0
Yorum
8
Beğeni
0,0
Puan
130
Okunma
Zamanın içinde bir girdap gibi dönen çark var. Bu çarkın dişlileri, kimliklerini unutan, çıkarlarının peşinde koşan insanlarla dolu. Kimisi yönetimin gölgesinde palazlanırken, kimisi de gücün karşısında yer almış gibi görünse de aslında aynı çarkın başka bir dişlisi olmaktan öteye geçemiyor. Herkes, çıkarlarını korumak adına birbirine yaslanıyor, birbirini kolluyor. Bir bütün gibi görünen ama içten içe çürümüş bir sistemin içinde, halkın yoksulluğu ve çaresizliği sadece bir araç olarak kullanılıyor.
Halk, yıllardır uygulanan küçük yardımlarla, geçici işlerle kandırılırken hayatta kalabilmek için verilen üç beş kuruşun, aslında onlardan çalınanlar dı . Üstelik bu yardımlar, başkalarının haklarından alınarak sağlanıyordu. öyle ki hakkı olanın elinden alınıp, hak etmeyenlere sunuluyor ve buna da “adalet” diyorlardı.
Daha acı olanı ise, bu çarkın döndüğünü görenlerin suskunluğu anlaşılır gibi değildi, Birçoğu ya bir menfaat karşılığında ya da korkunun pençesinde seslerini bile yitirmişlerdi. Arada bir çıkan cılız sesler, derin boşluklarda kayboluyor. Bir şeylerin yanlış olduğunu fısıldayanlar bile, günün sonunda kendilerini sistemin içinde buluyor. Gerçekleri dile getirenler ya susturuluyor ya da duymazdan geliniyor.
Aynı ülkede, aynı sokaklarda, aynı ekmeği bölüşmesi gereken insanlar arasında uçurumlar oluşmuş. Birileri, varlık içinde zevki sefa sürerken, diğerleri akşam ne yiyeceğini dahi bilmiyorsa bu düzene ve dönen çarka alışanlar için her şey yolunda diyerek susuyorsa ve kimse çıkıp da bu nasıl bir düzen diye sormuyorsa daha da kötüsü, çalınan haklarını aramak yerine verilen kırıntılara bile Allah razı olsun diyenler varken çarkı durdurmak mümkün mü. söylesenize Allah kimden razı olsun, Hırsızdan mı yoksa başkasının hakkını yiyen o kimliksizler den mi.
Unutmayın burada ki esas amaç bu çark döndürmeye devam etmek ve hatta büyüterek devam etmektir bu çark böyle devam ettikçe, yoksulluk daha da derinleşecek, adaletsizlik büyüyecek ve hak sahibi olanlar hep kaybeden taraf olacak. Çünkü çark, döndükçe güçlenen, büyüdükçe daha acımasız hale gelecek ve bu bir sistemin olmazsa olmaz bir parçasıdır. Güçlü dahada güçlenirken, güçsüz ise tamamen güç kaybedecek. Bunu değiştirmek, için o çarkı kırmak gerekir o da ancak yaşananların ve bunların farkında olanların seslerini yükseltmesiyle belki mümkün olabilir. Şu anki haliyle bakıldığında görünen o ki bir kabulleniş sistematik olarak devrede ama bilinmelidir ki sessizlik bir nevi kabullenmedir.
Ama sessizlikler çok derindir .
"Ne acıdır ki en büyük zulüm, haksızlığa uğrayanın değil, onu görenlerin görmezden gelmeleri ve sessiz kalmalarıdır."
*
Mehmet Demir
19325