0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
67
Okunma
M. NİHAT MALKOÇ
Zaman bir su misali akıp gitti yine… Günler günleri, aylar ayları, yıllar yılları kovalayıp durdu… Yepyeni ve taptaze coşku ve heyecanlarla dolu bir Ramazan bayramını idrak ediyoruz. Bu bizim için bahtiyarlıkların en heyecan vericisi olsa gerek…
Fakat bu yıl bayramı biraz daha buruk yaşıyoruz. Çünkü Müslüman toprakları kan ve gözyaşıyla sulanmış… İnananların feryadı ve elemi dinmiyor. Irak’ta yıllardan beri Amerikan zulmü yaşanıyor. Sahabe kabirleri düşman çizmeleri altında…
Müslüman devletler arasında Türkiye’ye kayıtsız ve şartsız bir sevgi besleyen Pakistan, depremin acılarını henüz üzerinden atamamış… O Pakistan ki bize en zor zamanlarımızda kucak açmış, kadınları kollarındaki bilezikleri çıkararak millî mücadelemize kendilerince katkıda bulunmuştur. Bugün onlar bizlerden medet umuyor. Yardım elimizi uzatmamızı bekliyor. Tarihî bir imtihan veriyoruz bu anlamda…
Bu şartlar altında olsa da bayramlar diğer günlere nazaran farklı bir atmosferi hayatımıza taşıyorlar. İçimizin kıpır kıpır olmasını sağlıyorlar. Gönül dünyamızı şenlendiriyorlar. Akrabalarımızı ve cümle dostlarımızı görüyoruz bu mânâda… Bayramlar olmasa sıla-ı rahim mevhumu lügatimizden silinecek…
Bayramlar merhamet duygularımızın inkişaf ettiği müstesna zaman dilimleridir. Barış ve kardeşliğe vesiledirler. Dostlukların pekiştiği, sevinçlerin çoğaldığı, hayallerin gerçek olduğu, belki durgun, belki yorgun, yine de mutlu, yine de umutlu sevgi dolu anların hayatımıza aksidir bu güzide günler…
Kâinatın yaratıcısı ve âlemlerin Rabbi yüce Allah’a sonsuz şükürler olsun ki Ramazan bereketiyle, bolluğuyla geldi, tüm insanlık için hayırlara vesile oldu. Gönüllerimizin pası silindi. Bir ay da olsa hayatımız düzene girdi. Cinayet ve kavgalar önceki zamanlara nazaran kat kat azaldı. İnsanlar hâl ve hareketlerinde vicdanının sesine kulak verdi. Büyük bir imtihanı hayırlısıyla geçtiler.
Edebiyatımızın en büyük isimlerinden olan Yahya Kemal Beyatlı “Süleymaniye’de Bayram Sabahı” adlı şiirinde bayramın manevî cephesini o harikulâde üslûbuyla şöyle yansıtıyordu bizlere:
“Artarak gönlümün aydınlığı her saniyede
Bir mehabetli sabah oldu Süleymaniye’de
Kendi gök kubbemiz altında bu bayram saati,
Dokuz asrında bütün halkı, bütün memleketi
Yer yer aksettiriyor mavileşen manzaradan,
Kalkıyor tozlu zaman perdesi her an aradan.
Gecenin bitmeğe yüz tuttuğu andan beridir,
Duyulan gökte kanat, yerde ayak sesleridir.
Bir geliş var!.. Ne mübarek, ne garip âlem bu!..
Hava boydan boya binlerce hayaletle dolu...
Her ufuktan bu geliş eski seferlerdendir;
O seferlerle açılmış nice yerlerdendir.
Bu sükûnette karıştıkça karanlıkla ışık
Yürüyor, durmadan, insan ve hayalet karışık;
Kimi gökten, kimi yerden üşüşüp her kapıya,
Giriyor, birbiri ardınca, ilâhî yapıya.
Tanrının mabedi her bir tarafından doluyor,
Bu saatlerde Süleymaniye tarih oluyor.”
Biz Yahya Kemal’in bu asil hissiyatını tadamıyoruz bugün… Zaman pek çok şeyle birlikte bayram coşkumuzu da aldı yüreğimizden… Bayramlar eskisi gibi haz vermiyor inananlara… Çünkü dünyaya ve hayata bakışı değişti insanların… Maddiyat, maneviyata tercih edildi. İnsaf duyguları törpülendi. Böyle de olsa bayramları bayram gibi yaşamalı ve yaşatmalıyız. Biz yaşayamıyorsak bile bu ulvî hisleri geleceğimizin teminatı olan çocuklarımıza yaşatmalıyız. Bütün Müslümanların mübarek Ramazan bayramını kutluyor, herkes için hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum.