0
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
111
Okunma
Günümüzde insanlar arasındaki ilişkiler giderek daha karmaşık hale geliyor. Sosyal medya ve toplumsal normlar, bireylerin yüzeysel bağlar kurmalarını teşvik ediyor ve kimliklerini gizlemelerine yol açıyor. Çoğu zaman gerçek duygular, maskelerin ardında gizli kalıyor ve insanlar, toplumsal kabul için içsel kırgınlıklarını görmezden gelmek zorunda kalıyor.
Bu, kırgınlıklarını dile getirmeyi imkansız hale getiriyor. “Kırgınlığımı anlatsam, astarı pahalı olan insanlarla yüzleşirim” sözünde, toplumsal yapının ve bireylerin iki yüzlülüğüne dair önemli bir eleştiri var. Kırgınlıklar bazen sıradan insanlarla değil, statü sahibi görülen ve toplumsal açıdan değerli kabul edilen kişilerle yüzleşmek anlamına gelir. Bu kişiler çoğu zaman iç dünyalarını maskelerle saklarlar ve gerçek samimiyetleri tartışmaya açıktır.
Bu, “kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla” atasözü gibi, dolaylı bir şekilde toplumsal yapıları ve bireylerin yüzeyselliğini vurgular. İnsanlar, kırgınlıkları dile getirmeye korkar, çünkü bunu yapmak, “saygın” görünen insanlarla yüzleşmeyi gerektirir. Ancak o saygınlık, çoğu zaman bir maskedir ve hakikat ile gerçeklik arasında büyük bir boşluk vardır.
Toplumda ayrıcalıklı görünen insanlar, genellikle daha fazla statü ve ayrıcalık kazanır. Ancak bu durum, duygusal anlamda kendini ifade edemeyenleri ve onları baskılayan yapıları daha da güçlendirir. Gerçek duyguları ifade etme hakkı her bireyin olmalıdır.
Sonuç olarak, "Kırgınlığımı anlatsam, astarı pahalı olan insanlarla yüzleşirim" sözü, toplumsal çelişkileri ve iki yüzlülüğü yansıtır. Her bireyin duygularını özgürce ifade etme hakkı vardır, ve bu hak, kimseye göre değişmemelidir.
Remziye ÇELİK