0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
64
Okunma
SEVGİYLE YOL ALMAK
Bir mescidin loş atmosferinde, kürsüye kurulmuş bir hoca efendi, sesi yüksek perdeden cemaate nasihat ediyordu. Ancak sözleri, boğazına kadar yükselen bir kibir ve ego perdesi ardında yankılanıyor, dinleyenlerin kalplerine nüfuz etmekte zorlanıyordu. Oysa makamlar ve mevkiler sevgi ve muhabbetin yayılması için birer araç olmalıydı. Ne yazık ki bu hoca efendi, sahip olduğu konumu kibir, ego, hırs ve bencillik gibi karanlık duygularının hizmetine sunmuştu. Bu durum, gönüllerde sevgi çiçeklerinin açmasına engel oluyor, aksine bulunduğu her yerde bir tahribata, her bencillikte bir yıkıma, her hırs ve tutkuda ise toplumsal huzurun ve yaşam sevincinin kaybolmasına neden oluyordu. Böylesine ruhani bir ortamda kibrin bu denli zirve yapması, insanların nazarında hiç de hoş bir manzara değildi.
Hoca efendi, kibirli tavırlarına bir yenisini ekleyerek şöyle buyurmuştu: "Lütfen soğan kokusuyla buraya gelmeyiniz! Etrafı kokutmayınız, kimseyi rahatsız etmeyiniz!"
Bu sözler üzerine, cemaatin arasında oturan bir sufi dayanamadı ve ayağa kalktı. Huzurlu bir ses tonuyla şöyle dedi: "Ey hoca efendi! Soğan kokusunu nane ve maydanoz gibi hoş kokularla giderebiliriz, o koku kaybolur gider. Peki, söyler misiniz, sendeki bu kibir kokusunu nasıl gidereceğiz? İçindeki bu kibir ateşini neyle söndüreceğiz? Önce bunun çaresini söyler misiniz bize?"
Evet, değerli dostlar, güzel insanlar! Kibir var oldukça insan küçülür de küçülür. Oysa tevazu sahibi, alçakgönüllü insanlar gönüllere daha kolay girer, bulundukları ortamı bir huzur cennetine çevirirler. Unutmayalım ki sözlerimizden, yaptıklarımızdan, söylediklerimizden sorumluyuz. Sözümüz de özümüz gibi güzel olmalı, daima alçakgönüllü olmalıyız. Çünkü yüksekten uçanlar, er ya da geç yere çakılırlar.
Eğitimci Yazar
Ramazan ÇETİN