kanser yatağında son kez şehadet getirdi inşAllah cennettedir mahallemizin o güzel meleği
Elinde bir saz vardı Selim abinin ve Tüm Elifler için Karacaoğlanın yazdığı Elifim noktalandı Türküsünü söylemeden edemedi barış ise annesini ne zaman hatırlasa o rahmet ve şefkat dolu tüm anneler için ağıt yakar gözyaşı dökerdi
Bakara / 195. Ayet
وَاَنْفِقُوا ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ وَلَا تُلْقُوا بِاَيْد۪يكُمْ اِلَى التَّهْلُكَةِۚۛ وَاَحْسِنُواۚۛ اِنَّ اللّٰهَ يُحِبُّ الْمُحْسِن۪ينَ
Mallarınızı Allah yolunda harcayın ve kendinizi kendi ellerinizle tehlikeye atmayın. Bir de iyilik edin ve yaptığınızı güzel yapın. Doğrusu Allah iyilik eden ve işini güzel yapanları sever.
Umut annesinin ölümüne tanık olmuş ve bu onun aklında bir travma olarak kalmıştı annesi vefat ettiğinde 10 yaşındaydı 10 yaşındaki küçük bir çocuk annesinin ölümünü atlatabilirmiydi Ömrünüzü annesine babasına adayan bir baba varsa yanında her defasında böyle Allah dostları dertleri ve musibetleri atlatmanızda size en büyük yardımı getirirler sağımızda ve solumuzdaki meleklerdir onlar Selim Erdoğan hayatta en çok sıkıntıyı çeksede o sayılı gün diyerek Off çekip Yaradanı gücendirmemişti tüm birikimini bir sahafçı dükkânına yatırsada Elif hanım rahatsızlanınca eşi için infak etmişti
En hayırlı mal ve servet eşinize çocuğunuza harcayıp onların imanını arttıran maldır evet işte tüm birikimini servetini Elif Hanımın kanserine harcayan Selim Erdoğan için infak bu demekti
Olması gereken bir dünyada yaşamıyoruz ancak olması gerekeni yazalım bari bir gün umut sormuştu baba annem ne için gelmedi diyince büyük bir yumru oturdu Selimin göğsüne gözyaşını sildi Evet küçük bir çocuk için sevgi hazinelerinin en büyüğü anne şefkatidir Annenin merhameti Cenabı Hakkın Rahmet sandığından çıkan en büyük elmas ve pırlantadan değerli bir cevherdir
Ey Adem oğlu, infak et malını hayır yolunda sarfet ki sana da infak Allah sana karşılığını hem bu dünyada ve hemde ahirette versin
Hz Muhammed
Kimileri vatan için canını verirken kimi anne babada çocukları için canlarını verirler peygamberimiz buyuruyorduki eşinizin ağzına koyduğunuz Her lokmada bir sevap ve hasene vardır Kendisini anne babasına sonrada eşine adayan Selim artık eşinden aldığı emanete canından çok dikkat ediyor eşiyle birlikte diktikleri o fidanın büyümesine özen gösteriyordu o fidan hiç şüphesiz oğlu umuttu umuttada son günlerde bir bitkinlik hasıl olmuştu onu en son hacettepe hastanesine götüren Selim son haberle yıkılmış saçlarına ak düşmüştü adeta çünkü doktorun söyledikleri yenilir yutulur cins değildiki oğlunuzun kalp ameliyatına ihtiyacı var bunun için ise para işte o gün dükkandan sonra evinide satıp sokakta yatmak zorunda kaldı ancak bu sefer de uygun kalp bulunamadı tek bir çare kalıyordu baba ölecek çocuk yaşayacak sordum kendime acaba ne yapardım diye imtihanların en büyüğüdür bu yaşamadan cevap vermeyin işte hiç düşünmeden cevap verdi o infak abidesi kahraman baba kalbimi alın oğlumu yaşatın ve o gün giydi beyaz kefeni gökten melekler indi o iyilik eden babaya dua ettiler ve yapılanı en iyi bilen Allah onu Cennetine alacaktı çünkü Her ne infak ederseniz, şüphesiz Allah onu bilir. (Al-i İmran 92)İşte onlar; ecirleri iki defa verilir ve onlar rızık olarak verdiklerimizden infak ederler. (Kasas 54)