Okuma öncesi, rustik gölge oyunları yapıyor aklimin duvarlarında. bir iç hesap bu yargı, sezgi, akıl… Üçlü dans ediyor.
Ve kıvrılıp.oturuyor.dudağımin.ucuna zihnime yerlesmis bir düşünce ..
Kendi kanaatim, on üzerinden yedi...
Yedi kaderin kıvrımı Devir durağı. Yedi.belki de bir geçit… Aklimin diğer odalari, Açıldıkcâ kapılar kapanıyor.
ilkinde görmediğim bir kelimenin göz kırpışı.. üstbiliş yolculuğunda yeni bir durak.
yarasa sesleri. duyuluyor geri dönen dalga onların kim olduğunu söylüyor.
Hedef ve algı, duyulan ve hissedilen.
Paylaş
Beğenenler
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Senin kadar belgesel izlemesemde Bazen rastgeliyor
zledikten sonra yazdim Koan yöntemii videosundan Koan nedir? Zen budizmi.. Mantık dışı sorü sezgilerle ilerleme.. Amaci, mantıkla çözülemeyen, Aklindaki alışılmış düşünce kalıplarınim dışına çıkaran ve hikayelerde farkındalik yaratma. Bir koan üzerinden düşünmek sezgileri keskinleştirip ve aniden gelen bir içgörüyle kendini anlamak isterken koanlar sustturur aklindakileri. Açilimi, hissetme sezme.. Örnegin, Gerçek yüzün annen dogmadan önce nasıldı? .. Cok derin bilmiyorum Siirimde zaten öyle derin degil
Benimde 7 Sanki coğu kişinin yedi gibi;) ugurlu ve inatci bence ve.bu ugurda hiç taviz vermiyo Ne altiya iniyo nee sekize cikiyo. Mistiğim diyo.
Her kelimenin gölgesi, bir hakikatin yankısıdır. Zihnin perdelerinde oynayan bu oyun, kim bilir belki de varoluşun sırrını arayan bir ruhun yankısıdır. İç hesaplar; akıl, sezgi ve vicdanın dansında görünmeyen hakikatlerin peşinden koşar.
Yedi kaderin kıvrımı mı? Belki de bir sır kapısı, belki de yalnızca bir geçit. O kapılardan her geçtiğinde yeni bir 'ben' bulur insan, bir önceki odadan duyduğu yankılarla. Kapanan her kapı, bir sonraki sorunun anahtarıdır. Çünkü her duygunun, her algının hedefi aslında bir varış noktası değil, bir yolculuğun kendisidir.
O yarasa sesleri, karanlıkla aydınlık arasında kimliğini arayan ruhların yankılarıdır. Her ses, içimizde bir dalga gibi çarpar, gerçeği bulana kadar tekrar eder durur. İşitilenler, görülenlerden fazladır, ama hissedilenler her şeyin ötesinde...
Kendi düşüncelerine bu denli dürüst yaklaşmak, pek çok kişinin göze alamayacağı bir cesaret işidir.
Her kapı bir bilmece, yankılar ise kalbimizin attığı bir gölgedir. Seçtiğimiz yol, yankılarımızı şekillendirir, lakin yankılar da bizi bulur; çünkü yol her daim içimizde gizlidir. Hakikatin sureti ise, duyanın gönül gözünde yeniden tecelli eder. Gerçek, bazen ruhun aydınlığına bazen karanlığına açılır; ona bakanın ne ile baktığı, gerçeği yontar. Ve nihayetinde, hakikat tüm suretlerden bağımsız, kendi özüdür.
Her adımımız, hakikat ile aramızda yeni bir köprü kurar; çünkü hakikat ulaşılacak bir yer değil, varılacak bir özdür. Bizi biz yapan, gözlerimizin önündeki sır perdesi değil, o perdeyi aralayabilme cesaretimizdir. Ve o perde, her defasında yeni bir suret sunar bize, her defasında başka bir yankı bırakır yüreğimizde. Yolun kendisi kadar, o yolda yürüyen de yoldaş olur hakikate. Zira bir arayışta kaybolmak, gerçekte bulmanın ilk adımıdır.
İşte bu yüzden, her kapı bir bilmece, yankılar ise o bilmecenin şifresidir.
Yankılar, içimizdeki seslerin dışa vurumudur; onların şekli, kalbimizin derinliklerinde saklı olan özlemleri ve korkuları taşır. Bizler, yankılarımıza yön vermeye çalışsak da, kimi zaman onların bizi yönettiğini fark ederiz. Her yankı, kendi içinde bir sır taşır; bizleri eski benliklerimize, unutulmuş rüyalarımıza ve göz ardı ettiğimiz hakikatlere götürür.
Gerçek, peşinden koştuğumuz bir hedef değil, her nefesimizde yeniden doğan bir deneyimdir. O yüzden, yankılar ne kadar derinden gelse de, onların içinde kaybolmak yerine, onları anlamaya çalışmak gereklidir. Çünkü yankılar, yolun kendisidir; biz yolculuk ederken bize eşlik eden gölgelerden ibaret değildir. Her yankı, bizi hakikate bir adım daha yaklaştırır; her kapı açıldıkça, içimizdeki sırlar birer birer çözüme kavuşur.
Sonunda, hakikat kendi ışığıyla gelir ve yankılar, sessizliğe gömülür. O sessizlik, en büyük bilgeliktir.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.