0
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
200
Okunma
"Yarın konuşuruz demeyin, kırgın dargın uyumayın. Uyuyup da uyanmamak, uyanıp da bulamamak var... Sonuçta yarını olmayan bir dünyadayız."
Hayat, ertelemelerle harcanamayacak kadar kısa ve belirsiz. Bugün sahip olduklarımız, yarın elimizden kayıp gidebilir. İnsan, bir dostuyla kavgalı yatıp sabaha barışma fırsatı bulamayabilir. Söylenmesi gereken sözler boğazda düğümlü kalırken, pişmanlık yarınla beraber yok olabilir.
Sevdiklerimize daha fazla zaman ayırmalı, öfkemizi gurura kurban etmemeli, sevgimizi göstermekten çekinmemeliyiz. Çünkü hiçbirimiz, bir sonraki güne uyanacağımızın garantisini taşıyamıyoruz.
Yağmurun ince ince yağdığı bir akşamüstüydü. Cemil, pencereden dışarı bakarken içini tarifsiz bir pişmanlık duygusu kapladı. Oğluyla son konuşmalarını hatırladı. Küçük bir mesele yüzünden aralarında tartışma çıkmış, Cemil sinirle telefonu kapatmıştı. "Sonra konuşuruz," demişti oğlu, ama "sonra" hiç gelmemişti...
Sabah aldıkları haberle dünyaları başlarına yıkılmıştı: Oğlu, geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetmişti. Cemil, bir daha asla onun sesini duyamayacağını, "Baba, seni seviyorum" diyemeyeceğini anlamıştı. Bir telefon görüşmesi, birkaç sıcak cümle… Bunlar hayatta kalmak için yetmezdi ama geride kalanlar için bir ömür boyu sürecek pişmanlığı engelleyebilirdi.
Cemil’in yaşadığı, çoğumuzun farkında olmadan sürdürdüğü bir hayatın keskin gerçeğiydi. Kaç kez kırıldık ama "daha sonra konuşuruz" diye öteledik? Kaç kez sevgimizi göstermekte geç kaldık?
Bu hikâye, hepimizin yaşamında bir noktada karşılaşabileceği bir gerçekle yüzleşmeyi sağlıyor. Sevginizi söylemek için yarını beklemeyin. Affetmek için yarını beklemeyin. Birinin gönlünü almak için yarını beklemeyin. Çünkü yarın olmayabilir.
Düşündüğümüzde, hayatın aslında bir nefes kadar kısa olduğunu ve sevdiklerimizle dolu dolu yaşamanın ne kadar önemli olduğunu anlıyoruz. O yüzden, bugün sevdiğiniz insanlara sarılın, barışın, konuşun ve "yarın" kelimesini beklemeyin.
Erol Kekeç/13.03.2025/Sancaktepe/İST