0
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
85
Okunma
KÜRK MANTOLU MADONNA
Türk Tiyatrosunda en büyük handikap, Yönetmenin; üçüncu göz diyebileceğimiz, ehil kişileri, prömier öncesi, "Genel prova’da" eleştiri için davet etmemeleridir!
"Ben yaptım oldu!" mantığıyla hareket edilirse, malesef oyunda hata kaçınılmaz olur!
Sevgili dostum Muharram FINDACIK’ın "Raif efendi" karakterini canlandırdığı Kürk mantolu Madonna, Sabahattin Ali’nin 1943 yılında yayımlanan bir romanı, tiyatro oyununa dönüştürülmüstür.
Eseri oyunlastıran kişiyi tanımamakla birlikte, hakkında diyebileceğim tek şey, güçlü bir kalemdir ve kendisini kutluyorum. Bu takdiri teslim etmeme gelince; tiyaroda bir terim vardır; "bazı metinler vardır oyuncuyu oynatır, bazı metinler de var oyuncu metni oynar."
Kitapta dokunaklı bir aşk hikâyesi anlatılmaktadır.
Oyun, genel çerçevesiyle ister metin olsun, ister ise, karakterler olsun, 1943’te Berlin’in o soğuk kış akşamlarında sıcacık ve bir o kadar da mahcup bir âşk’ı adeta seyirciye yaşayarak gösterdiler.
Bu güzel oyunda minimal düzeyde hatalar olmasına rağmen, müzikal bir oyuna dönüşturmeleri, o küçuk kusurları görmezden gelmeye yetiyordu.
Ne var ki, ben oyunda gordügum teknik hataları söylemezsem, öncelikle kendime, sonra dostum FINDACIK’a ve sanata haksızlık etmiş olurum.
Ki benim gözlemim. Ya da oyunu ben yönetmiş olsaydım diye söze gireyim ki, yanlış anlaşılmaya mahal vermeyeyim.
1- Rasim efendi, bir belgesel anlatır gibi, hep sahnede kalabilirdi ve kesinlikle flaşbek’te diyaloğu olmamalıydı.
2- Flaşbek’te girildiği gibi, final flasbekten cıkildığını da hissettirmeliydi.
3- Raif efendi jest mimikleriyle zeki ama bir o kadar da, sadece saf yönünü göstermeliydi. (Coşku) yapmış olması, kendisini, Anadolu saflığından ziyade, düşünsel bir engeli var izlenimi yaratmaktaydı.
4- Sahne geçişleri kusursuz ve oyunun canlı keman performansıyla desteklenmesi bir harikaydı.
5-Raif efendi Bankın üstüne çıkıp, Berlin’in güzel manzarasını anlatırken, Maria Puder’in sahneye girişini Rasim bey, Raif efendinin ceketini çekiştirerek haber vermesi şık değildi. Çünkü Rasim bey bir anlatıcıdır. Olayın yasandığı yer Berlin ama Rasim bey olayı Türkiye’de anlatıyor.
5- Karakter eşleşmeleri harikaydı.
6-Raif efendi hayal kurarak aşkı anlatmaya çalışırken, Maria Puder’in sahneye girer girmez Raif efendiye çikisması, bende bir soru işareti biraktı. Çünkü Maria sahneye girmeden, Raif efendinin ne konuştuğunu bilemezde. Bu yüzden de sahneye biraz erken girip, sol geride dinlemede kalmalıydı.
7- Flaşbekten çıkıp, Raif efendinin en az 10 yıl yaşlı haline basit bir makyajla dönüştürülmeliydi.
8- Ankara karşılaşmada kediyolu silüetinde tren camından el sallama ve o anda tren sesiyle birlikte Selda Bağcan’ın "Sürgün"adlı eseri, dış sesten verilebilirdi!
Puanım; 10/9,8
Son söz; Demek ki, bu ülkede de, istenildiğinde; William Shakespeare’ler, Çehov’lar, Dario Fo’lar çıkabilir!
Başta sevgili dostum Muharrem Fındacık ve ekip arkadaşlarına başarılar diliyor, her konuda ve her zaman yanlarında olabileceğimin sözünü veriyorum.
Efkan ÖTGÜN