Mütavazi olmalıyız. çünkü gelip geçiçiyiz ve unutulacağız. hayat başkalarına muvaffakiyetlerimizi anlatmak için geçirilmeyecek kadar kısadır. -- carnegie
Yakamozmavisi
Yakamozmavisi
@yakamozmavisi

Anı Yaşa

25 Mart 2025 Salı
Yorum

Anı Yaşa

2

Yorum

5

Beğeni

0,0

Puan

136

Okunma

Anı Yaşa

Anı Yaşa

Sevgili dost,
Geçen zaman içinde senden bana yadigâr, yegane bir kelime kaldı. Her fırsatta söyleyip, hatırlattığın. "Anı yaşa," diyordun! Günler boyunca, anlar boyunca kaç sabah oldu? Kaç zaman geçti, biliyor musun? Güneş kaç kez okşadı toprağın yüzünü, kaç bahar geçti. Kaç hazan mevsiminde, hangi dağın zirvesinde rüzgâr esti? Anlar diyordun ya! Yaşanmış, yaşanmaya muhtaç kaç hayal peşinde koştu insan. Kim hangi yola düştü? Kim hangi yolda kayboldu? Hangi dere çağladı, işittin mi? Kim geceye saklandı, kim gece boyu elini göklere açtı gördün mü? Kim lâl oldu sustu, şükretti bildin mi? Kim karar verdi? Kim yolundan döndü bildin mi?

Aslında sorular, sorgularla çalmayacaktım kapını. Lakin zaman bile ileriye almaktan yoruldu. Rüzgârsız mevsimler yaşıyor gibiyim. Sallantısız, kıpırtısız! Ne kadar uykusuz kalırsa o kadar düşsüz kalıyor insan. Kalabalıklar yalnızlık yüklüyor insanın omzuna, yalnızlaştırıyor. İnsan kendi kendine sükûtu öğreniyor. Fakat bir türlü unutamıyor, söylenmemiş sözcükleri. Sevgili dost sen unuttun mu?

Gidişin mi demeliyim, terk edişin mi? Yoksa ölüm gibi bu sessizliğini mi? Şimdi bilmiyorum hangisi daha doğru olurdu? İnsan anlamayınca, anlamlandıramıyor belli ki! Biliyorsun içimde hiç büyümeyen bir çocuğun duasıyla gelmiştin. Biz seninle Nisan yağmuru altında el ele tutuşmuş, deli gibi dönen, dönerken deli gibi gülen iki küçük çocuktuk sadece. İlla gitmeli miydin? İlla bu suskuya bir anlam yüklemeli mıydım? Oysa ki bir vakit aynı taşın üstünde yan yana oturmuş, doğan güneşe türküler söylemiştik. İki kanat tek yürek aynı gökyüzünde süzülecektik...

Nicedir iki noktayı üst üste koyacak mecalim yok. Lakin bir anlamı olmalıydı bu yaşananların. İnsan bazen öyle bir labirentte kayboluyor ki hem düşleri hem düşünceleri hem de kelimeleri göz hapsine alıyor, parantezi kapatıyor. Gülüyorum şimdi o çocuksu hallerime, hayalime. Zira ben eşitliğin bir yanında hep sen varsın sanmıştım. Paylaşmak esastır diye!

Sahi zaman diyordum ya... Yaşanmış onca an içinde, seni seçmiyorum artık. Sen o kadehte kalan tortu gibisin, toprağa döküyorum. Zamana, yaşananlara, anlardan elimde kalanlara bakıp, korumaya alıyorum kendimi. Acımıyor, acıtmıyorum kimseyi. Yol ki benimdi, yol ki kaderdi, hayat bu diyip yükümü yükleniyorum yol ayrımında. Fakat yine de bir hüzün bulutu yükleniyor omzuma. Hala köprülerde, garlarda, gemilerde yeni bir şehre gelenlerin sevinciyle, şehri terk edenlerin hüznünü taşıyorum.

Bir sufiye aşk öğretilir mi? Oysaki aşkı anlatırken bile o sufiye ihtiyaç var! Belki de mesele aşkı o bilmeyene anlatmak! Aşkın cazibesini o cezbe halini bilmeyene anlatmaktır mesele. İnsanın ayağını yerden kesen o heyecan, o tutku kısacık "an"lardan ibaret. Bunca insan masumiyet dolu o kısacık anın kölesi olmuş! Doğarken yalnız, yaşarken yapayalnız ve ölünce kimsesiz kalacak insan bir heves o umudun peşinde. Adına sevda, sevgi, aşk, mutluluk denen o kısa anı insan denen canlı sanki bilinçdışında bir yerde yaşamış, o sıcaklığı hissetmiş sonra yitirmiş gibi. Bu yüzden bu arayış, bu umut hiç bitmiyor. Ve sanırım bu hal sadece bir kısır döngü. İyiyiz böyle, anı yaşıyoruz, akışta kalıyoruz!

