- 1053 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
KORKMAYA DEVAM EDİYORUM
Onu tanımadan önceki hayatımı yaşanmamış saydıran, yine onsuz geçen günlerime lanetler yağdırıp başta Tanrı olmak üzere her şeye isyan ettiren o sihirli güç... Ben bu olabilir miydim ya rabbım.! Gökyüzünde, bulutlarda gezinen, tek, tek yıldızları dolaşan, sonra da kendinden utanıp yeraltına gizlenen, küçücük bir kıpırtının etkisiyle bütün kutsalları bir kalemde silip atan, ben olabilir miydim? Kimyası değişen, yürüyüşü, davranışı, zihniyeti ifadesi değişen, bir şiirin, bir mısranın, bir sözcüğn peşine takılıp gece, gündüz onun gizemini yakalamaya çalışan ben olabilir miydim.?
Bilmediğim bir yerden start verilmişti bir kere. Yürünecekti bu yollar, yürüyecektim, yürümeye koşuluydum. Kimbilir, daha nelerle karşılaşacaktım, karşılaşılacak olan olaylar hangi yaratığa benzetecekti beni.?
Şartları sonradan açığa çıkan bir sevgi... Bir çırpıda eksiksiz, yeni donanımlarla baştan yaratan, damarlarımdaki kanın, rengiyle birlikte ısısını da değiştiren o sihirli güç: Şimdi nerdesin, aniden nasıl da kayboldun? Neden uzaklaştın ?
Bütün evrene hoşgörüyle bakarken, nasıl olur da küçük bir bencilliğe tahammül edemezsin.? Her şeye kafa tutan, en ağır yüklerin altına giren o güç, nasıl olurda mini bir bencilliği kaldıramazsın... Aşkı, sevdayı mağlup edebilecek tek düşmanın bencil bir davranış olduğunu nerden bilebilirdim. Bizi yok eden o düşmana ait en kücük bir bilgim olsaydı eğer, girer miydim o ardına kadar açılan davetkar kapılardan... Ben yok olman için değil, daha çok var olman, ve birlikte sonsuzluğun derinliklerine boy atabileceğimiz, biz olabileceğimiz umuduyla sevmiştim.. Bak şimdi, herşey gene eski haline dönüştü. Daha da kötüsü sensizlikten doğan koca bir boşluk oluştu. Gökyüzü, kendi maviliklerini, kendi güneşini ve kendi yıldızlarını taşıyamaz oldu. Bir kıpırtı eksikliğinin bunca felakete sebep olabileceğini bilebilseydik...
Öylesine bir gaflet işte.. Fare gibi hissediyorum kendimi. Peynir diye uzandığımın bir kapan olduğunu fark edemedim. O parıltıların, yüreğimi teslim almak için kurulmuş birer tuzak olduğunu anlayamadım. Sevda adına yutturulan bütün lokmaların birer zıpkın olduğunu bilemedim ve kötü yerden yakalandım.
Söz konusu sevda olunca ders alınmıyor ve korkuyorum: Şartsız, koşulsuz yüreğimi ortaya koyma alışkanlığımdan.. Bedenimde titreşimsiz nokta bırakmayan, bütün saflığıyla bir ırmak gibi akıp giden duygularımdan korkuyorum.. Küçücük bir heycanı iliklerine kadar yaşamak ve yudumlamak uğruna, tüm yoğunluğuyla çekincesiz emeğini, enerjisini ortaya koyan, incitilmiş olmasına rağmen sevmekten asla vazgeçmeyen yüreğimden korkuyorum.
Her geçtiği yerde kendinden izler bırakarak maviliklere dal budak saran ve sevda temeli üzerinde Güneşe, yıldızlara uzanan, oradan da tüm evreni kucaklayan bir yürek, bir gün, birşeylere kahredip bu yolculuktan vazgeçecek olursa ve böyle bir ihtimal, sevmeye koşulu bir yüreği nasıl tedirgin etmez, nasıl korkutmaz ki ?..
YORUMLAR
daha ne kadar korkmaya devam :)
şaka bir yana
yüreğiniz yanmış , pimanlıklar,geç kalınmış sevda duygu yumağı yani ...
sevgi konusunda haklısınız.şartlı sevgi olmaz.sevgi kendiliğinden oluşur.şart gerektirmez gerektirmemeli.
bencillik konusu ise bir evrene hoş görü ile bakmayı bilen bir kişi elbetteki bencilliği kabul edemez.o da hoşgörü bekler bence.,
ama aşk bencildir.
iyisimi ben sonraki bölümü bekleyip konuya daha genel bakayım derim.çünkü sonu soru ile bitmiş.cevap ne olaki merakla bekliyorum
saygılar