0
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
53
Okunma
Bir insan kaç şehir sığdırabilir yüreğine? Kaç sokak ezberleyebilir, kaç kahve kokusuna alışabilir, kaç vedayı geride bırakabilir? Şehirler, haritalarda isimleriyle, caddeleriyle yer bulur ama insanın içinde bıraktıklarıyla şekillenir. Bir şehri terk ettiğinizde, gerçekten ayrılmış olur musunuz, yoksa o şehir içinizde yaşamaya devam eder mi?
İstanbul’la başladım yolculuğuma. Bu şehir, kalabalığıyla insana var olmanın ve yok olmanın aynı şey olabileceğini öğretir. Vapur güvertesinde oturup suya baktığımda, dalgaların arasında kaybolmuş hayaller gördüm. İstanbul’da her şey bir süreliğine var olur, sonra gözden kaybolur. Bir sokakta yürürken kulağınıza çalınan bir melodi, köşeyi döner dönmez sessizliğe gömülür. İnsan burada, her gün biraz daha eksilir ama yok olmaz. Eksilmek de var olmanın başka bir biçimidir belki.
Sonra Bursa’ya gittim. Yeşilin içinde saklanmış bir şehirdi burası. Bir çay bahçesinde oturup zamanı dinledim. Çayın buharı yükselirken, geçmişin anıları da zihnimde belirdi. Bursa, insana durmayı ve dinlemeyi öğretir. İstanbul’un koşuşturmacasında kaybolan sesler burada yankılanır. Ama fark ettim ki, sessizlik de bazen bir yük olabilir. İnsan kendi sesini duymaya başladığında, geçmişin hayaletleri de fısıldamaya başlar.
Eskişehir’e vardığımda, suyun akışına bırakılmış bir şehrin ne demek olduğunu anladım. Kanalların üzerinde süzülen sandallar, zamanı taşıyordu sanki. Bir şehir insana özgürlüğü nasıl hissettirebilir diye düşündüm. Burada, sokaklar genişti, rüzgar sertti, insanlar gülümsüyordu. Ama özgürlük, bazen bir yanılsamadır. Bazen insan, en özgür hissettiği yerde en derin bağlarla bir şeye tutunur. Bir sokakta yürürken, geçmişten bir anı beliriverir; bir kahve kokusu, eski bir dostun kahkahasını hatırlatır. Özgürlük, geçmişten kopmak değildir belki de, onunla barışabilmektir.
İzmir’de deniz kokusu içime dolduğunda, bir şeyi anladım: İnsan hiçbir yere tam olarak ait olmaz. Çünkü her şehir, insandan bir şey alır ve yerine bir başka şey bırakır. Rüzgar yüzümü yalarken düşündüm, İzmir bana ne bırakmıştı? Bir vedayı, bir başlangıcı, bir unutmayı…
Unutmak, gerçekten mümkün mü? Yoksa sadece anıları başka bir duygunun içine gizleyip taşımaya devam mı ederiz?
Şehirler değişir, insanlar değişir, biz değişiriz. Ama kaybolan şeyler, gerçekten kaybolmaz. Belki de her şehir, içimizde bir harita çizer. Bu harita, sokak isimleriyle değil, hislerle doludur. Bir şehri hatırladığımızda, aslında bir anıyı, bir duyguyu hatırlarız. Ve belki de en önemlisi, kaybolmaktan korkmamaktır. Çünkü bazen kaybolmak, varmanın tek yoludur.
Turgay Kurtuluş