Ne diyordu Cüneydi Bağdadi Hazretleri. Ömür sermayemiz eriyor! Ne çabuk unutuyoruz sayılı nefesler aldığımızı. Aramızda eriyip giden, tükenen zamana bakınca üzülmemek elde değil. İnsan meseleyi nefes almak olarak görüyor. Lakin mesele sadece nefes almak değildi. Belki de nefes olmaktı! Adına ömür denen ve anlardan ibaret o kısacık zaman dilimlerinden geriye kalan, tek hatırlanan bize nefes olanlar? Sevgili dost hatırlıyor musun aldığın o nefesi? Peki ya nefis?

Yaşadığım her deneyim, kalbime dokunan her insan, sevgi sandığım her yanılsamanın yollarımız kesişsin diye olduğunu biliyorum. Gittiğim, gidemedigim, seçtiğim, seçemediğim her yol ayrımında belki de bilmeden seni seçiyorum. Yol sana çıkana kadar yazdığım onca şiir, onca hikâye var. Okumak ister misin? Sevgili dost okurken kalbinin sesini duymak ister misin?

25Mart2025
Zeynep Özmen

Paylaş
Beğenenler
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Anı yaşa Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Anı yaşa yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Anı Yaşa yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
turgaykurtulus
turgaykurtulus, @turgaykurtulus
25.3.2025 22:42:03
Yazınız, insan ilişkilerindeki çatışmaları, zamanın anlamını ve aşkın karmaşıklığını çok güzel bir şekilde yansıtıyor. Bu tür yazılar, okuyuculara kendi hayatlarını sorgulama fırsatı veriyor. Emeğinize sağlık, lütfen yazmaya devam edin.

Işık ve sevgiyle kalın.
Etkili Yorum
Yinsani
Yinsani, @yinsani2
25.3.2025 02:42:09
Sevgili Dost;

Anların bir ömre bedel olduğu, zihnin o anı her daim en önde tuttuğu donuk görüntüler, sözler, hareketler, dokunuşlar belki mimiklerin neden önde olduğunu ve dönüp dolaşıp yaşamın hengamesinde o anlarda bir sır var gibi kilitlendiğimiz anların da anlamını kaybetmeye durduğu anların içinde ne yapabilir ki aşk.

Haberler gelir kulağına, çırağı olduğun demirci vefat etmiştir iki ay önce, büyük amcanın on üç yaşındaki kızı intihar etmiştir sen başka bir şehirdeyken; yine annenin dayısı seksen yaşlarına yakın kendini asmıştır elma ağacına, lisedeki en yakın arkadaşının kardeşi de intiharla gitmiştir bu dünyadan, on beş yıllık arkadaşın eşiyle boşanma aşamasına gelmiştir, yakın komşunun annesi yoğun bakımda, ilk okulda top oynadığın arkadaşın trafik kazasında göçmüştür.

Yıllardır dua ve ibadetle hem hal olanların, bu halleri bitince ve tüm inançlardan ve Tanrı söylencelerinden azat ettiklerinde kendilerini, erdikleri huzuru sufi nasıl anlatabilir insana. "Yanmadıktan sonra aşk neye yarar" diyenlerin sözleri gönüllerin karanlığında, alemlerin yıldız ışıkları arasında kaybolduğunda, dost nasıl yitiğini tekrar verebilir insana.

Mucizelerin sadece hikaye olduğu bir edebiyatın içinde, insanı kandırmak için kalabalıkların nasıl kendini kandırdıklarını görünce , hiç bir karıncanın bir fili ezemeyeceğini bilince, senden üstün zekaların meydana indiği teknolojilerin ortasında soluksuz ve nefessiz kalmanın resminde yine de akışında yaşayıp gittiğin bir dünyayı hangi dost doğruca tarif edebilir insana..

İnsanları üzmekten kaçınırken hep sükut halinde olmak gerektiğini anlasan da, delirmekten kaçınırken ses verdiğinde kuduzların nasıl seni parçalamaya kalktığını anladığında, en zeki bilim insanlarının neden ölüm kusan icatlar ile anıldığını okuduğunda, aynalarda hangi cesaretle görebilirsin kendini.

Sevgili dost, ölülere nefes verilebilirse; sadece sonu iyilik ve güzellik ile biten, paylaşmakla dertlerin azaldığı, sevinçlerin artığı hikayelerdeki bir harf olmak için her zaman ruhumu kiraya verebilirim aşkı yaşayanlar için... Eğer kiralamak istenmiyorsa, almak istiyorsa ruhumu aşk sahipleri, ruhumu da satmaya hazır olmak için bedavaya, neler yapmam gerektiğini kimden öğrenebilirim zamanla.

**
Çok güzel bir yazı okudum, eşlik etmek istedim.
Sürç i lisanım olduysa özür dilerim.
Saygılarımla efendim, iyi geceler.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.