Mezardakilerin pişman oldukları şeyler için, dünyadakiler birbirini kırıp geçiriyorlar. imam gazali
Gülüm Çamlısoy
Gülüm Çamlısoy

SİRK CAMBAZI...

Yorum

SİRK CAMBAZI...

( 4 kişi )

2

Yorum

7

Beğeni

5,0

Puan

233

Okunma

SİRK CAMBAZI...

SİRK CAMBAZI...




Düş iklimlerinden firar eden bir günün öğretisidir içimde saklı o mermer mezar başlığı ve aşkla kıyama durduğum zamanlardan artık medet ummuyorum aslında sürgülediğim yüreğime yeni bir şans verip de sevdiğim ve öykündüğüm güzelliklerden dem filan da vurmuyorum.
Şehre gelen sirkin ip cambazıyım elbet o gergin ipin değil kırgın kalemin üstünde yürüyorum bir ileri bir geri…
Taş plaklar devri çoktan geçti.
Ve bizler yavaş yavaş taş devrine doğru geri adımlarla gidiyoruz.
Oysaki…
Sözüm ona teknoloji çağında herkes makineye dönmüş fıtratları ile birbirlerine negatif enerji yüklemeyi pek bir severken.
Dünsüz bir gündeyim.
Ansız ve ansızın seken bir kurşun gibiyim ve işte sözcüklerimin ayağına sıkıyorum kurşunları ve hala o ipte yürümeye çalışıyorum.
Bir sirk hayvanı gibi kimi insan ve aynalara bakmıyorlar sadece içlerindeki karanlığı etrafa bir sinerji olarak sunuyorlar.
Oysaki ben gün ışığını depolayıp geceyi bile aydınlık kılma gayreti içerisinde devinip duruyorum.
Dövündüğümse yalan.
Dövdüğüm elbet elimdeki kalemin hazin yüklü sesi.
İç âlemimde saklı turkuaz bir gece ve turuncu güneşin aydınlık kıldığı cihanda hangi vazifeyi ifa etmek adına dünyaya geldiğimi bilemezken sadece iç sesime riayet ediyorum üstelik çocukluğumdan beri.
Yazmaya başlayalı on iki ya da on üç sene olsa bile içimdeki sevgi yüklü seyyah yazmaya başlamazdan önce de böyleydi.
Satırlarımı kâğıda yığarken önceme dönüyorum.
Kâh okul yolundayım.
Kâh iş hayatında.
Kâh dost meclisinde.
Kâh yüreğimi kıranlar arasında tüm yüreğimi de insanlara açmışken ve sevmeyi sevmişken.
Rütbem sökük artık: sevgi ile diktiğim rütbem soluk ve küskün nihayetinde kalemin ucunda gidip geldiğim sözcük deryalarından payıma düşense kırık ve canı yanan bir yürek.
Ruhumun da dilemması.
Sözcüklerin retinası belki de yırtılan ve git gide büyüyen gözlük numaram ve uğradığım ihanetlerin bir o kadar göz bebeklerimi büyüttüğü bir o kadar gözümde büyüttüğüm bir ordu insan hal böyleyken ben de emir eriyim cihanın.
Cafcaflı coşkum.
Ansızın kararan gökyüzü ve rahmetin sadece beni ıslattığı ve paye verdiğim kimse artık gerisin geri kaçtığım üstelik bir öncesinden de hızlı ve mahcup bir ifade ile içime sığındığım ve içimdeki Mevla ve attığım bir adım sonrası Rabbime O’nun tanıklığında yaptığım hiçbir şeyin yanlışın da varlığından rahatsızlık filan duymuyorum ne de olsa doğrularımla erdim ben bu mertebeye. Ama hangi doğrular?
Dünyanın literatüründe maskesiz ve yalansız yaşadığım kadar da doğrularımın insanlar tarafından tek tek silindiği aslında silinen benken ve gözden düşen ve sevmek rutinim iken artık acıların kat çıktığı bir sevgi devri âleminde nihayetinde top tüfek kuşandığım ve hedef tahtası kimliğimle sorup da soruşturuyorum hani kime ne gibi bir yanlış yaptım, diye aralıksız sorgulandığım yetmezmiş gibi yaşama sevincimin de nihayetinde çalındığı gerçeği ile baş başa kalıp baştan başlamanın da artık gereksiz olduğu inancı ile…
İnancımın doğrultusunda elbet yaşamak.
Lakin insanlara da inanmayı pek bir kanıksamışken şimdilerde ise kendime olan inancımı bir kere daha yitirdiğim.
Ve hala sirkte sözcüklerle gösteri yapan bir ip cambazıyım ve ne zamanki düşecek olsam insanların gözlerinin içi gülüyor ve ben sadece semaya dikiyorum gözlerimi birilerinin gözlerinin içine bakıp da onlardaki bu yanılgıyı görmek dahi istemiyorum.
Ulemasıyım belki de dünün ve günde kayıtlı tek mutluluk ibaresi yokken yarının yolunu gözlüyorum aslında kendime duyduğum özlemle yazıyor ve yaşıyorum.
Öznemse özlem yüklü.
Öz veri ile yaşadığım ve sevdiğim bunca insan.
Mutluluğun fermanı henüz yazılmamışken.
Ve birilerinin verdiği fetvanın sonlanmadığını görüp de üstelik kendi fetvalarına kendileri bile inanmazken…
Bir hüzün alayı.
Resmigeçidi duyguların ve kalem de hala direnirken ve yaza yaza nasırlaşmış filan da değil parmaklarım çünkü yazarken hiçbir şeye dokunmuyorum ve yüreğimin dokunulmazlığında bir bir farkındayım da çevremde olup bitenin.
Neden zor geliyorsa artık insanlara sevmek ve inanmak?
Ve farazi bir akımla mizacımdaki bu standart sapma ile müthiş bir içerik analizi yapıyorum derbeder olmuş kimliğimden sarkan üç beş duygudan geride kalanı söylemiyorum bile.


Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (4)

5.0

100% (4)

Sirk cambazı... Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Sirk cambazı... yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
SİRK CAMBAZI... yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Esrakilic1982
Esrakilic1982, @esrakilic1982
4.4.2025 12:55:59
5 puan verdi
Bir zamanlar sevdanın en masum halini, kalbinin en ince telini çalmış olan bir yazın çocuğuydum ben. Düşlerin, düşüncelerin ardında saklı bir hayat var, diyorum ama kimse anlamaz. Her şey bir şarkı gibi dökülür, bir şiir gibi. Belki de o yüzden günleri bu kadar yaşanır, birer an gibi gelir. Günün akşamında ne var ki? Biraz daha kararmış gökyüzü, biraz daha soğumuş bir çay. Hayatın penceresinden bakan bir çocuk, ne bilsin bu karmaşayı. Oysa o da, biz de sadece geçiyoruz… Ve ne kadar da alışık olmuşuz bu yalnızlığa. Ama işte, yazmak lazım her şeye rağmen. Gökyüzü belki de bizim gibi biraz usulca, ama her zaman biraz da gülerek döner. Benim gözlerim hep yolda, çünkü bilirim ki, bu hayat bir yolculuk ve sonunda bir yere varmak değil, varlığını anlamak… Bu yüzden diyorum, yolda yürüyen bir şair olarak, yaşamak zaten güzel. Her anı değerli kılmak, sadece yaşarken değil, yazarken de; sükunet içinde, ama daima bir kalp atışı gibi.

Hayatta her şeyin geçici olduğunu ama güzelliklerin yazıya dökülerek kalıcılaştığını anlatmak istiyorum. Benim için çok kıymetli olan bir noktayı vurgulamak isterim: Geriye ne kalacaksa, kalbin sesidir. Her anı yaşayarak yazmak, her kelimeyi içselleştirerek hayatta olmak, bir şairin gerçek görevidir.

Yüreğinize sağlık
ABDULKERİM KAYA
ABDULKERİM KAYA, @abdulkerimkaya
4.4.2025 12:33:43
5 puan verdi
çok güzeldi,çok acıklıydı,çok doğru,
Allah razı olsun
sevgi ve özlem vardı,
Hakikat vardı,
o çok güzel yüreğine sağlık Üstadem
ders vericiydi,akıcı anlamlı
düşündürücüydü
kutluyorum Dualarımla selamlarımla.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL