0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
48
Okunma
DÜNYA ŞİİR GÜNÜ
Bu haftaki köşe yazımı 21 Mart Dünya Şiir Günü’ne ayırmak istedim. Ne zamandan beri ve kimler tarafından kutlanmaya başlandı? Şair ve şiirin toplumsal gelişme ve değişmelerde rolü ve önemi nedir? Ülkemizde nasıl kutlanıyor? Sorularına yanıt arayacağım.
İlk olarak ne zaman kimler tarafından kutlanmaya başlandı? Kutlanmanın amacı nedir? sorularına yanıt bulalım;
İlk kez 1999 yılında UNESCO tarafından ilan edilen ve dünya çapında kutlanan Dünya Şiir Günü‘nün amacı “farkındalık yaratmak ve ulusal, evrensel, bölgesel şiir hareketlerine taze bir enerji sağlamak” olarak nitelendirilmiştir. Şiirin sorgulayarak çeşitlilik yarattığını belirten UNESCO, dil çeşitliliğini kutlamak için bugünü, şiir günü olarak ilan etmiş.
Şiir okumayı, yazmayı, yayınlamayı teşvik etmeyi amaçlayan Dünya Şiir Günü Dünya’nın bütün ülkelerinde kutlanmaktadır.
Bu yıl 21 Mart Dünya Şiir Günü ile ilgili olarak, Adana Büyükşehir Belediyesi’nin ve Hülya Çapar’ın katkılarıyla YAŞA-DER (Yazar Şair Ve Sanatçı Dernekleri) ve Adana YAŞA-DER. olarak katıldık.
Gününün anlam ve önemini belirtirken, 21 Mart Dünya Şiir Günü ve Newroz Bayramı’nın önemine YAŞA-DER olarak vurguladık. (Newroz Bayramı ile ilgili bir başka makalemde yer vereceğim.)
Katılımcı üyelerimiz ve diğer katılımcı şairler de gününü anlamına vurgu yaparak birer şiirlerini okudu. Şarkılar, türküler söylenerek etkinliğe farklı güzelliklerle taçlandı.
Etkinlik katkı sunan dernek başkanları ve şairlere plaket ödüle layık görülerek pekiştirildi.
Adana YAŞA DER başkanı Cumalı Kahraman ve YAŞA-DER genel başkanı Muzaffer Kalaba olarak ödüle layık görülmekten onur duyduk.
Bu belirlemeler sonrası şimdi de şairlerin toplumsal gelişme ve değişmelerdeki rolü ve önemine gelince; şair ve şiir, her dönemde olduğu gibi günümüzde de yaşamın haykırışını dile getiren en eski sanat dalıdır. Şair şiirleriyle, yaşamın bir parçası olan acı, sevinç, aşk, sevgi, özlem, ayrılık vb duygularını işler.
Şair toplumsal gerçeklikten hareket etmeli. Toplumun sorunlarına duyarsız olanlar gerçek şair olamaz.
Gerçek şair topluma ayna tutandır. Dünü bugüne, bugünü yarına taşıyandır. Yoksa yüzyıllar öncesi yazan şairlerin bugün bile okunuyor, anlaşılıyor olmasını nasıl izah edebiliriz?
‘’Şair toplumun vicdanıdır. Aynı zamanda çağının tanığı olmak zorundadır. Ruhunda hep başkaldırı vardır. Uysal değildir. Uysallaştığı an şair olmaktan çıkar. Sorgulayan, eleştiren, bir tavrı olmalıdır şairin. Ucuz, kuru, sığ ve kör bir bakış onun üslûbu değildir. Şair ayna tutandır.
Şair, Sözü çoğaltan değil, azaltandır.’’
Mevlana şairler için şair " Söz az ve öz gerektirir vesselâm" diye ifade eder.
Şair ciltlerce yazılan roman, hikaye gibi edebi yazıları, birkaç dizeye sığdırabilir. Zaten şairi diğer yazarlardan ayıran özeliği budur. Roman yaza-yaza, şiir ata-ata güzelleşir. Şiir az kelimelerle çok anlam teşkil etmeli.
Şair ve şiirleri siyasetin emrine girdiği yerde şair el üstünde tutulmuş, muhalif olduğu yerde ise acımasızca sürülmüş, hapsedilmiş veya faili meçhule gitmiştir.
Buluştuğu duygularla bütünleşen şair, kesinlikle özgür olmalı. Ön yargılardan arınmış, özgür düşünen, özgü yazmalı. Beyinlerdeki korku duvarını yıkan şairler şair, gerçek şiirlerdir.
Bu açıklamadan sonra şunu rahatlıkla söyleyebiliriz; Şairleri iki kategoride değerlendirmek mümkündür.
Birinci kategoride yer alanlar, egemenlerin hizmetine giren, onlara biat eden kiralık kalemlerdir. Bu kapı kulu sözde şairler, günümüzde de görülen bir durumdur.
İkinci kategoride yer alan şairler, zulme, yokluk, yoksulluğa, sömürü düzenine muhalif olan, ezilenlerin safında yer alan şairlerdir. Onların isteklerini şiir ve edebi eserleriyle düzene karşı onurlu duruşlarıyla dik duranlardır.
Şairler şiirlerini döneme, düzene ve iktidara yakın durmak, iktidardan nemalanmak, iktidara can suyu katmak amaçlı değil, aksine karşı durmak, kurulu düzeni sarsmak, iktidarı değiştirmek, daha yaşanır bir düzen için yazmalı.
Şiir siyasetin emrine girmemesi gerektiği gibi siyasete de teslim olmamalıdır. Elbette şairlerin bir dünya görüşü ve buna uygun olarak dik duruşu olmalı. Siyaset ve politika ayrı bir meziyet ister. Mümkün oldukça siyaset, politika ve ideolojinin emrine girmemeli diye düşünüyorum.
Son olarak da günün anlamını ifade eden şiirimi sunuyorum.
BİR AVUÇ ŞİİR
Gelin bir avuç şiirden
Umut yükleyelim
Çocukların gülüşlerine
Yarına dair
Olmasın gözlerde korku
Yüreklerinde endişe
Öyleyse yeşersin
Boy verip serpilsin
Taze umutlar
Bir avuç şiirden
Serpilsin dize-dize
Şiir dediğin aşkla
Sevdayla
Yaşama sarılmaktır
Omuz omuza
El ele halaya durmaktır
Kardeşçe
Horon tepmek
Zeybek oynamaktır
Bir avuç şiirle
Öyle usulca
Yüreklere dokunmaktır
*
Öyleyse
Gökkuşağı renklerle
Basamaklar yapalım
Mavi gökyüzüne
Karanlıklar aydınlansın
Dünyaya
Gururla bakılsın diye
Bir avuç şiirle
Dayatalım merdivenleri
Dayatalım
Şafakla doğacak güneşe
Gelin yürek yüreğe
Bir avuç şiir olalım
Tükenmez kalemle
Dize-dize
Yüreklere dolalım
Şiir dediğin
Olacaksa barışa
Kardeşliğe vesile
Akın edelim
Bir avuç şiirle
Akın edelim güneşe
Muzaffer KALABA