0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
31
Okunma
Aşk sığınmaktır. Ve sığınmakta bir aşk var. Eğer âşık olmasaydık sığınmayacaktık. Ve sığınmasaydık âşık olduğumuz yalandı. Kaçabileceğimiz şeyler olduğunu farkettik. Korktuk. Kendimize de güvenmedik. Kendimize güvenseydik kaçmayacaktık. Hem de korkmayacaktık. İstiğnamız aczimize yenildi. Ne mutlu. Azgınlığımız aşkımıza yenildi. Sevmeye başladık. İçimizde ötemize yollar açıldı. Yara diyorsun belki onlara. Ötemiz içimizi fethe başladı. Biz de içimizden uzanıp ötemizi fethe başladık. Karşılıklı akınlar öyle bir raddeye geldi ki kalbimiz sevgilinin rengiyle kendi rengini ayıramaz oldu. Kimin kılıcı kimi kesiyor belli değildi. Kılıç da bizdik kesik de. Kan da bizimdi kanatan da. ’Fena’ diye işte buna diyorlar. İntiharın birtek bu şekli caizdir. Adına ’fena’ dediler ama hiç ’fena’ birşey gibi gelmedi bize. Sonsuzluğun sırrına değişimiz, bir ölçüde, ham kendiliğimizi sonlandırmakla oldu sanki. Lakin ham kendiliğimizi sonlandırmak da sevgilinin bize varlığımızı cilalayıp yeniden bahşetmesiyle sonuçlanıyordu.
Karşılığında cennet verilerek alınan bizdik. Çünkü satmaya cesaret etmiştik. Bakınız, aşinayız, kalbimizin hukukundan bahsediyorum size. Bana hakvermeseniz bile o hissediyor kendisinden bahsedildiğini. Heyecanlanıyor. Zira beka şarkısını nerede duysa eşlik etmeye yatkındır. Çekilir de sesi vardır. Sözüyse pek hazindir. Dinlenilmek ister. Gülistanla bülbüldür.
Sevda sığınacak bir yer bulduğunu farketmekle başlar. Sığınacağını bulan sevdayı bulur. Sığınmayanın sevdası yoktur. Sahip olmaya çalışanın sevdası yoktur. Sevda sahip olunmaktır. Tevekkül uçurumundan beklentilerini aşağıya bırakmaktır teslim. İçindeki en nârin yere dokunulduğunda, tellerinden gelen binbir nağmeyle göğsün çınladığında yani, bastıramaz hale geldiğinde onu, evet, işte sana ’sevmek’ hediye edilir. Şeytana da çok yüklenme bu bahiste. O seni sevgili sahibi kılmak için bir vesile sadece. Sınanmaya bir perde. Zannınca sevgilisini ona layık olmayanlardan korumaya çalışıyor. Âdemiyete hasımlığı bu yüzden. Güvenmiyor asla bize. Toprak nasıl temiz olur? Ateş ise gubar bırakmaz. Kıskançlığıyla ona bir tenzih işi yaptırılıyor böylece. Gemileri yakmış. Yolları kesiyor. Tuzakları kuruyor. Zira varılacak dergâh kömürcüler ocağı değil. Göğsünde elmas taşıyanlar el-etek öpebilecekler. Kömürüyle gelenler mahzene inecekler. Yanacakları var daha onların. Var ki ateşten yaratılana bu denli meylettiler.
Kömürüyle gelenler sevgilinin huzuruna çıkmasın diye uğraşıyor o da. Varsın kıskançlığı gözlerini köretsin. Onu köredenin nazarından karanlıktaki kara karınca bile saklanamaz. Zaten sığınmayı terkeden herkesin bir bahanesi var. Sipere girmeyeni illa silahı kör etmiştir. Âmâ olmasaydı harp meydanında siper aramaz mıydı? Yaralarına körleşmeyen Yaradanına karşı körleşir mi hiç? Hasmını gayesi sanan da intikama avlanıyor. Av aramak da avlanmaktır avına.
Sığınıyorsan boğuşmuyorsun demektir. Dişlerini sakla. Pençelerini tut. Sana savaşman emredilmedi çünkü. Sana sığınman emredildi. Dişlerine güvendikçe o dişler seni yaralıyor. Pençene tevekkül ettikçe çizdiği sen oluyorsun. Tehevvür cesaret değildir. Kollarına güvenenin imtihanı kollarıdır. Yumruğuna güvenenin imtihanı yumruğu. Her köprünün vardır bir Deli Dumrul’u. Tekebbürümüz yıkılmalı şeytandan önce. Şeytan da tekebbürümüzün yıkıldığını görüp yıkılmalı. İhlas kibrin zıttıdır. Her duvardan önce duvarımız ’ben’den umduklarımızdır.
Kendiliğimizde sandıklarımızdır. ’Ben’den bildiklerimizdir. Ve önce sığınmak emredildi. Ve önce istiaze. Önce istiaze, çünkü, her sonra önceyi terketmekle başlar. Durduğunu sandığın yerleri terkeceksin. Bir sevgili sahibi olacaksın önce. O sevgili sana, sende, senden başka birşey öğretecek. Sende senden başka birşeyler olduğunu öğreneceksin. İçinden dışına binbir yol. Dışından içine birbir yol. İletken olmanın başlangıcı budur. Kendinden başkasına parça olmak. Artık salt kendin olamamak. Salt kendin kalamamak. "Allah’ın adıyla!" demeden önce bu lazım bize. Sığınmak nedir anlamadıysan "Allah’ın adıyla!" demek nedir hiç anlamadın demektir azizim. Terketmediğin yer yok ki varacağın yer de bulunsun. Sevgilinin adını anmak başka şey, almak başka, anlamak bambaşka. O yüzden diyor belki Bedii’im: "Biz dahi başta ona başlarız."