Aşk cennetin dilinden bize kalan yegane hatıradır. -- bulor
TİLHABEŞLİ FİLOZOF
TİLHABEŞLİ FİLOZOF
@tilhabeslifilozof

Büyüklük ve Sömürü Arasındaki İnce Çizgi-Gerçek Gelişme Nedir?

18 Mart 2025 Salı
Yorum

Büyüklük ve Sömürü Arasındaki İnce Çizgi-Gerçek Gelişme Nedir?

0

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

138

Okunma

Büyüklük ve Sömürü Arasındaki İnce Çizgi-Gerçek Gelişme Nedir?

Büyüklük ve Sömürü Arasındaki İnce Çizgi-Gerçek Gelişme Nedir?

Dünyada birçok devlet ve iktidar sahipleri, büyüme ve gelişme kavramlarını yanlış tanımlayarak kendi propagandalarını yaparlar. Oysa gerçek büyüklük, ne askeri güçle ne de ekonomik göstergelerle doğrudan ölçülebilir. Bir toplumun büyüklüğü, onun ahlaki duruşu, adaleti, huzuru, insanlarının mutluluğu ve özgürlükleriyle değerlendirilmelidir. Bunun aksi, yalnızca halkı daha iyi sömürmek için kurulan sistemlerin kendilerini şişirmesi anlamına gelir.

Büyüklük Güçle Değil, Adaletle Ölçülür

Güçlü olmak ile büyük olmak arasındaki fark, tarih boyunca birçok toplumun çöküşüne sebep olmuştur. Antik Roma İmparatorluğu büyük bir askeri güce sahipti, ancak içinde adalet, eşitlik ve huzur yerine yozlaşmış bir aristokrasi hüküm sürdü. Halkın büyük bir kısmı kölelik sisteminde ezilirken, zenginler sefahat içinde yaşıyordu. Aynı şekilde Osmanlı’nın yükselme döneminde devletin büyüklüğü adaletle, liyakatle, hukukun üstünlüğüyle ölçülüyordu. Fakat son dönemlerinde rüşvetin, adam kayırmanın, yolsuzluğun artmasıyla birlikte içten çöküş yaşandı.

Adaletin olmadığı yerde ne kadar büyük binalar, yollar, askeri güçler veya ekonomik göstergeler olursa olsun, bunlar halk için bir anlam taşımaz. Devletler gerçek büyüklüğe ulaşmak istiyorsa, halkın refahını sağlamalı, kimseyi ezmeden, kimseyi korkutmadan bir düzen kurmalıdır. Özgürlük, bireylerin korkusuzca düşüncelerini ifade edebildiği, kimsenin inançlarından dolayı baskı görmediği, hukukun üstün olduğu bir ortamda mümkündür.

Sömürüye Dayalı Büyüme Gerçek Büyüme Değildir

Pek çok iktidar, “büyüyoruz, şahlanıyoruz” diyerek halkı kandırmaya çalışır. Ancak burada asıl soru, büyümenin kim için olduğu ve ne şekilde sağlandığıdır. Eğer bir toplumda ekonomik büyüme varsa ama bu zengin bir kesimin servetine servet katmasına yol açarken halkın büyük kısmı fakirleşiyorsa, bu bir sömürü düzenidir.

Bunun örneklerini günümüzde birçok ülkede görebiliriz. Örneğin bazı Latin Amerika ülkeleri, ihracat rakamları ve ekonomik büyüme oranlarıyla övünürken, halklarının büyük bir kısmı yoksulluk içinde yaşamaktadır. Fabrikalar büyümüş, ihracat artmış ama çalışanlar düşük ücretlerle sömürülmüş, doğal kaynaklar elden çıkarılmış, çevre felaketleri yaşanmıştır.

Benzer şekilde sanayileşme devrimini ilk yaşayan İngiltere’de de 18. ve 19. yüzyıllarda büyük ekonomik büyüme yaşanırken işçilerin yaşam koşulları çok kötüydü. Çocuk işçiliği yaygındı, günde 12-16 saat çalıştırılan insanlar vardı. Sermaye sahipleri büyük servetler kazanırken, toplumun büyük kısmı sefalet içindeydi. İşte bu tür bir büyüme gerçek büyüme değildir, aksine bir sömürü mekanizmasının daha sistematik hale gelmesidir.

Gerçek Büyüklüğün Temel Ölçütleri

Gerçek büyüklüğün anlaşılması için bazı ölçütler belirlemek gerekir. Bunlar arasında:

1. Adalet ve Hukukun Üstünlüğü

Bir toplumda adalet varsa, insanlar haklarını ararken korkmadan yargıya başvurabiliyorsa, mahkemeler güçlüler karşısında eğilmiyorsa orada gerçek büyüklük vardır.

2. Eğitim ve Bilim

Gerçek büyüklük, halkın eğitim seviyesiyle, bilime ve sanata verilen değerle ölçülür. Bilgi ve kültür seviyesi düşük olan bir toplumun büyüklüğünden söz edilemez.

3. Ekonomik Adalet

Sadece bir kesimin değil, toplumun genelinin refah içinde yaşadığı, işçilerin emeğinin karşılığını aldığı, sosyal devlet anlayışının güçlü olduğu yerlerde gerçek büyüklük vardır.

4. Özgürlükler ve İnsan Hakları

İnsanların özgürce konuşabildiği, eleştirebildiği, farklı düşüncelere sahip olduğu için cezalandırılmadığı bir düzen ancak gerçek büyüklüğe ulaşabilir.

5. Toplumsal Huzur ve Mutluluk

Eğer bir toplumda intihar oranları, psikolojik rahatsızlıklar, suç oranları yüksekse, ne kadar ekonomik büyüme olursa olsun orada büyük bir medeniyetten söz edilemez.

Gerçek Büyüklüğü Yeniden Tanımlamak

Bugün birçok iktidar, süslü söylemlerle kendi propagandasını yaparak halkı kandırmaya çalışmaktadır. Ancak halklar büyüklüğün yalnızca ekonomik veya askeri güçle değil, adalet, mutluluk ve özgürlükle ölçüldüğünü bilmelidir. Özgür iradesiyle, korkmadan inançlarını ve fikirlerini seçebilen bir toplum gerçekten büyük olabilir. Yoksa, hangi toplum olursa olsun, halkı sömürmek için daha gelişmiş araçlar üreten bir düzenin "büyüme" olarak adlandırılması, sadece yeni nesillerin daha bilinçsiz bir şekilde köleleştirilmesi anlamına gelir.

Gerçek büyüklüğe ulaşmak için, bireylerin de sorgulayıcı bir bilinç geliştirmesi, büyümenin sadece gösterişli binalar ve yüksek ihracat rakamlarıyla olmadığını anlaması gerekir. Ancak o zaman, gerçek gelişme sağlanabilir ve toplumlar gerçekten özgürleşebilir.

Erol Kekeç/17.03.2025/Namazgah/İST

Paylaş
Beğenenler
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Büyüklük ve sömürü arasındaki ince çizgi-gerçek gelişme nedir? Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Büyüklük ve sömürü arasındaki ince çizgi-gerçek gelişme nedir? yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Büyüklük ve Sömürü Arasındaki İnce Çizgi-Gerçek Gelişme Nedir? yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.